Son zamanlarda İstanbul’da bir sorun yükseliyor: Arabalardaki ses terörü. Yüksek sesle müzik dinleyerek otomobillerden şehri rahatsız etmek, toplumun huzurunu ve yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir davranış haline gelmiştir. Bu sorun, sadece gürültü kirliliğiyle sınırlı değil, aynı zamanda saygı, hoşgörü ve düşünce eksikliği gibi daha derin sorunların da bir yansımasıdır. Bu, rahatsızlık ve tacizdir.

Dan dun, güm pat, cıstak cıstak.

Ben senin o anki duyguların doğrultusunda dinlediğin müzikal tercihindeki o muhteşem sanat eseri parçana kulağımla iştirak etmek zorunda mıyım?

Bunun apartman, bar, konser, cafe vb. mekanların ses açıp suç işlemesinden hiçbir farkı yoktur. Sokaklarda nara atmaktan da AYNI SUÇ.

Kardeşim, anladık müzik sistemleri, otomobillerde müzik dinlemeyi daha keyifli hale getirmiştir. Süper tesisatın var. Ancak, bazı "denyolar" bu özgürlüğü, milletin diğer üyelerinin huzurunu ve sessizliğini ihlal etmek için kullanıyor. Gece geç saatlerde ya da yoğun trafikte yüksek sesle çalınan müzikler diğer sürücülerin ve yayaların konsantrasyonunu bozuyor ve stres seviyelerini artırıyor. Şahsen benim tansiyonum yükseliyor, geriliyorum. Kardeşim, dinle kendine, beni sal yahu.

Çocuklar, yaşlılar, hasta olanlar ve çalışmak zorunda olanlar gibi hassas gruplar, yüksek sesle müzik veya ses sistemlerinden kaynaklanan gürültüden etkileniyor. Ayrıca, müzik tercihlerinizi herkesin hoşgörüyle karşılamak zorunda da değil.

Çözüm:
- 6 ay araç trafiğe MEN.
- 6 ay ehliyete el koyma.
- 40 bin lira para cezası.
Nasıl?
Açar mısın bir daha sesi?"