CHP’de liyakat esaslı, emek eksenli, üye hukukunu gözeten ve partilerimiz arasındaki eşitlik duygusunu öne çıkaran yeni bir tüzük yapılması en büyük beklentimizdir.

Yargı bağımsızlığı, hukukun üstünlüğü, ifade ve düşünce özgürlüğü, insan hakları savunusu, tekçi otoriter yönetim anlayışına karşı erkler ayrılığı ve parlamentonun saygınlığının artırılması gibi siyasi hedeflerimizi, örgütümüzle birlikte gerek 2023 cumhurbaşkanı seçimlerinde gerekse 2024 yerel seçimlerinde halkımıza anlattık.

AKP iktidarının her alanda yarattığı tahribatı nasıl tedavi edeceğimizi, yoksulluğu bitirecek, gelir dağılımında adaleti sağlayacak, üretimi önceleyecek, içinde bulunduğumuz ağır ekonomik sorunları çözecek, yurtsever, halkçı ve kamucu siyaset anlayışımızı hiç bıkmadan, usanmadan anlatmaya devam edeceğiz. Toplumun tüm kesimlerini kucaklayan, halkımıza güven veren, yerel seçimlerde partimizi birinci parti yapan bu haklı talepleri sahada dile getirirken parti tüzüğümüzün yenileneceği 4-9 Eylül tarihleri arasında 20. olağanüstü tüzük kurultayı gerçekleştireceğiz.

Nasıl ki ülkemizde otoriterliğe karşı demokrasi, üstünlerin hukuku yerine yargı bağımsızlığı, baskı yerine ifade özgürlüğü, akraba kayırmacılığı yerine liyakat istiyor isek, anayasamız olan tüzüğümüzde de samimiyetle bu talepleri istiyoruz. Liyakat esaslı, emek eksenli, üye hukukunu gözeten ve partilerimiz arasındaki eşitlik duygusunu öne çıkaran yeni bir tüzük yapılması en büyük beklentimizdir.

Partimiz tüzük kurultayına hazırlanırken bizler de “Bağımsız İrade Güçlü Örgüt ” adı altında arkadaşlarımızla farklı kentlerde tüzük çalıştayları düzenledik. Daha ziyade teknik çalışma şeklinde geçen çalıştaylarda örgütümüz ve tüzük konusuna ilgi gösteren partililerimizle bir araya geldik. Özellikle İstanbul, İzmir, Ankara ve Diyarbakır’da düzenlediğimiz çalıştaylarda katılımcıların öneri, eleştiri ve beklentilerini dinleme şansı bulduk.

Chp Genel Merkezi-1

‘DELEGE AĞALIĞINA SON’

Önseçim ve çarşaf liste yönteminin temel kural olması, örgütümüzün en önemli ve öncelikli beklentisi idi. Gerek parti içi kurullar, gerek milletvekili, gerek belediye başkanı ve belediye meclis üyeleri seçilirken delege ağalığına son verecek, (böylece delege ağaları ile yerel yönetimler arasındaki organik ilişki son bulacak, belediyelerin örgüt ve genel merkez üzerindeki vesayeti bitecektir) doğrudan üyelerin katılımı ile gerçekleşecek, sonuçların asla değiştirilmediği, yargı denetiminde önseçim yapılması ve çarşaf listenin esas olması, örgütümüzün asla taviz vermeyeceği maddeler olarak öne çıkmaktadır. Merkez atamaların önseçimden daha adil olamayacağı, en kötü önseçimin, en iyi merkez atamadan daha iyi olacağı katılımcılar tarafından sık sık dile getirilirken blok liste yönteminin seçimlerde kullanılmaması yönünde öneriler sunuldu.

İl-ilçe delegeliği sisteminin kaldırılarak tüm üyelerin doğrudan katılımı ile, ilçe ve il yönetim kurulları ile başkanlarının seçilmesi, delege sisteminin sadece kurultay ile sınırlandırılması ve kurultay delege sayısının da en az 5 bin olması talep edilen önemli önerilerden biriydi. Her ne kadar siyasi partiler yasası buna cevaz vermese de CHP’nin her konuda olduğu gibi, bu konuda da Türkiye’ye öncü olabileceği ifade edildi. Bu maksatla, tüm ilçe ve il başkanlarının, kadın kolu ve gençlik kolu başkanlarının da kurultay delegesi olması, kurultaylarda olabilecek tartışmaların önüne geçecek, katılımcılığı ve çoğulculuğu attıracağı yönünde önerilerde bulunuldu.

ÜÇ DÖNEM KURALI

Yaptığımız çalıştaylarda parti örgütümüzün ilan ettiği diğer önemli talepler; belediye başkanları, belediye meclis üyeleri, milletvekilleri, il-ilçe başkanlarının görev sürelerinin üç dönem ile sınırlandırılmasıdır. Bu konuda hiçbir erezyona olanak vermeksizin, herhangi bir istisnayı maddenin konulmasına müsade etmeksizin üç dönem kuralı mutlaka yenilenen tüzüğümüzde en önemli değişiklik maddesi olmalıdır. Görev süreleri üç dönemle sınırlandırılmayan belediye başkanları ve milletvekilleri bir zaman sonra kendi il ve ilçesinde adeta birer derebeyine dönüşür. Uzun yıllar belediye başkanlığı yapmış birinin önseçimde sade bir üye ile yarışması adil değildir. Bu nedenle üç dönem kuralı mutlaka uygulanmalı önseçim maddesi ve seçim çevresi değiştirilerek bu kural aşındırılmamalıdır. Ayrıca, parti içi oylamalarda kapalı oy açık tasnif yöntemi zorunluluk haline getirilmelidir. Böylece oylamaya katılan üyeler, iradelerini özgürce ifade edebilirler. Açık irade beyanı ile karar alma yöntemi tüzükten kaldırılmalı, oylamaya katılan üyelerin iradeleri tamamen serbest bırakılmalıdır.

ETKİN ETİK KURULLAR

Örgütümüzün bir diğer önerisi ve beklentisi; tüm dünyada sol-sosyal demokrat partilerde olduğu gibi partimizde de geçmişte olduğu gibi, güçlü genel sekreterlik makamının yeniden tesis edilmesidir. Ayrıca tüzüğümüzde var olan ama şimdiye kadar etkin kullanılmayan etik kurulların oluşturulması ve toplumdaki genel yozlaşmanın, ahlaki çürümüşlüğün partimize sirayet etmesinin önüne geçecek etik kurulların işlerliğinin artırılması bir diğer önemli talepti.

Sonuç olarak örgütümüz açısından, tüzüğün nasıl yapıldığından, hangi maddeleri içerdiğinden ziyade, nasıl uygulandığının çok daha fazla önemi var. Uygulanmayan anayasa kararlarını görünce ne kadar nitelikli yasa olursa olsun uygulayıcılar yasalara saygılı olmadığı sürece, hiçbir şey ifade etmez. Parti içi hukuku önceleyen, liyakat ve emeği gözeten Türkiye’ye örnek bir tüzük yapılsa da uygulayıcılar demokrat, adil ve emeği önceleyen bir tutum içinde olmadığı sürece nitelikli tüzük taleplerine cevap veremez.

DR. BÜLENT KERİMOĞLU- CUMHURİYET GAZETESİ

ESKİ CHP İSTANBUL İL SEKRETERİ