Şehirli çocuk, yıl geçti aradan sana yazmayalı. Üzülerek söylüyorum ki haftalar ayları takip ederken, sen de git gide kötü taklitlerin merkezi oldun. Kör baltayla vurmak olmasın diye soracağım, omzunda taşıdığın oduna hâlâ kafa diyorsun kabul, fakat marangoza olan düşmanlığın neden?
Sana her şeyi bildiğini düşündüren üst akıl, entelektüel bilgi şuurunun, bildiğinden de korkman gerektiği gerçeğini öğretmiyor. Anlayacağın üzere mevzu da tam burada başlıyor ve konuya böyle bakıldığında "Hakikat çelişkinin içindedir" cümlesi bu meselede gediğine oturtulacak taş oluyor. Birbirine karıştı değil mi yine? İyi, karışsın.
Büyükler, "Yılanın merdi olmaz." demişler. Unutma(!) büyüklerin sözü, sözün büyüğüdür. Bugün taraf tutmak zorunda hissettiğin savaşın ana sebebi İstanbul'dur derken gülüyorsun. Ne acı. Akrebi kuyruğundan tutuyorsun farkında değilsin. Doğu toplumlarının en büyük hastalıklarının başında delillere değil, kabullere itibar etmek gelir ve sana kendilerince "medeniyet" zırvası kusan tek dişli canavarlar bunu iyi bilir.
Sanat yerine icra, fikir yerine slogan, bilim yerine intihal yaptığın için savruluyorsun. Şimdi anladın mı neden kötü taklitlerin merkezi olduğunu? Ateşsiz silahların hedefisin ve her vurulduğunda cayır cayır yanıyorsun.
Tahlilin açık, reçete ortada! Döndük yine basit bir öze dönüş manifestosuna. Ehem mühim, elzem lazım ayrımını yaptığında dünyanın seni neden hasretle beklediğini idrak edeceksin ve adım gibi biliyorum ki idrak seni kabule, oradan da hareket etmeye götürecek.
Aslanım! İman, sahibini sürüye katmaz. O yüzdendir ki yine büyükler "kemale ermek" derler. Bunu sadece erdemli olmak diye düşünürsen ahengi bozarsın. Kemale ermek derken "Kem'den geç Ali'ye er!" manasındadır o söz ve oldukça ağırdır.
Unutma(!) büyüklerin sözü, sözün büyüğüdür.
Kem'den geç, Ali'ye er!