İnsanlığın anlam dünyasında önemli yeri olan dinler, yüzyıllardır değişim ve dönüşümlerine rağmen etki güçlerini koruyor. Dinlerin derin boyutunu temsil eden mistik geleneklerin de benzer bir etki gücüne sahip olduğu söylenebilir. Geçmişten günümüze kimi zaman kurumsal dini geleneklerle iç içe geçmiş, kimi zamansa onlarla çatışma ortamına girmiş mistikler, karizmatik yaşantıları ve insanlara sundukları sade din anlayışları ile farklı geleneklerde karşımıza çıkmakta.
Dinlerin ruhani boyutunu simgeleyen mistik düşünceler geçmişten günümüze insanların hayatlarına etki ediyor. Sûfilik, Kabala, Zen Budizm, Hinduizm'deki Shakti geleneği gibi farklı mistik gruplar dünya üzerine taraftar toplamakta. Hıristiyanlık ise ortaya çıktığı dönemde Yahudiliğin hukuka bağlı din anlayışından farklı olarak içsel aydınlanmaya vurgu yapmış, böylece mistisizm Hıristiyanlığın esas gövdesini oluşturmuştur. Özellikle Orta Çağ'daki sosyol-kültürel zemin, eskatolojik düşüncelerin güçlenmesi ve dünyanın sonunun geldiğine ilişkin vaazlar ve öğretiler Hıristiyanlıkta mistisizmin etki gücünü artmıştır. Akademisyen ve araştırmacı Halil Temiztürk tarafından hazırlanan “Hıristiyan Mistisizmine Giriş” adlı çalışma, Hıristiyan mistisizminin tarihsel gelişimini, bu mistik geleneğin önemli temsilcilerini, kadınların mistik gelenekteki yerini ve Hıristiyan mistisizminin tasavvuf gibi diğer mistik geleneklerle ilişkisini inceleyen önemli bir kaynak.