İşin suyu çıktı, değil mi? Peki, bu nereye varacak sizce? Gelin, bir konuşalım. Ruhlarımızı tüketiyoruz. Kişisel gelişim ve farkındalık güzel ama neden her şeyi aşırıya kaçırıp ayarları bozuyoruz?

Farkındalıkla hayatın güzelleşeceğini düşündük ama işler ters gitti. “Kendini düşün ve kendine değer ver” mottosu bencilliğe sürükledi. Oysa, bir bütün içinde olmayı ve bu bütünlük içinde kendini unutmamayı öğretmeliydik. Ama herkes “kendini unutma ve değer ver” yerine “kimseyi umursama, bencilce kendine değer ver” olarak aldı.

Kişisel gelişimciler “kendini sev” dedi, haklıydılar ama kendini severken başkalarını sevmenin önemini mi unuttular? Kimse kimseyi sevmemeye başladı. İnsanlar alma-verme dengesini konuşmaya başladı ama “verme” kısmını çıkarıp hep almak istediler. Oysa denge, hem almak hem de vermek demekti.

Aşktan ya da aileden gelen zor ilişkilerde bağları kesmek moda oldu. Ama bağ kesmek, sorunları çözmek için yapılır. Sürekli bağ keserek iletişim ve ilişkiler zarar gördü. Evren, kader ve olasılıklara inanmak güzel ama istemeden, çabalamadan olmaz. “Evrene inanıyorum, sevdiğim kişi gelirse gelir” deyip beklerken o kişi gitti bile! Evren, “bana bırak ve bekle” demedi, neden istemeyi ve çabalamayı bıraktık?

1E2Cfcab 3A6F 4B53 879E A648Db8B63C9

Yaşadığımız her şeyden ders çıkarmalıyız, neden delirmiş gibi bilinçaltımızı temizlemeye çalışıyoruz? Bu işlere girdikten sonra düşüncelerine ve hislerine aşırı bağlananlar güvenenler çoğaldı. Sezgiler ve fedakarlıklar önemlidir ama her his ve düşünce doğru değildir. Durugörü iyidir, özel hissetmek güzeldir ama sadece hissiyatla  kesin yargı, kendini seçilmiş, görevli, şifacı yok uzaylı. Yahu bunlar abartı değil mi?

Bana gelen sorulara hep aynı cevabı veriyorum: “dengeli ol, etik ol ve çabala.” Ancak insanlar hep “kolayı yok mu?” diye soruyor. İstemek ve istememek, mücadele etmek, sevmek ve reddetmek zor mu?

Kişisel gelişim hastalığına yakalandınız ve durumunuz kötüleşiyor. İstemek, çabalamak, sevmek, inanmak ve iletişim kurmak o kadar zor değil. İnsanlık asırlar boyunca bağ kesmeye, telepatiye ya da astral yöntemlere muhtaç olmadı. Kendine yaşamayı zorlaştıran sensin. İkinci bir yaşam vaadimiz yok, zamanı durdurmaya çalışmak yerine yaşamayı öğrenelim.

Kolay yol nedir?
Dengeli olun kardeşim.
Boncuk aramayın….