Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati, Dördüncü Antalya Diplomasi Forumu'nda (ADF-2025) düzenlenen "Gazze/Filistin’in Geleceğine İlişkin Gazze Temas Grubu Görüşleri Paneli"nde, "Hangi isimle hangi sloganla hangi başlık altında olursa olsun bu insanların anavatanlarından uzaklaştırılması mümkün değil. Bizim Ürdün olarak da, Mısır olarak kırmızı çizgimiz bu" dedi. Filistin Başbakanı ve Dışişleri ve Yurtdışında Yaşayan Filistinliler Bakanı Mohammad Mustafa, “Filistinliler kendi yurtlarında, kendi topraklarında kalmak istiyorlar” diye konuştu. Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi ise, “Bölgenin geleceği rehin alınmış durumda ve İsrail Başbakanı tarafından maalesef rehin alınmış durumda” ifadelerini kullandı.
ADF-2025’te “Gazze/Filistin’in Geleceğine İlişkin Gazze Temas Grubu Görüşleri” başlıklı panel düzenlendi. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Filistin Başbakanı ve Dışişleri Bakanı Mohammed Mustafa, Mısır Dışişleri Bakanı Bedir Abdulati ve Ürdün Dışişleri Bakanı Ayman Safadi panelin konuşmacıları arasında yer aldı.
Abdulati, konuşmasında şunları kaydetti:
“Arap ve Müslüman yeniden inşa ve iyileştirme planının yeniden uygulanması çok önemli. 57 tane Arap ve Müslüman ülke ve onların yanında uluslararası başka aktörler de var. Avrupa Birliği ve diğerleri. Onlar da bunun içerisine dahiller. Realistik davranıyoruz. Tabii ki bu önemli planın uygulanması elbette ki belli şartlara bağlı. En kısa zamanda bir ateşkesin olması lazım. Ateşkes çok önemli. Ateşkes sayesinde biz Gazze'nin yeniden inşası için 'Uluslararası Kahire Toplantısı Konferansı'nı düzenleyebileceğiz. Bu noktada elimizden geleni yaparak Katar, ABD ile birlikte bir anlaşmaya varabilmeye çalışıyoruz. Bu anlaşma sonucunda bazı rehinelerin serbest bırakılması ve insani yardımın Gazze’ye girebilmesinin ve bunun da sürdürülebilir bir ateşkes olmasının sağlanması için. Ateşkes anlaşmasının ikinci aşaması olacak bu. Bu anlaşma 19 Ocak tarihli anlaşma ve ikinci aşamasının başlamasını istiyoruz.
“Ateşkesle birlikte iki gün içerisinde Kahire Konferansı’nı toplayacağız”
Umuyoruz ki ateşkesle birlikte iki gün içerisinde Kahire Konferansı’nı toplayacağız. Birleşmiş Milletler'in de katılımıyla ve uzmanlaşmış uluslararası kuruluşlarla birlikte bizler dört tane workshop düzenlemeyi düşünüyoruz. Bir tanesi özel sektörün rolü, ikincisi yönetişim ve güvenlik, üçüncüsü iyileşme ve yaraların sarılması, dördüncüsü de Filistinlilerin kendi anavatanlarında, topraklarında kalmalarının sağlanması ve bunu yaparken de tabii ki sahada geçici barınma birimleri gibi insan onuruna yakışan unsurların kendilerine sağlanması ki, bunun yanında temel hizmetler, içme suyu gibi unsurlar da var.
“Kırmızı çizgimiz bu”
Yeniden inşa planının sahada uygulanabilir kılınması için Filistin idaresi ile birlikte hareket edeceğiz. Temel amaç Filistin halkının kendi evlerinde kalmasını sağlayabilmek. Çünkü bu insanları kendi anavatanlarından başka bir yere göndermenin ne yasal ne de ahlaki bir temeli yok. Bunun adı ne olursa olsun. İster gönüllü yer değiştirme olsun, geçici yer değiştirme olsun, kalıcı yer değiştirme olsun, hangi isimle hangi sloganla hangi başlık altında olursa olsun bu insanların anavatanlarından uzaklaştırılması mümkün değil. Bizim Ürdün olarak da, Mısır olarak kırmızı çizgimiz bu, buna müsaade etmeyeceğiz.
Bizim yapmaya çalıştığımız bu. Biz ABD, Katar ve uluslararası camia ile işbirliği içerisinde bunu sağlamaya çalışıyoruz ve bu toplantının zamanlaması gerçekten bu anlamda çok önemli. Avrupa'dan, Rusya'dan, Çin'den ortaklarımız da bizimle birlikte. Bu bağlamda biz Türkiye'ye gerçekten bu toplantıyı organize ettiği için minnettarız.
Ateşkes sağlandığı anda konferansımızı toplayacağız ve bundan sonra da birinci aşama erken müdahale, ikincisi hızlı bir şekilde inşanın başlaması ve üçüncüsü de kalıcı olarak inşanın sağlanması. Bu üç unsurun sahada gerçekleşmesi için elimizden geleni yapacağız.”
