Gezi eylemlerinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın "Camide bira içtiler" açıklamasını yalanlayan ve CHP’den milletvekili adayı olan müezzin Fuat Yıldırım, "Sen nasıl yalanlarsın Cumhurbaşkanımızı" diye saldırıya uğradığını ve ölümle tehdit edildiğini söyledi.
Sözcü gazetesinden İsmail Saymaz'a konuşan Fuat Yıldırım, Saymaz'ın "baskılarla karşılaştınız mı? sorusuna şu yanıtı verdi:
'HER GÜNDEME GELDİĞİNCE TEHDİTLER BAŞLIYOR'
"Her gündem olunca tehditler başlıyor. Açıyor adam bana telefon, “bak” diyor, “basına çok malzeme veriyorsun, seni kafanı kırarım” diyor. Bunlar benim yiyip yutacağım şeyler değil. “Peki, gel kafamı kır.” En nihayetinde yapıldı o. Benzin istasyonu var Dolmabahçe'de. Akşam olduğu zaman bakkal market yok. Ancak benzin istasyonundan faydalanabiliyoruz. O zaman daha lojmanı boşaltmamıştım. Lojmanı polis zoruyla boşalttırdılar. Bir şey lazım oldu. Benzinliğe giderken, demek takip edilmişiz yatsı namazından sonra. Herhalde denk gelmez altı kişi tarafından elinde silahla falan. ‘Sen nasıl yalanlarsın Cumhurbaşkanımızı' diye paldır kültür saldırıya geçtiler. Boğuştuk, boğuştuktan sonra biri silah çekti. Dedim ki ‘Çektin sık o zaman.' Cesaret alamadı. Silahın kabzasıyla vurdu. Derimi yırttı, aldı götürdü. Geri dönmek mecburiyetinde kaldım. Evde hasta baldızım var, kanser hastası, biz bakıyoruz. Genç kızım var. Kafamın kırığını ve kanı görmemesi lazım. Travma açar. Kan durmuyor. ‘Böyle olmaz seni hastaneye götürelim' dediler. ‘Basına düşer' dedim. Kanamayı kan taşı sürte sürte durdurmuşum."
CUMHURBAŞKANI BENİ TEHLİKEYE SOKTU
"Diyanet’in teftiş kurulu geldi, olaya el koydu. Araştırmalarını yaptılar. Raporlarını yazdılar. Bize dokunulmadı. Ama bu siyasi olarak kullanılmaya başlandı. Erdoğan, yanlış insanlar tarafından bilgilendirildi, onunla yetindi. Her mitingde ‘Camide içki içtiniz, ayakkabıyla girdiniz’ dedi. Cumhurbaşkanı her ifade ettiğinde beni tehlikeye soktu. Tehditler yağmaya başladı. Can güvenliği endişem giderek artmaya başladı.
İkinci teftiş raporuyla önümü kestiler. Kayaşehir’e atandım. Gitmedim. ‘Artık’ dedim, “Bitti bu iş, bırakacağım.” Diyanet İşleri Başkanı elçi gönderdi, Arap Camii’nde geçici olarak görevlendirildim.
Röportajın tamamnını okumak için tıklayın