Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü hayattayken gören Kore ve Kıbrıs gazisi emekli astsubay Osman Yaşar Eken (94), "Atatürk Çankaya'da her sabah saat 09.00-09.30 sıralarında üstü açık arabası ile Meclis'e giderdi. Biz de onun geçiş saatinde okuldan dışarıya çıkar ona el sallardık" dedi.

Bebek katili Yenidoğan Çetesi davasında yeni itiraflar geldi Bebek katili Yenidoğan Çetesi davasında yeni itiraflar geldi

"EL SALLAYARAK MECLİS'E UĞURLARDIK"

Mustafa Kemal Atatürk'ü çocukken gören Kore ve Kıbrıs gazisi emekli astsubay Osman Yaşar Eken, Ulu Önder'in vefatının 85'inci yıl dönümünde anılarını DHA'ya anlattı. Eker, 1936 yılında Mimar Kemal İlkokulu’nda okurken, Atatürk'ü her gün el sallayarak Meclis'e uğurladığını söyledi. Eker, Atatürk'ün her gün aynı saatlerde okulun önünden aracıyla geçtiğini belirterek, "Atatürk Çankaya'dan her sabah saat 09.00-09.30 sıralarında üstü açık arabası ile Meclis'e giderdi. Biz de geleceği saati bildiğimiz için hep o saatte yola çıkardık. Atatürk yavaş yavaş aracıyla kuğu gibi Atatürk Bulvarı'ndan Meclis'e doğru giderdi. Biz de onun geçiş saatinde okuldan dışarıya çıkar ona el sallardık; o da yaveri ile bize el sallardı. Biz onu el sallayarak, Meclis'e uğurlardık" dedi.

"ATATÜRK'ÜN GEÇECEĞİ SAATİ BEKLEMEK EN BÜYÜK HEYECANDI"

Eker, heyecanla Atatürk'ün okulun çevresinden geçeceği saati beklediklerini belirterek, "Atatürk’ün yoldan geçeceği saati beklemek içimizdeki en büyük heyecan olurdu, Atatürk’ün gelişini beklemek. Atatürk’ü görmek bana nasip olduğu için bununla gurur duyuyorum. Atatürk heyecanı ile ben asker oldum. Atatürk hayranlığımız, bağlılığımız, tarihi bilmemiz, Atatürk’ün kurduğu kurallar, idealler çerçevesinde bugüne kadar taşıdık, taşıyacağız da. Atatürk sevgisi herkeste olmalı. Türkiye ne mutlu ki Atatürk’ün kurduğu kurallar çerçevesinde bugüne kadar geldi" diye konuştu.

"RUHUMUZDA, GÖNLÜMÜZDE YAŞAYACAK"

Eker, 1953'de Atatürk'ün naaşının Anıtkabir'e nakli nedeniyle düzenlenen törene katılamadığını belirterek, "Kore’den döndükten sonra beni şehit olarak belirlemişler, Türkiye'ye döndüğüm halde. 45 gün izin verdiler. Arkadaşlarımın hep tayini çıktı, gittiler. Sadece benimki çıkmadı, 3 ay geçti telgraf çektim Kara Kuvvetlerine. Hemen telgraf geldi, İstanbul'a tayinim çıktı. Trene bindim. Çankırı'dan Ankara'ya doğru geliyorum. Tren gara geliyor, Atatürk'ün de naaşı Tandoğan Meydana doğru, köprüden altından geçiyor 1953 Kasım ayı. O kadar çok pişmanlık duydum ki, kendime dedim ki; ‘3 ay kalmışsın zaten 2 gün daha daha kal ne olur.’ O günü hiç unutamam. Naaşı Anıtkabir'e götürülüyordu. Tam köprünün üstündeydik trende, naaş da top arabası üstünde, köprünün altından Tandoğan'a doğru çıkıyordu. En büyük üzüntüm bu oldu. Generaller, amiraller top arabasını çekiyordu. Hiç unutmam kaç yıl geçti aradan. 'Ah' dedim 'ben neden burada değilim', içerlendim kendi kendime. Hiç unutmuyorum, aradan kaç yıl geçti. Bunlar unutulmaz, unutulmayacak da. Cenaze törenine, krallar, cumhurbaşkanları en büyükler geldi. Atatürk ayaklarına gitmedi, onları ayaklarına getirdi. Ruhumuzda, gönlümüzde yaşayacak" dedi.