CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda gündeme dair açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satırbaşları:
100 yıllık geleneğimiz, kültürümüz, sevgimiz, tartışmalarımız var. Bir şey daha var. Hayatın gerçeği. CHP kale gibi halkın sorunlarına eğiliyor ve çözüm için çaba harcıyor.
100 yılda bu ülkede bedeller de ödendi. Bedel ödeyenlerden birisi de Ahmet Taner Kışlalı. Birikimiyle, kişiliğiyle hepimizin saygı duyduğu bir kişiydi.
TRT'den Elif Akkuş tutuklandı. TRT'de uzun yıllar çalışan bir gazeteci, gözaltına alındı tutuklandı. Onun da davasını biz yakından izleyeceğiz. Haksızlık nerede varsa bilin ki haksızlığa karşı dimdik duran bir CHP var.
'RÜŞVET' METNİ MECLİS'TE OKUNACAK
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcısı İsmail Uçar’ın Hakimler ve Savcılar Kurulu’na yazdığı yargının içinde çeteler oluştu mektubunu dile getirdim. Habere erişim yasağı getirdiler. Vatandaşlara sorun "adalet yoktur" diyecekler. Yürekli bir savcının bunu dillendirmesi bizim adalet tarihimiz açısından çok önemlidir. Bu dilekçe önemli bir belge olarak önümüzde duruyor. Yeni oluşan çetelerin FETÖ'nün çetesine rahmet okutacak derecede olduğunu da söylüyor.
Rüşvet alan hakim ve avukatlar yerinde duruyor. Türkiye çalkalanıyor bunlar yerinde duruyor.
Ben Yenikapı mitinginde demiştim. Adliyeye, yargıya, siyasete rüşveti sokmayın demiştim. Erişim engeli getirildi ama grup başkan vekili arkadaşlarıma söyledim ama erişim engeli getirilen metin Meclis'te okunacak ve Meclis'in tutanaklarına geçecek. Erişim engeli getirdik Kılıçdaroğlu konuşmaz sanıyorlar. Siz kimsiniz ya? Ben 85 milyonun hakkını savunuyorum. Sizin feriştahınız da gelse bizi asla susturamaz.
TÜRKİYE ARTIK GÜVEN VERMİYOR
Geçmişte Türkiye Orta Doğu'nun en güvenli ülkesiydi. Sorunu ilk çözecek ülke olarak akla gelirdi. Çünkü Türkiye dış politikasıyla güven veren bir ülkeydi. Son yıllarda Türkiye bu güveni kaybetti. Orta Doğu ateş topuna döndü. Bizimkiler bağırıyorlar 'biz gelip arabulucu olalım mı' diye, kimse bu sesi duymuyor. Soru şu; niçin kimse duymuyor? Çünkü artık Türkiye dış politikasında güven veren bir devlet olmaktan çıktı. Oysa defalarca söyledim, dış politikanın milli olması lazım. Dışişleri Bakanlığı'nın attığı her adımın ölçülüp tartılması lazım.
Eğer iç politikayı dış politikadan ayırmazsanız o zaman güven kaybına uğrarsınız. Türkiye geçmişte sorunları çözmeye talip olmazdı, sorunları çözmeye davet edilirdi. Şimdi bizimkiler bağırıyorlar 'arabuluculuk yapalım' diye ama kimse dinlemiyor. Sözü dinlenen bir Türkiye'den Orta Doğu'da dışlanan bir ülke konumuna geldik. Şimdi arabuluculuk rolünü Katar'a verdiler.
Amerika iki uçak gemisi gönderdi. Erdoğan bağırıyor 'ABD nere, Akdeniz nere. Ne işiniz var orada?' Şimdi ben sormaz mıyım, "Senin damadının Amerikan uçak gemisinde ne işi var?" İkili oynamayacaksınız. Dürüst ve namuslu olacaksınız.
CUMHURİYETİN 100. YILI MESAJI
Cumhuriyet'in 100. yılını kutlayacağız ayın 29'unda. 100. yaşını kutlayacağız. Biz Cumhuriyet'i kanla, gözyaşıyla kurduk. Ağır bedeller ödedik. Ülke düşman işgali altındayken, babalarımız, dedelerimiz, annelerimiz büyük mücadeleler verdiler. Biz Cumhuriyet'i kurarken, Milli Kurtuluş Savaşını verirken mazlum ülkeler de kendi savaşlarını verdiler, bizi örnek aldılar. Onlar da Cumhuriyet kurdular. Çünkü biliyorlardı ki Türkiye Cumhuriyeti devleti bütün o mazlum devletlere önderlik eden bir devletti.
100. yılında şu iktidarın ve onun destekçisi bir partinin oylarıyla yabancı askerler Türkiye'ye davet ediliyor. Ne için? Terörle mücadele edecekmişiz. Eğer bir iktidar, Türkiye Cumhuriyeti devletinin 100. yılında terörle mücadele konusunda kendi ordusuna güvenmeyip de yabancı bir ülkenin askerini Türkiye'ye davet ediyorsa artık o iktidarın bu ülkeye vereceği hiçbir şey yoktur. Ben onun vatanseverliğinden kuşku duyarım. 35-40 yıldır mücadele ediyor bu ülkenin ordusu da polisi de korucusu da. Cumhuriyet'in 100. yılında yabancı askerleri bunlar Türkiye Cumhuriyeti devletine davet edecekler, çağıracaklarmış. Söyledim, yine söylüyorum. Bu topraklarda yabancı asker postalı istemiyoruz!
'Şimdi efendim Filistin'de bu oluyor, biz şenlikleri erteleyelim...' diyorlar. Bir 100 yıl sonra mı bir daha şenlik yapacaksınız? Bunlar şenliği başka türlü anlıyorlar galiba. Anmak demek, 100. yılı kutlamak demek, bilim insanlarının, sanatçıların, esnafın konuşması demek. Anıtkabir'i ziyaret etmek demek. Şehitlerimizin mezarını ziyaret etmek demek. Eğlenmek, gülmek dolayısıyla 100. yılı kutlamak demek.
KATAR BÜYÜKELÇİSİNE SERT TEPKİ
Dışişleri Bakanlığı'nın içinde bulunduğu durumu az önce anlattım. Katar büyükelçimiz, Cumhuriyet'in 100. yılını kutlamayı ertelemiş ama beyefendi kendisi gitmiş düğüne. Fotoğrafa baktım arkadaşlar. Dedim ki bu bir Dışişleri mensubu olamaz. Çünkü bürokratik hayatımda çok büyükelçiyle karşılaştım. Bizim büyükelçilerimiz onurludurlar, el pençe kimsenin önünde durmazlar. O temsilden asla ödün vermezler. Düğünde çekilen fotoğrafta iki eli önünde, süt dökmüş kedi gibi iki kişinin arasında duruyor. Vallahi bu Dışişleri'nin yetiştirdiği bir büyükelçi olamaz dedim. Bu adam kim dedim, bu kişi Dışişleri'nin yetiştirdiği bir kişi değilmiş.