İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, menajer Ayşe Barım'ın 2013 yılında Taksim Gezi Parkı eylemlerine katıldığına dair sosyal medyada yer alan iddialar üzerine başlattığı soruşturmayı tamamladı.
Başsavcılığın hazırladığı 171 sayfalık iddianamede, tutuklu Ayşe Barım'ın "cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını kısmen veya tamamen engellemeye teşebbüse yardım etme" suçundan 22 yıl 6 aydan 30 yıla kadar hapsi istendi. İddianame, İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.
Çiğdem Mater Utku, Osman Kavala ve Mehmet Ali Alabora ile görüşmeleri...
İddianamenin ilk bölümünde, Gezi Parkı olaylarının gelişim süreci ve şüpheli Emine Ayşe Barım’ın organizatör olarak ilişkide bulunduğu kişilerin yargı sürecindeki konumlarına yer verildi. İkinci bölümde, Barım'ın eylemleri ve sahadaki şiddet olaylarına etkisi anlatıldı. Son bölümde ise yaşanan şiddet olaylarıyla ilgili tespitler doğrultusunda hukuki değerlendirmelere yer verildi.
İddianamede, Barım'ın Gezi Parkı eylemlerine katıldığına dair görüntüler ile dava kapsamında hüküm giyen Çiğdem Mater Utku ve Osman Kavala ile firari Mehmet Ali Alabora arasındaki telefon görüşmeleri, mesajlaşmalar ve HTS kayıtlarına yer verildi. İddianamede, Barım’ın silahlı terör örgütü yöneticisi ve üyeliğinden işlem gören kişilerle irtibat kurduğu, ayrıca menajerlik şirketi aracılığıyla sanatçıları Gezi Parkı olaylarına yönlendirdiği öne sürüldü.
"Asıl amaç yurt genelinde kaos ve kargaşa ortamı meydana getirilmesidir"
İddianamede Ayşe Barım hakkında yapılan hukuki değerlendirmede, Gezi Parkı olaylarının kendiliğinden gelişmediği, planlı ve örgütlü şekilde yürütüldüğü vurgulandı. Barım’ın, halkın sempatisini kazanma potansiyeli yüksek sanatçı ve oyuncular adına sosyal medya ve sahada planlama, organizasyon ve yönlendirme faaliyetlerinde bulunduğu belirtildi.
Barım’ın, Gezi Parkı olayları öncesinde ana aktörlerle herhangi bir HTS bağlantısı bulunmazken, olayların hazırlık ve başlangıç sürecinde bu kişilerle sık sık ve sistemli şekilde iletişim kurduğu kaydedildi. Bu görüşmelerin tesadüfi sayılamayacağı ifade edildi. Görünüşte demokratik hak ve protesto olarak sunulan eylemlerin, aslında Türkiye genelinde kaos ve kargaşa yaratma, hükümeti devirmeye ya da görevini engellemeye yönelik bir kalkışma amacı taşıdığına dikkat çekildi.
Başsavcılık, şüpheli Ayşe Barım'ın "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs etmeye" suçunu işlediğine kanaat getirildiğini belirterek, 22 yıl 6 aydan 30 yıla kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.