Babala TV'de yayımlanan Mevzular Açık Mikrofon'a Metin Külünk konuk oldu. Ben de programın katılımcıları arasındaydım. Hem programı hem de Külünk'ün performansını gözlemleme şansım oldu.

Öncelikle M.A.M.'a katılan ve konuğa soru yönelten gençler gerçekten harikalar. Birkaç yıl önce apolitik olduğu düşünülen gençlerin nasıl politik konulara hakim olduğunu net bir şekilde daha önceki programlarda da görmüştüm, bu programda da gördüm. Program öncesinde gençler sorularını birbirleriyle büyük bir iştahla paylaştılar. Program hazırlıkları esnasında Atatürk fotoğrafının sahneye konulmasıyla muhteşem bir alkış koptu. Sonra Oğuzhan Uğur sahneye çıkıp seyircilere program hakkında bilgiler verdi. Ardından Metin Külünk sahneye geldi. Kısa ve cılız bir alkış sesi geldi. Metin Bey yerine oturdu ve program başladı.

Metin Külünk, Cumhurbaşkanı Erdoğan'la yıllarca yol arkadaşlığı yapmış, AK Parti'nin en üst kademelerinde görev yapmış, gençliğinde de siyaset arenasında yer almış bir isim. Kurt gibi bir siyasetçi. Kırılgan değil. En önemli özelliği bu. Sivri çıkışları var elbette ama kendi partisini de eleştirebiliyor. Kendisine gelen soruların bir kısmından yaptığı eleştirileri göstererek sıyrıldı. Bu programa sinirsel anlamda iyi hazırlanmış. Bu kadar sert sorular karşısında sakin kalmayı başardı. En azından uzun süre başardı. Polemik TV'de katıldığı Dört Köşe Programında nispeten daha sert bir Külünk izlemiştik. Programın girişinde empati, vatanseverlik, saygı gibi ortak erdemleri öne sürerek gençlerin siyasete öfkesine bir kalkan çıkarmak istese de gençlerde pek etki yaratmadı. Bir de gençlere pizza ısmarlayarak zeytin dalı uzatmış oldu.

Programın girişinde kendisine Sedat Peker'in 10 bin dolar verdiği siyasetçi siz misiniz sorusu yöneltildi. Külünk, aileden zengin olduğunu ve paraya ihtiyacı olmadığını, AK Parti'nin kuruluşunda cebinden harcamalar yaptığını söyledi. Yayımlanan ses kaydının kendisine ait olmadığını söyledi. Sedat Peker'in kendisini kastetmediğini daha önce açıkladığını da duyurdu. Bu soru büyük bir etki yaratsa da, asıl etki sığınmacı sorusuyla geldi.

Genç, yaşlı, kadın, erkek, köylü ve kentli tüm Türkiye'nin ortak sorunu sığınmacılar. Gençler defalarca kez farklı açıdan bu soruyu sordu. Bir genç kız babasının defalarca kez kendisini aradığını ve sığınmacıların yarattığı suç olaylarından dolayı babasının hassaslaştığını ifade etti. Programdan erken çıkmak zorunda kaldı. Başka bir genç Esad ile görüşülecekse neden milyonlarca sığınmacı Türkiye'ye geldi dedi. Bir başkası sığınmacılara harcanan milyarlarca doların hesabını sordu. Bir başkası demografik soruna dikkat çekti. Seçimlerin sonucunu gençler, gençlerin tercihini sığınmacı sorunu oluşturacak. Bu çok net.

Programda eleştirilecek tek nokta bazı gençlerin tavırları oldu. Anlayışla karşılıyorum ki hepimizin gençliği AK Parti’nin baskıcı politikaları altında geçti. Ekonomik sorunlarla, gelecek kaygısıyla, liyakatsizlikle karşılaştık. Öfkeliyiz... Ancak bu öfke aklımızın önüne geçmemeli. Saygısızlığı bize hak kılmıyor. Oğuzhan Uğur'un da Metin Külünk'ün de sözü defalarca kez kesildi. Soruyu soran kişiler bile bazen cevabı dinlemedi. Gençliğe yakışan bu değil.

Bazı isimlerin bu alanı kendi PR konusu olarak gördüğünü de ekleyerek yazımı bitiriyorum.

Esen kalın.