Hamas'ın İsrail'in güneyinde gerçekleştirdiği şaşırtıcı saldırılar ve İsrail'in Gazze'yi vahşice bombalayarak karşı saldırıya geçmesiyle patlak veren şiddetli çatışma, Filistin Sorununu ve Siyonizm’i tekrar dünya gündemine soktu.
Günümüzde Siyonist hareketler halen devam etmektedir. Fakat bu hareketlerin kurulma sebepleri 1800’lı yılların daha ötesinden görülmektedir. Bu hareketin ilk kuruluş aşamaları Rusya Çarlığının baskıları ve göç politikası olmuştur. Siyonist kelimesi Kudüs'ün eski adı olan Sion’dan gelmektedir. Genel olarak bu harekâtın esas amacı ise kutsal kitap Tevrat'ta bahsi geçen ve İsrail Diyarı olan ve İbranicede ‘‘Eretz Yisra'el’’ adı ile anılan topraklar olarak gösterilen ve Filistin sınırları dâhilinde bağımsız demokratik olacak bir Yahudi devleti kurmak düşüncesi olmuştur. Bu fikrin yaygınlaşmasında esasen 1800’lü yılların ortalarında Yahudilere karşı Rusya’da başlatılan soykırım ve katliamlar sebep olmuştur.
Milliyetçi Yahudiler, Sion Dağı’nın eteklerinde bir Musevi devleti kurmak istediklerinden beri Siyonizm ve Filistin Sorunu sadece Ortadoğu’nun değil, bütün dünyanın gündeminde. Theodor Herzl’in fikir babalığını yaptığı 19. yüzyılın sonlarından bu yana Avrupa ve pek tabi Osmanlı’nın politikasını etkilediği ‘siyasi Siyonizm’, bugünlerin reel politiğine uzanıyor. Çünkü ABD Başkanı Donald Trump’ın Balfour Deklarasyonu’nun 100. yılında Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıması, bütün dünyayı ayağa kaldırdı. Peki, nasıl oluyor da üç dinin kutsal kabul ettiği bir şehir, bütün kıtaları harekete geçirmeyi başarıyor?
Prof. Dr. Mim Kemâl Öke’nin kaleme aldığı ve mazisi doktora yıllarına dayanan Siyonizm ve Filistin Sorunu (1800-1923) adlı eser, meselenin tarihsel kökenlerini inceliyor. Gelişmeleri, son derece objektif, soğukkanlı ve ‘olması gerektiği gibi’ aktarıyor. Günümüzde sıklıkla karşımıza çıkan 2. Abdülhamid , İttihatçılar ve Mustafa Kemal Atatürk ile ilgili de çarpıcı tespitlerde bulunuyor.
Bahse konu dönem; Avrupa’da “Güç Mücadelesi”nin yoğun bir şekilde yaşandığı , “Şark Sorunu” olarak ifade edilen; Osmanlı’nın parçalanarak tarihe gömülme ve son “Haçlı Seferi“ ile Türklerin Anadolu’dan sökülüp atılması kararının verildiği, Avrupa’da milliyetçilik akımlarının geliştiği ve başta Yahudilere karşı olmak üzere yabancı düşmanlığının güçlendiği özellikler taşımaktadır. Yükselen “Antisemitizm” Siyonizm’i yaratmış, Avrupa devletleri ise bu gelişme karşısında, hem bünyelerindeki Yahudi topluluklarından kurtulmak hem de Siyonizm’le de uyumlu bir şekilde “Yahudi Sorunu”nu çözmek amacıyla, Yahudileri Filistin’e gönderme politikasını geliştirmişlerdir. Bu politika aynı zamanda, Şark Meselesi’nin çözümünde, kullanılabilecek olaylar ve payanda bir himaye topluluk yaratarak, Osmanlı’ya müdahale zeminini de hazırlamıştır. Bu kapsamda dikkate alınması gereken bir diğer konu da, Filistin’de yerleşik halk olarak Arapların bulunuyor olması ve yoğun bir nüfus yapısı ile bölgede yaşıyor olmaları idi. Avrupalıların zaten bildikleri bu duruma rağmen, geliştirdikleri Filistin Politikası ile Osmanlı’da yarattıkları problemin büyüklüğü daha iyi anlaşılabilir.
Türkiye'nin yetiştirdiği en önemli tarihçilerden Mim Kemal Öke, yerli yabancı birçok birincil kaynak eser ve arşiv belgesinden yararlanarak hazırladığı bu eserinde dünya var oldukça gündemde kalacak Orta Doğu, Filistin ve Siyonizm konularını ele alıyor. Bir doktora tezi olmasına rağmen oldukça yalın ve akıcı bir üsluba sahip olan ve Timaş Tarih tarafından tekrar basılan bu eser, Siyonizm meselesini anlamak için başvurulabilecek en önemli kaynaklar arasında yer alıyor.