Veli Ağbaba, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda, vergi düzenlemeleri ve en düşük emekli maaşına 2 bin 500 TL artış öngören kanun teklifinin görüşmelerinde konuştu. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'i eleştirerek konuşmasına başlayan Ağbaba, şunları söyledi:
''Yine, bu kanun teklifi daha gelmeden vergiyle ilgili Mehmet Şimşek basında, çeşitli kamuoyunda konuştu ve vergi paketi aslında bilerek sızdırılarak bir tartışma ortamı yaratıldı. Tartışmaya göre ve tepkilere göre de bir düzenleme yapıldı. Yani burada tepki gösterenlerin, sesi gür çıkanların, daha doğrusu, kulisi yüksek, arkası sağlam olanların sesinin duyulduğunu görüyoruz ama işçinin, memurun, emeklinin sesinin duyulmadığını görüyoruz. Bakın, ‘Kripto para piyasasında vergilendirme yapacağız’ denildi, yok. ‘Borsadan elde edilen kazanca vergi getireceğiz’ denildi, yok. Borsa işlem vergisi yok. Gayrimenkulden alınan ve çokça ifade ettiğiniz, ‘Birden fazla konutu olan veya iş yeri olanlardan vergi alınacak’ dediniz, yok. Rayiç değer değil, emsal değer üzerinden vergi alınacaktı, yok. ‘Çok kazanandan çok, az kazanandan az alacağız’ dediniz, tam tersi yapılmış oldu. Kayıt dışılıkla mücadele Türkiye'nin hâlâ en büyük problemlerinden biri yani vergide adaletin sağlanmadığı bir düzenlemeyi hep beraber görüyoruz."
'GELİR DAĞILIMI BOZUK'
Gelir adaletsizliğine dikkati çeken Ağbaba, şunları kaydetti:
"Değerli arkadaşlar, Türkiye'deki ve dünyadaki en büyük problem, herhâlde, gelir dağılımındaki adaletsizlik. Şimdi, hem HAK-İŞ'in ve TÜRK-İŞ'in hazırlamış olduğu rapordan hem de DİSK'in hazırlamış olduğu rapordan da faydalanarak birkaç rakamı sizlerle paylaşmak istiyorum. Gelir dağılımı maalesef Türkiye'de de bozuk, dünyada da bozuk. Bakın, Türkiye'de en yüksek gelir grubuna sahip yüzde 10'un servetten aldığı pay yüzde 70. En yüksek gelir grubuna sahip yüzde 5'in servetten aldığı pay yüzde 59,2. En yüksek yüzde 1 zenginin servetten aldığı pay yüzde 39,2. Daha acısını söylüyorum. En yoksul yüzde 20'nin servetten aldığı pay eksi durumda yani borçlu durumda. Bakın, değerli arkadaşlar, dünyada OECD rakamlarına göre, Meksika, Şili ve Kosta Rika'dan sonra ülkemiz 4'üncü sırada gelir dağılımındaki bozukluk ve adaletsizlikte. Çok önemli bir rakam yani dünyadaki ligimiz Meksika, Şili, Kosta Rika ve Türkiye, 4'üncü sıradayız. Adil bir vergi sisteminin olması, biraz önce ifade ettiğim gibi, tüm toplum kesimlerinin, özellikle örgütlü kesimlerin isteği ama bu, maalesef burada duyulmuş durumda değil. Gayrisafi milli hasıladan ücretlerin yani çalışanların aldığı oranlara bakıldığında da maalesef dünyadan kötü olduğumuzu görüyoruz. OECD'de ortalama yüzde 55, Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde 65, ülkemizde ise çalışanlar yüzde 30 milli gelirden pay alıyor ama verginin çoğunu çalışanlar ve maaşlılar, ücretliler ödemeye devam ediyor."
Emeklilerin geçinmekte çok büyük zorluklar yaşadığını ifade eden Ağbaba, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Asgari ücret olağan ücret olmuş durumda. Hep söylüyoruz, maalesef, asgari ücretlilerin çalışanlara oranı Avrupa ülkelerinde yüzde 1, yüzde 3, Avrupa Birliği ortalaması yüzde 10, bizim ortalamamız ise yüzde 60'a yakın durumda, asgari ücret olağan ücret olmuş durumda. Burada da sendikaların sözleri duyulmuyor, bu vergi dilimleriyle ilgili söyledikleri duyulmuyor. Bunlarla ilgili bir düzenleme yok. Maalesef, bunun sebeplerinden biri de sendikalaşma, örgütlenme. Türkiye'de çalışanların yüzde 11'i örgütlü durumda ve bunların sadece yüzde 9'u, tüm çalışanların yüzde 9'u toplu sözleşmeden faydalanıyor. Avrupa Birliğinde oran çok daha farklı, yüzde 80 toplu sözleşmeden faydalanıyor. Tabii ki kayıt dışılıkla mücadele etmenin en önemli yönünün ise -size söyleyeyim- sendikalaşmayı, örgütlenmeyi artırmak olduğunu söylemek istiyorum. Mevcut vergi sisteminde özellikle gelir vergisi yükünün ücretlilere ve ticari kazançlara aktarıldığı, servet ve mali servetler üzerinden vergi yükünün ise minimum düzeyde tutulduğunu görüyoruz."
