Metris Cezaevi'nde tutuklu bulunan öğrencileri ziyaret eden CHP heyetinde bulunan Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, sadece Metris’te değil, Silivri’de, Bakırköy’de ve diğer şehirlerde yüzlerce öğrencinin bayrama cezaevinde, ailelerinden ayrı girdiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Çoğu günlerdir aynı kıyafetlerini bile değiştirememiş. Kendilerine yapılan kötü muamele asla kabul edilemez. Hepsi suçsuz, tek yaptıkları anayasal hak olan protesto hakkını kullanmak. Protestolara katılmayanları bile tutuklamışlar. Ama gördüğümüz şu; içeride demokrasi, adalet inançlarından vazgeçmemişler. Dışarıya mesajları bu mücadelenin devam ettirilmesi. Çağrımız haksız, hukuksuz zindanda tutulan üniversite öğrencilerinin ve diğer masum yurttaşların derhal serbest bırakılması."
"Koğuşta 10 kişi kalıyoruz. Birimiz yerde yatıyor"
CHP’li Çakırözer, Metris Cezaevi’nde görüştüğü öğrencilerin ilettiği mesajları da paylaştı.
Yusuf Başyiğit: "23 yaşındayım, Esenler’de depoda çalışıyorum. Aksaray tramvay durağında gözaltına alındım. Polisten kötü muamele ve darp gördüm. Vatan Caddesi’ndeki Emniyet’te kötü muamele gördük. Tuvalet yasağı bile getirdiler. Koğuşta 10 kişi kalıyoruz. Birimiz yerde yatıyor. Avukat desteğini CHP sağladı."
"Demokratik gösteri temel hakkımız"
Azad İzci: "23 yaşındayım. İstanbul Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği Bölümü öğrencisiyim. Saraçhane’ye kız arkadaşımla birlikte gittik. Miting bitmeden de ayrıldık. Tramvay durağında gözaltına alındım. Hiçbir şiddet olayına karışmadım. Tutuklanma gerekçesi 2911 sayılı kanuna uymamak. Oysa demokratik gösteri bizim temel hakkımız. Bu hakkımızı kullandık. Biz bu ülkenin düşmanı değil, evlatlarıyız. Belge diye gösterdikleri tek şey gözaltına aldıktan sonra ellerim kelepçeli fotoğrafım. Gözaltı süresince sanki intikam alınır gibi muamele gördük. Vatan Emniyette hem kötü muamele gördük hem de aç bırakıldık. Yemek diye getirdikleri öyle kötü kokuyordu ki kimse yiyemedi. Yiyenler kustu."
"Basın gelince duruyorlar, gidince dövüyorlardı"
Araz Denizcioğlu: "Piri Reis Üniversitesi 3. sınıf öğrencisiyim. Tramvayın içinden polis tarafından çıkarıldım. Suratıma yumruk yedim. Tekmelediler. Ters kelepçe ile üç saat geçirdim. Doktor raporuna konmasını istedim. Basın gelince duruyorlar, gidince dövüyorlardı. Saraçhane’de yoktum. Tek delil olarak polislerin arasındaki fotoğrafımı koymuşlar. Gözaltında 30 kişiydik. 2 şişe su verdiler sadece. Yemek istediğimizde ‘Biz de yemiyoruz’ yanıtı verdiler."
"Polise metronun yolunu sordum, gözaltına alındım"
Ömer Çelebi: "KTÜ mezunuyum. Elektrik işlerinde çalışıyorum. İşten çıkınca gitmiştim. Özgür Özel’i dinledikten sonra ayrıldım. Ben o bölgeyi çok bilmem. Miting bitince polise metronun yolunu sordum. 20 metre sonra gözaltına alındım. 4 gün gözaltında kaldım. Delil gösterilen tek fotoğrafım polisin gözaltına aldığı an çekilen resim. Onlar da biliyor masum olduğumuzu. Hakim tutuklama kararımızı açıkladıktan sonra kaçarcasına ayrıldı salondan. Bizim bir suçumuz yok. Mitinge katılmak suç değil. Bayramı burada geçireceğiz, sonra Silivri’ye göndereceklermiş bizi. Bizim bir sıkıntımız yok ama yalnız bırakılmak istemiyoruz. Yalnız olmadığımızı bilmeye ihtiyacımız var."
"Çok küfür yedik polisten"
Ufuk Yılmaz: "Hem okuyorum hem çalışıyorum. Arel üniversitesi Elektrik Elektronik Mühendisliği Bölümündeyim. Neden tutuklandığımızı dahi anlamış değiliz. Sundukları tek delil polis aracına bindirirlerken çektikleri fotoğrafım. Çok küfür yedik polisten."
