"Süte su karıştı, sonra söze yalan, mideye haram. İşte orada bozuldu insan."

Bu muhteşem sözlerin bile imkânsızlığı, yokluğu, yoksulluğu sese, öze, bize çeviren seni o kadar güzel anlatır ki...

Anadolu toprakları çok zengin ve bereketli, her meyveyi, her sebzeyi, çiçeği, cömertçe verir. Yeter ki kıymetini bilelim ve bu topraklara sahip çıkalım. Sadece binlerle kalmaz! Neşet Ertaş gibi en güzel insanları, şairleri, ozanları sesleri de verir. Bu güzelim topraklar...

Zahidem, Mühür gözlüm, Gönül dağı, Neredesin sen, Evvelim sensin, Kendim ettim kendim buldum, Hata benim günah benim, Yalan dünya, Aldın aklım bir bakışta ve daha niceleri bizlere o kadar gönlümüze işlenmiş, güzel eserler bıraktın ki, yazamadıklarımın hatırı mutlaka kalmıştır yazdıklarımın yanında...

"Nerde bir türkü söyleyen görürsen korkma yanına otur. Çünkü kötü insanların türküleri yoktur..."

Tartışmasız bir hazineydin, o kadar çok eser bıraktın ki geride ve öyle kalıcı bir miras oldu ki, yüzyıllarca yankılanacak Anadolu'nun her köyünde, kasabasında her yerinde ve bu toprakların üzerinde yaşayanların gönüllerinde...

Duygusuzluk asla yer bulamazdı senin türkülerinde! Yaşanmışlığı ve hissedilmişliği dile en güzel sen getirirdin en içten suya hasret çatlamış toprağın tadını hissettiren sesinle, sazınla...

Büyük usta senin sazını ve saz tellerine vuran mızrapını anlardı hemen herkes kulak verdiğinde, Sen bir değer din, bir kıymettin bir şanstın bizler için...

Belki 100 yıl sonra seni yine dinleyecek, Anadolu'nun çocukları bu nasıl bir yorum, nasıl bir tarz diye belki de bizden fazla sahip çıkacaklar okullarında, eğitim alanlarında ders olarak okuyacaklar, okutacaklar...

Bağrı yanık denilen türküleri herhalde en içten, en yanık ve en güzel sen okurdun, ve bu toprakların hisli sesi olarak gönülleri titretmeye devam edeceksin.

Doğduğun şehir Kırşehir denilince ilk akıla düşen, takliti bile çok zor ses, müzik ve kendine has dönemi olan, sayfaları açılan bir büyük usta, ozan, bir üstad, bir baba bir değer olarak hep kalacak ve anılacaksın...

Anadolu topraklarından yetişen, aynı sulardan içen, aynı güneşten beslenen bir daha kaç Neşet Ertaş kaç Mahsuni Şerif gelir bu dünyaya! Yada gelir mi acaba bilinmez... Bilinen gerçek, ülkemin insanları bağlamalarda, saz tellerinde hep seni arayacak...

Gurbetin dilini yine sen iyi bilirdin. Uzun zaman kaldığın Almanya'dan yürekten gelmeyen hiçbir ses işlemez başka bir yüreğe diyen büyük usta, "Evvelim sen oldun ahirim sensin" yazan gönülden, Ağırsa saçların, belin bükülse, birer birer dişlerin dökülse; yine taze fidan dalımsın benim, "Sessizliğini duymayan birine sevdanı verme. Göynün incinir, uykuların ziyan olur."

Ve yine ilimsizlik, bilgisizlik yüzünden cehalet hortlayıp çıkar mı çıkar, sevgisizlik, saygısızlık yüzünden insan insandan bıkar mı bıkar, diyerek bizi büyüleyen büyük Ozan, usta...

Anadolu'nun bütün motiflerini çok renkli bir kilim gibi gönlümüze nakış, nakış işledin, derdimizde sevincimizde türkülerinle bize haldaşlık, yoldaşlık ettin.

Büyük usta, ölümünün 12. yıldönümünde rahmet ile anıyoruz. Ruhun şad olsun, nur içinde yat mekânın cennet olsun... Özlem ve Minnetle NEŞET ERTAŞ 1938 | 2012

Sevgilerimle Aykut Torunoğulları