Türkiye'nin, birkaç tektonik plakanın birleştiği bir bölgede yer aldığı için depremlere özellikle eğilimli olduğunu belirten uzmanlar, depremlerin genellikle levhalar arasındaki sınırlar boyunca meydana geldiğini; Avrasya ve Anadolu levhalarını ayıran Kuzey Anadolu Fayı'nın da İstanbul yakınlarından geçtiğinin altını çizdi.

'2000 YILINDAN ÖNCE İNŞAA EDİLMİŞ 817 BİN BİNA BULUNUYOR'

Öte yandan, El Cezire'ye konuşan İstanbullular, "Olası bir depreme karşı evlerinde acil durum çantası bulundurmaktan başka bir hazırlıklarının olmadığını" söyledi.

İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, geçtiğimiz günlerde verdiği bir röportajda, yaklaşık 20 milyon nüfusa sahip kentte, depreme karşı oldukça hassas durumda olan yaklaşık 90 bin bina olduğunu belirtmişti. 

İstanbul Belediyesi tarafından yapılan bir araştırmaya göre, şiddetli bir deprem durumunda 170 bin bina da orta risk grubunda bulunuyor.

Resmi verilere göre, "İstanbul'da 2000 yılından önce inşa edilmiş 817 bin bina bulunuyor ki bu da kentteki tüm binaların yüzde 70,2'sine tekabül ediyor."

'TÜRKİYE'DE İNŞAAT SEKTÖRÜNDE YOLSUZLUL YÜKSEK'

Prof. Dr. Şükrü Ersoy, Türkiye genelinde 1999 depreminden sonra inşa edilen binaların büyük çoğunluğunun yeni yönetmeliklere uygun olduğunu ve iyileştirilmiş malzemelerden yapıldığını söyledi.

Sözlerine, “Türkiye'de inşaat sektöründe yolsuzluk yüksek. Bu nedenle de suiistimaller oldu” diyerek devam eden Ersoy, bu yolsuzlukların geçmişte özellikle yapı denetimlerinde yaşandığının altını çizdi.

Ersoy, “Bunu da Türkiye'nin güneydoğusundaki depremde görüyoruz. Bazı yeni ve lüks binalar da çöktü” dedi.