"Koğuşta öğrenci var, barista var, aşçı var. Hepimiz suçsuzuz"
Taha Berkay Aygül: "Müzisyen ve ses mühendisiyim. Stüdyoda ses kayıt işlemleri yapıyorum. Mitingi kız arkadaşımla izledik. Tramvay durağında beni gözaltına aldılar, onu almadılar. 4 gün gözaltı süresi kötüydü. Yemek yok. Tuvalet izne tabi. Psikolojik baskı için özellikle 4 gün geçirttiler orada. ‘Gösteri yasaktı niye gittiniz’ diyorlar. Koğuşta 8 kişiyiz. Öğrenci var, barista var, aşçı var. Hepimiz suçsuzuz."
"Annem ve kardeşime bakıyorum"
Emir Sayer: “Hem bir alışveriş merkezinde çalışıyorum hem de uçak teknolojisi bölümünde okuyorum. Annem ve kardeşime ben bakıyorum. Ama şimdi işe de gidemediğim için maalesef onlar da sıkıntıya düştü. Rastgele gözaltılar yapıldı. Mesela birisini sırıttığı için aldılar. Birçok kişi alana dahi ulaşamadı kalabalıktan. O yüzden belge diye fotoğrafları gözaltına alındıktan sonra çektiler. Partinin, baronun gönderdiği avukatlar çok ilgili.”
"Hepimiz altı gündür aynı kıyafetlerle duruyoruz"
Serhat Yağmur: "Esenyurt’ta işçiyim. Saraçhane’den bir grup koşuyordu. Polis onlara doğru gidiyordu. Grubu uyardım oraya gitmeyin diye. Arkamda polis varmış, beni yaka paça aldılar. Tokat, küfür yedim. Gözaltı aracında 7-8 saat geçirdim. 2 saat ters kelepçeliydim. Bana gösterdikleri belgelerdeki kişi ben değilim. Slogan attın diyorlar, atmadım. Hepimiz altı gündür aynı kıyafetlerle duruyoruz."
"Gözaltı sırasında 3-4 yumruk yedim"
Yusuf Efe Aktaş: “Kent Üniversitesi’nde psikoloji okuyorum. Bir cafede barista olarak çalışıyordum. Saraçhane’ye her gün gelebilmek için işimden ayrılmak zorunda kaldım. Çarşamba akşam 20 gibi gözaltına alındım. Gözaltı sırasında 3-4 yumruk yedim. Karakolda da yemek yoktu. Henüz kıyafet, çorap vs. alamadık. Kantin de kapalı.”
"Biz yatarız çıkarız. Yeter ki dışarıdakiler dirensin"
Burak Yıldız: "18 yaşındayım. Markette çalışıyorum. Pazartesi günü Saraçhane’den ayrılıp eve döndüm. Salı sabaha karşı şafak operasyonu ile evde TEM ekiplerince gözaltına alındım. Sanırım fotoğraflarımızdan bizi buldular. Tamamen hukuksuz bir tutukluluk yaşıyoruz. Biz yatarız çıkarız. Yeter ki dışarıdakiler dirensin. Güzel günler göreceğiz, buna inanıyorum."
"Hakkımızı sonuna kadar savunacağız, pes etmeyeceğiz"
Mahsuni Kahraman: "19 yaşındayım. Bir sitenin temizlik görevlisiyim. Tokat’tan geldim, askere gidene kadar buradayım. Sabah eve gelen TEM polisiyle gözaltına alındım. Bize gelmiş olamaz bu kadar polis diye düşündüm. Beni aldılar. Saraçhane’ye gitmek hukuksuz bir şey olmamalı. Vatan Emniyette aç susuz bıraktılar. Hakkımızı sonuna kadar savunacağız, pes etmeyeceğiz."
"Elimle Türk bayrağı açtım. O görüntü hakkımda delil olarak gösteriliyor"
Oğuzhan Özcan: "Ticaret ile uğraşıyorum. Buradakiler arasında evli ve çocuklu tek benim galiba. Saraçhane’de miting alanında polis gaz sıkınca iki elimle Türk bayrağı açtım. Gazetelerde televizyonlarda gösterilmiş. İşte o görüntü hakkımda delil olarak gösteriliyor. Beni yere yatırıp 7-8 polis darp ettiler. Kafamı tekmelediler. Bunların da görüntüleri yayınlandı. Ters kelepçe ile 3 saat tuttular. Bileklerimde his gitti bir ara. İnsan olan bunu yapmaz. Sonra gözaltında da psikolojik kötü muameleye uğradık. Taş atmadık, direnmedik. 'Cumhurbaşkanına hakaret ettin' diyorlar. Hayır diyoruz. Bana işte o bayraklı fotoğrafımı gösteriyorlar. Benim de avukatım var. Ama gönüllü avukatlar bu çocuklara çok yardımcı oldu. Sağ olsunlar."