Magazin

Yönetmen Ömer Faruk Sorak Yılmaz Erdoğan'a teşekkür

Hülya Koçyiğit, TRT 2'deki "Film Gibi Hayatlar" programında ünlü yönetmen Ömer Faruk Sorak’ı konuk etti. Sinemaya olan ilgisini çocukluk yıllarına dayandıran Sorak, "Vizontele" ve "G.O.R.A" gibi unutulmaz projelerinin perde arkasını anlattı.

Abone Ol

Hülya Koçyiğit, TRT 2 ekranlarında yayınlanan "Film Gibi Hayatlar" programının yeni bölümünde, ünlü yönetmen Ömer Faruk Sorak'ı ağırladı.

Çocukluk yıllarında mahallesindeki yazlık sinemada sinemaya olan ilgisini keşfettiğini belirten Ömer Faruk Sorak, "Her pazartesi yeni film gelirdi. Çocuk olarak görevimiz de yeni filmleri yerine koymak, çıkan eski filmleri ise kamyonete yüklemekti. Karşılığında da bize film bileti verirlerdi. Sinemaya ilgim böyle başladı" dedi. Ciddi bir Metin Erksan hayranı olduğunu da vurgulayan Sorak, "Metin Erksan'ın farklı bir ülkede doğsaydı daha başka şekilde anılacak bir yönetmendi" şeklinde konuştu.

Kariyerine TRT’de başlayan yönetmen, Türk sinemasının önemli isimleriyle çalışma fırsatı bulduğunu belirterek, "Bu sayede eklenerek ve katlanarak yoluma devam ettim" ifadelerini kullandı.

Serbest kameramanlık yaptığı dönemde klip teklifleri almaya başladığını dile getiren Sorak, "Yönetmen oldum demek yerine, 'Sen oldun' denmesini seviyorum ve aşama aşama öyle oldu. Her klip benim için ayrı bir hikâye deneyimiydi. Sinema, görüntüyle düşünmektir. Diyalog olmayan görüntüleri insanların anlamasını sağlamak ve anlatmak istediğinizin anlaşılması çok önemli bir süreç" dedi.

DÖNÜM NOKTASI

"Vizontele"yi hayatının dönüm noktası olarak nitelendiren yönetmen, Yılmaz Erdoğan’ın bir şiirinin klibini çektikten sonra kendisine bu filmi teklif ettiğini belirtti. Erdoğan’ın "Bu hikâye çocukluğumun hikâyesi, gel sen gözü ol, ben kulağı olayım" dediğini ve onun için çok önemli olan bu hikâyeyi kendisiyle paylaştığı için teşekkür ettiğini ifade etti.

21 yıl önce çekilen "G.O.R.A" filmine dair de açıklamalarda bulunan Sorak, "O görsel efektleri Anadolu usulü, yoktan var ettim. Oradaki uzay gemisinin arkasında yanan alev, bir puro çakmağının aleviydi. Amerikan sineması gibi sonsuz ve sınırsız koşulların olmadığı ortamlarda çalıştığımız için anlık ve hızlı çözümler bulmak zorunda kalıyoruz" dedi.

Gösterime girmeyen "Garip Bülbül Neşet Ertaş" filmi hakkında da konuşan Sorak, "Ne yazık ki vizyona giremedi. Aileyi rencide ettiğimizi düşünmüyorum. O filmi herkes izlemeliydi. Kimsenin kişilik haklarına rencide etmediğimiz bir işti" diyerek üzüntüsünü dile getirdi.

Sinema izleme alışkanlıklarının değişmesiyle ilgili de düşüncelerini paylaşan yönetmen, "Evde film izlemek, sinema salonundaki deneyimin yerini tutamaz. Pandemi döneminde alışkanlıklar değişti ancak iyi filmler yapıldığı sürece sinema kültürünün yeniden güçleneceğine inanıyorum" dedi.