“Ne hoş bir güzelliği vardır hafif adımlarla, dünyadan gülümseyerek geçenlerin. Kimseye bir kötülüğü dokunmadan yaşayanların, onurlu bir yaşamı seçenlerin” Virginia Woolf’un bu sözü sanırım en çok Aydın İleri’ye yakıştı. Keşke covid genç yaşta aramızda almasaydı biz de ardından bu sözü söylemesek bu yazıları yazmasaydık…
Yazar, Araştırmacı, Kütüphanecilik Bilim Uzmanı Aydın İleri ile 8 yıl önce birlikte çalıştığımız vakıf üniversitesinde tanıştık. O üniversitenin kütüphane müdürü ben de kurumsal iletişim koordinatörüydüm. Ofisim kütüphaneye çok yakın olduğu için her gün en az bir kez uğrar birlikte çay ya da kahve içip sohbet ederdik. Aydın da benim gibi tam bir kitap kurdu olduğu için en çok kitaplardan konuşurduk. Ama onun da ötesinde dünyaya aynı pencereden baktığımız, dünya görüşlerimiz yakın olduğu için kısa zamanda dostlaştık. Birkaç yıl sonra tam bir entrika dizisi karakteri olan kütüphane müdür yardımcısının üniversite yönetimini kışkırtmaları ve Aydın’a attığı iftiralarla görevine son verildi. Ardından Bergama Belediyesi kütüphanesinde çalışmaya başladı. Belediye yönetimi 31 Mart yerel seçimlerinde CHP’den AKP’ye geçince sistematik mobbinge maruz kaldı hatta İnsan Kaynakları Müdürü Şeref Topal tarafından fiziksel saldırıya uğradı. Konu hakkında o dönem BirGün’e konuşan Aydın İleri, şunları dile getirmişti:
“İnsan Kaynakları Müdürü Şeref Topal, yaşanan olaylar sonrası sürekli beni takip ediyordu. Dinleme saatinde dinleme yerine çıktığım zaman yanıma gelip, ‘Niye yerinde durmuyorsun. Yerine in ve sana tebligat yapacağım’ dedi. Yanında belediyenin avukatı Alperen Şen de vardı. Ardından Şeref Topal bana, ‘Sağa sola haber yapacağına, iş yap. Arşivi aç’ dedi. Arşivi açtım sonrasında. Bana arşivciliği öğretmeye kalktı. Zaten birim sorumluları olamadan o arşivlere dokunamam. Bunu o da biliyor. Ben de bana yazılı tebligat yapın dedim. Daha önce de dilekçelerimde iş planımı yazın diye söylemiştim. Ardından tartıştık. Üzerime hamle yaptı. Elini suratıma vurdu. Parmağını ağzıma soktu. Adam zaten benim iki katım boyunda. Üzerime abandı. Ben de bağırdım. Burası belediye. Bana şiddet uygulayamazsınız diye. Ardından ben de Cumhuriyet Savcılığı’na gelerek şikâyetçi oldum. Hakkımı arıyorum.”
Bergama Belediyesi’nden ayrıldıktan sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi Atatürk Kitaplığında görev yapmaya başladı. Türk Kütüphaneciler Derneği Genel Merkezi yönetim kurulu üyesi, Okul Kütüphanecileri Derneği başkanı olarak kütüphane, okuma kültürü, kütüphaneci savunuculuğu yaptı. Yüzlerce kütüphanenin açılmasına destek verdi.
Aydın İleri’nin 2006 yılında yayımlanan ‘Eşekle Gelen Aydınlık’ isimli bir araştırma inceleme kitabı, 2010 yılında yayımlanan ‘Olimpos Öyküleri’ isimli ortak öykü kitabı, ‘80’lerde Çocuk Olmak’ ve ‘90’lar Çocuk Mu Genç mi?’ isimli kitap çalışmalarında bir deneme-anısı, bulunmakta. Çocukken Gülsuyu Mahallesi’nde yaşadığı gecekonduda sürdüğü üç tekerlekli bisikletli günlerini unutmayan Aydın bisiklet üzerine yaptığı “Bisiklet Öyküleri” derlemesiyle de bisikletli yaşamın hem sağlık hem ekolojik olarak gerekliliğine dikkat çekmişti. Eşi Filiz Yüksel İleri ve oğlu Umut Barış’a sabırlar diliyorum. Huzur içinde uyu sevgili arkadaşım yattığın toprak incitmesin…