Mustafa: Filistin’in geleceği parlak
Filistin Başbakanı Mustafa ise şu değerlendirmede bulundu:
“Filistin’in geleceği parlak. Yeter ki orada aynı niyette insanlar bir araya gelsin, yeter ki bir niyet ortaya konsun. Çünkü halklar halihazırda dirençli, dayanklı. Elbette mevcut durumda tehditler var. Yıkım bir tehdittir. Savaş, yerinden edilmek, ekonomik yaptırımlar bunların her biri bir tehdit unsurudur. Ancak halklar zaferi tadacaktır ve zafer halkın olacaktır.
Halkımız her türlü savaşa, zulme, yerinden edilmelere, yıkıma, açlık, 77 senedir, 1948 yılından bu yana hali hazırda güçlüklerle sınanmakta. Yaşadığımız son dönem Filistin halkı barış ve güvenlik için, bağımsızlığı için bir yolculukta. Ancak sorumluluk bilincinde hareket edersek, hem Gazze'yi korumaya çalışıp, hem de Batı Şeria'da istikrarı sağlamaya çalışırsak sonuç olumlu olacaktır. Batı Şeria’da halkımız, özellikle mülteci kamplarındaki vatandaşlarımız İsrail’in zulmüne maruz kalıyor.
“Vatanımızı, topraklarımızı koruyacağız”
İsrail ne yaparsa yapsın oradaki varlığımız çok önemli. Filistin için her zaman oradayız. Her zaman yanlarındayız. Ama artık duruşumuz son birkaç aydır çok daha net. 60 binden fazla Filistinli yerinden edildi. İsrail şirketlerinde çalışan 200 binden fazla Filistinli işinden edildi. Batı Şeria'da 100'den kontrol noktası oluşturuldu ki vatandaşların ve ürünlerin hareketi kontrol altına alınabilsin. Her şey yapıldı. Ama şunu istiyorlar. Filistinliler kendi yurtlarında, kendi topraklarında kalmak istiyorlar. İsterseniz buna Kudüs deyin, isterseniz Batı Şeria deyin. Filistinliler kendi yuvalarında kalmak istiyorlar. Bağımsızlıklarını talep ediyorlar ve her geçen gün bu taleplerini yineliyorlar. Bütün yaşananlara rağmen halkımız yerinde ve bağımsızlık mücadelelerini sürdürüyorlar. Vatanımızı, topraklarımızı koruyacağız, geleceğimizi koruyacağız ve bunu kendi topraklarımıza, kendi ülkemize ne pahasına olursa olsun yapacağız.”
Safadi: Yaklaşık yarım milyon Gazzeli, kız ve erkek çocuğu 1 senedir okula gidemiyor
Ürdün Dışişleri Bakanı Safadi ise şöyle konuştu:
“Şu anda odak noktamız savaşı bitirmek, insanların hayatlarını kurtarmak. 2 Mart’tan bu yana 2 milyon insana tek lokma ekmek bile getirilemedi. Sokaklarda, kliniklerde her şey eksik şu anda. Nasıl olur da insanların temel haklarından mahrum bırakırsınız? Gelecekte İsrail’in güvenliği de sıkıntıya girmiş oluyor. Bunlar önümüzdeki katı gerçekler.
Eğer barışın devam etmesini istiyorsak, adil ve hakkaniyetli bir barış istiyorsak biz Filistinli insanların makul gerekçelerini kabul etmek zorundayız ve meşru gerekçelerini kabul etmek zorundayız. Yaklaşık yarım milyon Gazzeli, kız ve erkek çocuğu 1 senedir okula gidemiyor. Nasıl bir gelecek bekliyor bu insanları? Nasıl İsrail bu bölgede güvenliğini sağlayacak eğer Filistinlilerin hayatları yok olmaya devam edilirse. Bizim vereceğimiz mesaj şu: biz barış istiyoruz. Bununla ilgili bir planımız var fakat İsrail tarafından bir partnerimiz yok maalesef. Planımızı daha da ileri götürmek istiyoruz. Dünya ile bunu paylaşmak istiyoruz. ABD Başkanı Trump da barış istiyor.
“Bölgenin geleceği İsrail Başbakanı tarafından rehin alınmış durumda”
Barışın teşkil edilebilmesi için Filistinlilerin devletinin olması, özgürlüğünün olması ve İsraillilerle yan yana yaşayabilir olmaları gerekiyor. Biz uluslararası toplum olarak böyle devam edemeyiz. Bölgenin geleceği rehin alınmış durumda ve İsrail Başbakanı tarafından maalesef rehin alınmış durumda. Kendi kabinesindeki radikal Bakanlarla beraber sadece bölgenin geleceğini rehin almış değil, aynı zamanda insanlarının geleceğini rehin almış durumda. Maalesef böyle bir ideolojiye hizmet ediyorlar. Bu doğru değil, bu barış üretemez, güvenlik üretemez.”