Önümüzde Kurban Bayramı, oğlum. Kurbanlığı ayarlamak lazım ve hiç koyun koç değil, hep büyükbaş boğa, tosun olsun isterdi canım babam. Ve genelde iri yarı bir Boğa getirilirdi, bizim Kars'taki evimizin arka kısmında bulunan ahıra bağlanırdı. 1 hafta 10 gün Ertan abimle beraber bakardık, beslerdik onu. Çok iyi bakardık, tüylerini temizler, parlatırdık. Bayram günü meydana çıktığında en yakışıklısı bizim boğa olsun isterdik. Onu beslerken sohbet ederdim, bazen bana baksa gözleriyle, 3-5 gün sonra kesileceksin ama diyemezdim ve bir sızı kaplardı içimi, hep bir tuhaf olurdum.

Bayram sabahı olur ve genelde akrabalarla ortak girildiğinden dolayı onların bizim eve gelmeye başladığını görünce anlardım ki birazdan getirilecek ve kesilecek.

Kesilmesine şahit olmamak için hep kaçardım. Görmek istemezdim boğazına değecek bıçaktan sonra akacak olan kanı.

Çocukluğumdan kalan bu yaşanmışlıklardan sonra kurban almak, kesmek yerine bedelini öder, ihtiyaç sahibi olanlara, vesile kişilere, vakıflara, yardım kuruluşları aracılığıyla yerine getirmeyi daha doğru hissettim ve hep öyle yaptım.

Bayramlar o zamanlar çok daha güzeldi sanki en güzel kıyafetler giyilir, ev içinde yemekler yapılır, kolonya, şeker ikramları olur. Çay eşliğinde tatlı, lokum getirilirdi. Kesilen kurbanın bir kısmı eşit bir şekilde poşetlere konulur ve kesmeyen tanıdıklara, komşulara dağıtılırdı. Güzeldi ve beraber paylaşılıyordu her şey, birbirlerine yardım ve desteğin verildiği çok güzel zamanlardı.

Eski yemeklerin lezzetini evlerde pişen tencere yemeklerini özlerken bazen yol kenarlarında gördüğüm restoran ve lokanta önlerinde bulunan saçma sapan yazılarda artık itici ve saçma geliyor her nedense bana!

Örneğin kendin al, kendin pişir gibi, Ananın yeri, Dayının yeri, Almancının yeri gibi tabelalar! Ve camlara yazan ev yemekleri yazısı! Ev yemeği evde yeniliyor zaten. Farklı bir lezzet için dışarı çıkmak ister insan.

Hepsinden ilginç olan ve son zamanlarda modası Serpme Kahvaltı çıktı bir de karşımıza her yerde! Bu daha ayrı bir zulüm. Kendi paranla kendini hem rezil et hem zehirle! Nedenmiş diye soracak olursanız sizlere bu sevimsiz serpme kahvaltı yazan yerlerin çok sağlıklı bir kahvaltı verdikleri düşüncesinde neden olmadığımı anlatayım.

Örneğin müşteri önlerine o kadar fazla ve gereksiz tabaklar konuluyor ki artan ve dokunulmayan kahvaltılıkları temiz tabaklara alarak tekrar bir sonraki müşteriye servis ederler. Kahvaltı göz doyurunca siz de mutlu oluyorsunuz ve kahvaltıyı bitiremeyeceğiniz için kalanlar tekrardan bir sonraki için hep kullanılır. Bununla bitmez, sizden sonraki müşteri de bitiremeyecek bazı kalanları ve o kalanlar da bir sonraki müşteriye servis edilecek. Buraları tercih edenler için bu işlem hep devam eder maalesef.

Bu kahvaltının üzerinde kimler hapşırdı, size gelene kadar kimlerin elleri değdi ve önünden geçti ne bilebilir ne de anlayabilirsiniz. Artık yaz geldi, kendiniz için temiz hava, kaliteli su ve sağlıklı yemeklerin önemini hiç unutmayın. Size sizi iyi hissettirecek yerleri tercih edin.

Bugün Bayram ve Bayram tadında kalmanız dileğiyle, her doğan yeni gün yaşantımıza güzellikler ve mutluluklar katsın.

İyi bayramlar, Sevgilerimle...