'DEPREMZEDELERE 1 TL'LİK EŞYA YARDIMI YAPILABİLMİŞ DEĞİL'
İktidarın seçmene vaatlerini yerine getirmediğini vurgulayan Ağbaba, şu görüşleri dile getirdi:
"Seçim vaatlerinizin hiçbiri bu yasada yok. Şimdi, değerli arkadaşlar, Türkiye'nin çok önemli meseleleri var; biraz önce söyledim yani sizin taahhütleriniz var. Maalesef, bu teklifte ‘Emekliye 2.500 lira zam yapacağız’ gibi bir komiklik var, onu daha geniş konuşacağım. ‘BAĞ-KUR'lu esnafa prim günü 9000'den 7200'e indirilecek’ dediniz, yok. ‘Stajyer ve çıraklığı sayılmayanların mağduriyeti giderilecek’ dediniz, yok. Taşerondan kadroya geçemeyenlere kadro hakkı yok. Tüm memurlara 3600 ek gösterge yok. Maliye Bakanlığı yetkilileri de burada, Sayın Bakan Yardımcıları da burada. Depremden hemen sonra, Malatya'da ve deprem yaşanan illerde denildi ki: "Eşya yardımı yapacağız, eşyalarınızı almayın." Günlerce insanlar sabahın erken saatlerinde, karanlıkta kuyruğa girdiler. Eşya yardımıyla ilgili beyanatta bulundular, listeler yapıldı, tek bir kişiye eşya yardımı yapılabilmiş değil. Bunu da burada ifade etmek istiyorum. Bu önemli bir konu. Maalesef, depremde insanlar eşyalarını almadılar, sizlere güvendiler ama 1 TL'lik eşya yardımı yapılabilmiş değil."
'KAÇIRILAN VERGİLERİN PEŞİNE DÜŞSENİZ BUGÜN YENİ VERGİLERE GEREK KALMAZ'
Ağbaba, vergi kaçakçılığına ilişkin ise şunları söyledi:
"Kaçırılan vergilerin peşine düşseniz bu yeni vergilere ihtiyaç kalmaz. Şimdi, değerli arkadaşlar, bu bütçeye göre dâhilde alınacak KDV miktarı 1 trilyon 670 milyar. Bunun 844 milyarı KDV iadesi olarak geri ödenecek. Daha yakın zamanlarda, hatırlayın, demir yumruk operasyonunda 100 milyarlık tutarda 25 milyarlık usulsüzlük tespit edildi yani yüzde 25 vergi usulsüzlüğünün yakalandığını söylüyorsunuz. Net 800 milyar KDV alacağının yüzde 25'i 200 milyar eder. Sadece buradaki usulsüzlükleri ve vergi kaçaklarını tespit etseniz yeterdi. Bu kanunla toplayacağınız para da zaten 200 milyar civarında gözüküyor. Bakın, Türkiye'deki dolaylı vergi oranı yüzde 67 civarında söyleniyor. Doğumdan ölüme, iğneden ipliğe, zenginden fakire aynı vergi alınıyor, olacak iş değil. En zengin yani gelirin yüzde 39'una, servetin yüzde 39'una hâkim olan yüzde 1'lik kesimin ödediği vergiyle en yoksul yani gelirden hiç pay alamayan, hatta borçlu olan yüzde 20'nin ödediği vergi maalesef aynı yani doğumdan ölüme kadar zengin ile fakir aynı vergiyi ödüyor. Bu dolaylı verginin de ortalamasının, maalesef, Türkiye ortalamasının çok yüksek olduğunu ifade etmek istiyoruz. Dolaylı vergi düşürülmediği sürece de vergide adaletin sağlanamayacağını söylemek istiyorum."
'YOLSUZLUKTA ROL MODEL'
Sosyal medya fenomenlerine yönlik operasyonlara dikkat çeken Ağbaba, "Sosyal medyayı icat edenlerden Allah razı olsun. Onlar olmasa vergi kaçakçılarından, kara paradan haberimiz olmayacak. Sen dedektif gibi esnafın peşine düşeceğine vergi kaçıran fenomenin peşine düş. Bakın, değerli arkadaşlar, Instagram olmasa haberimiz olmayacak, Instagram olmasa vergi kaçakçılarından, kara paradan haberimiz olmayacak. Allah şu sosyal medyayı icat edenlerden razı olsun. Hakikaten bakın, MASAK'ın haberi olmuyor, İçişleri Bakanlığının haberi olmuyor. Maliye Bakanlığının haberi olmuyor da Instagram'da saça dolar takınca ya da araba paylaşınca ya da kocaman kocaman çiçekler yapınca haberiniz oluyor. Bu da bakın, bu insan tipi de sizin yaratmış olduğunuz insan tipi. Yarın, yirmi yıl sonra yazılırsa tarih, örneğin Dilan Polat, Engin Polat, Çiftlikbank'ın sahibi Tosuncuk ya da Thodex'in sahibi AKP'nin yaratmış olduğu insan tipi olarak yazılacak tarihe. Ya da o koko çeken tipler, yani tarihte AKP'nin yaratmış olduğu rol model olarak yerini alacak. Maalesef bu dönemde kolay zenginleşme, hırsızlık yapma, yolsuzluk yapma bir rol model olmuş durumda" ifadesini kullandı.
