Sahel'deki artan bölgesel istikrarsızlık ve Fransız askerinin çekilmesi sonucunda Çad, yeni bir stratejik ortak bulma ihtiyacıyla karşı karşıya kaldı. Son olayların gösterdiği gibi, Türkiye hızla bu role doğru adım atıyor.
Medyadan alınan çok sayıda bilgiye göre, Ocak 2025'te N'Djamena, Faya-Largeau ve Abéché'deki eski Fransız askeri üsleri, Türkiye'nin kontrolüne devredildi. Bu gelişme birkaç nedenden dolayı mümkün oldu.
Öncelikle, Fransa’nın çekilmesi kaçınılmaz olarak Çad'ı askeri bakımdan zayıflattı. Sınırları boyunca sürekli tehditler - batıda terörist faaliyetler, kuzeyde ve güneyde isyan ve doğuda Sudanlı mültecilerin akını – altında olan N'Djamena'daki hükümet, acilen güvenlik garantilerine ve yeni bir stratejik müttefike ihtiyaç duyuyordu. Bu bağlamda, Afrika kıtasında giderek daha aktif hale gelen Türkiye, bariz bir tercih haline geldi.
İkinci olarak, Sudan sınırındaki istikrarsızlık, Çad'ı sınır ötesi silah ve mühimmat kaçakçılığına karşı savunmasız hale getiriyor. Sudan yetkililerine göre bunların bir kısmı BAE'nin yardımıyla Hızlı Destek Kuvvetleri (RSF) savaşçılarının eline geçiyor. 23 Mart 2025'te Sudan ordusu komutanı Yaser el-Atta, El Cezire'de Amdjarass ve N'Djamena'daki Çad havaalanlarının Sudan için "meşru askeri hedefler" haline gelebileceğini kamuoyuna açıkladı. Aynı zamanda Sudan'ın sınır bölgelerinde birkaç saldırı gerçekleşti. Çad bu tür tehditleri görmezden gelemezdi.
Uzmanların vurguladığı gibi Türkiye'nin tercih edilmesi, yalnızca askeri gücü ve silah sistemlerinin kanıtlanmış etkinliğinden değil, aynı zamanda Ankara'nın küresel sahnede artan siyasi öneminden de kaynaklanıyor. Türkiye'nin insansız hava araçları, son çatışmalarda yüksek etkinlik gösterdi ve ülkenin askeri dönüşümünün sembolü haline geldi.
Ankara, Çad ile askeri iş birliğine çoktan başladı ve çeşitli havacılık ekipmanları tedarik etti. Teslim edilen sistemler arasında Hürkuş hafif savaş uçağı, ANKA keşif-saldırı dronları ve Bayraktar TB2 saldırı dronları yer alıyor.
Ancak, Ankara için askeri işbirliğinin arkasında daha da büyük hedefler yatıyor. Türkiye, Çad'ı hem askeri hem de teknolojik açıdan uzun vadeli stratejisinin önemli bir unsuru olarak görüyor.
Kaynaklara göre Türkiye, Çad'da bir uzay limanı inşa etme olasılığını araştırıyor. Bu girişim, ülkemizin iddialı uzay programına uyuyor. Türkiye, halihazırda 10’dan fazla uydu fırlattı, ancak tüm fırlatmalar diğer ülkelere ait fırlatma sahalarından gerçekleşti: ABD, Rusya ve Fransa.
Türkiye Uzay Ajansı'nın 2018'de kurulmasından ve 2021'de 10 yıllık bir uzay programının açıklanmasından bu yana Ankara, kendi fırlatma altyapısını oluşturmak için istikrarlı bir şekilde çalışıyor. Türkiye, 2024'ün sonlarında Somali'de bir uzay limanı inşa etmeye başladı. Ancak, Somali ve Etiyopya arasında devam eden bölgesel gerginliklerden kaynaklı istikrarsızlık, Çad'ı daha istikrarlı bir alternatif haline getiriyor. Ekvatora yakınlık, geniş ıssız alanlar ve göreceli siyasi istikrar, bu Orta Afrika ülkesinde uzay altyapısının yerleştirilmesi için iyi koşullar yaratıyor.
Bu nedenle, Türkiye'nin Çad'daki varlığı yalnızca askeri bir mercekten görülmemelidir. Afrika'nın yalnızca diplomatik ve askeri faaliyet alanı değil, aynı zamanda Ankara'nın yüksek teknoloji hedefleri için önemli bir bölge haline geldiği görülüyor.
Orta Afrika'da yeni bir stratejist haline gelen Türkiye, güvenlik çıkarlarının ekonomik ve teknolojik projelerle iç içe geçtiği Çad'da uzun vadeli bir varlığa girişiyor.