2020 yılından beri 520 bin esnafın işletmesini kapatmak zorunda kaldığını söyleyen Ağbaba, "Son 5 yılda 520 bin esnaf kepenk kapatmış. Şimdi, bu, esnaf meselesi önemli değerli arkadaşlar. Bakın, TESK her ay esnaf verilerini yayınlıyor biliyorsunuz. Bir de TESK var, burada TESK temsilcisine söyleyeyim de hemşehrim Bendevi Palandöken'e haber götürsün. Bu kadar korkak, bu kadar Hükûmetten korkan bir esnaf teşkilatı görülmüş değil. Maalesef, esnafın yaşamış olduğu da duyulmuyor, onu da ifade etmek istiyorum. Bakın, TESK bu sene altı ayda kapanan esnaf sayısı 54.637; 2020'nin başından beri, son beş yılda kapanan esnaf sayısı 520 bin 640 son 4.5 yılda kapanan esnaf sayısı değerli arkadaşlar. Bir de kapanan şirketler var. Geçen sene 26.252 şirket kapanmış. Bakın, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği kapanan şirketleri yayınlıyor. 2024 yılında altı ayda 1.335 anonim, 24 kolektif, 8.558 limitet, 316 kooperatif olmak üzere 10.223 şirket kapanmış durumda. Geçen sene 26.252 şirket kapanmış. Bunların içinde anonim şirketler var. Bu ekonomik ortamda şirketler dahi dayanamıyor, kaldı ki esnaf nasıl dayansın? Çoğu esnaf günlük kazanç 300-500 lirayla iş yerinin masrafını, nafakasını çıkarmaya çalışıyor" diye konuştu.
Emekli aylıklarının en dip seviyede eşitlendiğini vurgulayan Veli Ağbaba, konuşmasını şöyle tamamladı:
"AK Parti’nin yarattığı ucube kök aylık. Şimdi, değerli arkadaşlar, yaratmış olduğunuz bir ucube sistem daha var, kök aylık ve en düşük emekli aylığı. Siz gelmeden böyle bir ayrım yoktu. Maalesef, bir taktikle millete bunu da yutturmuş durumda. Mehmet Muş'un, 2011'de 12 bin 500 liraya aldığı çeyrek altınla bugün -ne kadar emekli maaşı bilmiyorum ama- aldığı bir rakamla karşılaştırın, ülkenin ekonomisinin ne duruma geldiğini göreceksiniz. Emeklileri en dipte birleştirdiniz. Şimdi, 5000 günde emekli olan biri, 7000 günde emekli olan aynı maaşı alıyor. Emeklileri en dipte birleştirdiniz. Size bununla ilgili çok çarpıcı bir rakam vermek istiyorum. 7 bin lira kök aylığı olan birinin zamlı maaş altı aylık TÜİK enflasyonu yüzde 25 uygulansa, 8 bin 731 lira oluyor. En düşük emekli maaşının altında kaldığı için otomatik 12 bin 500 oluyor. 10 bin lira kök maaşı alan bir emeklinin zamlı maaş uygulandığında 12 bin 473 lira oluyor, 12 bin 500 lira oluyor yani 10 bin lirayla, emekli 10 bin liralık kök maaşla 7 bin lira kök maaş aynı anlama geliyor. 11 bin lira kök maaşı alan birinin de zamlı maaşı 13 bin 720 TL oluyor. Yani, kök maaşı 11 bin olan eksi 7 bin liradan 4 bin lira fazla iken zamdan sonra fark 1200 TL'ye iniyor. Bakın, burada tablo var arkadaşlar, kök maaşı 7 bin lira olan zamlı maaşı 8 bin 731 lira. Kök maaşı 10 bin liranın maaşı 12 bin 473 lira, kök maaşı 11 bin lira olanın maaşı 13 bin 720 lira. Bu da yaratmış olduğunuz büyük adaletsizlik olarak tarihe geçer. 2002'de alım gücü korunsaydı emekli maaşı 38 bin 715 TL olacaktı. Bakın, değerli arkadaşlar, 2002'de alım gücü korunsaydı emekli maaşı ne kadar olacaktı biliyor musunuz? 38 bin 715 TL Siz iktidara geldiğinizde bir emekli maaşıyla 8,9 adet çeyrek altın alabiliyordu. Şu an artmış haliyle 12 bin 500 lira maaşla 2,8 çeyrek altın alabiliyor. 9 çeyrek almak için 38 bin 715 lira lazım."