Gazeteci Yılmaz Özdil, emeklilerin merakla beklediği haber için tarih verdi. Özdil, YouTube kanalı olan 'Kanal BlaBla'da emeklilerin hesabına ne zaman ikramiye yatırılacağını duyurdu.

Yılmaz Özdil, YouTube kanalı olan ‘Kanal BlaBla’da gündeme dair açıklamalarda bulundu.

İzmir’de olduğunu şen şakrak bir şekilde anlatan Yılmaz Özdil, “Gülümsememden belli değil mi?” diyerek konuşmaya başladı.

Küçük bir İzmir tanımı yapan Özdil, “Cahit Külebi'nin efsane dizileri ile deniz kız, kızı deniz, sokakları hem kız hem deniz kokan şehirdeyim. Başka hiçbir şehrin sokakları böyle anlatılmamıştır.” dedi.

İZMİR'DE TÜRK HİLALİ

İzmir’de bulunan İkiçeşme’nin önemine değinen Özdil, burada yaşanan tarihi olayları, bölgede yaşamış kişileri ve yaşanmış önemli olayları özetledi. Özdil, “İzmir'i hissetmek için ben 17 yaşımdan beri, yani gazeteciliğe başladığımdan beri, alışkanlığımdır illaki İkiçeşme’de dolaşırım. İzmir'e her geldiğimde mutlaka İkiçeşme’ye giderim. İkiçeşme dediğimiz yer öyle aşağı doğru giden bir cadde, İzmirliler çok iyi bilir. Dün de gittim, dolaştım. Hayatın nabzını tutmak için ideal adrestir bana göre İkiçeşme… Virane sokaklarında cami-havra-kilise yan yanadır. Havra sokağımız var bizim İzmir'de. Bu havra, sokağımızın açıldığı caddededir İkiçeşme. İzmir hilali vardır biliyor musunuz? Kemeraltı çarşımızı boydan boya kapsar. 7 havra 1 kilise 7 camiden oluşur Kemeraltı bölgesi. Camilerimiz havraları ve kiliseleri hilal şeklinde çevreler. Önce havralar yapılmıştır, sonra kilise, sonra biz geldik camilerimiz yapıldı. Camilerimiz o havraları ve kiliseyi hilal şeklinde kavrar. Türkiye hilalidir o, İzmir hilalidir. İzmir'de işte bu Türk hilalinin ucudur. Havra, sokağının çıkışında başlar. Dario Moreno oradan çıktı mesela, İkiçeşme’den. Hani meşhur bir şarkı vardır, “Deniz ve mehtap sordular seni, neredesin? Nasıl derim terk etti bıraktı gitti beni?” Dünya çapında şarkıcımızdı Dario Moreno. Kibariye de mesela İkiçeşme’likten. İsmet İnönü’nün dünyaya geldiği ev de oradadır. Adnan Menderes’in çocukluğu orada geçti. Gelmiş geçmiş en büyük futbol efsanemiz Metin Oktay, taçsız kralımız, futbola orada başladı. Uzaktan bakarsan korkarsın, yakından bakarsan insanlığın imbiğidir. Feleğin çemberidir. Boyozun icat edildiği yerdir.” dedi.

“İSRAİL FİLİSTİN KAVGASI BENİM ÇOCUKLUĞUMDA DA VARDI”

Günümüzde yaşanan İsrail-Filistin olaylarının kendi çocukluğunda da var olduğunu belirten Yılmaz Özdil, yaşanan acı bir olayla babasının kendisine nasıl bir ders verdiğini şu sözlerle açıkladı:

“Benim çocukluk yıllarımda İsrail Filistin kavgası başlamıştı çoktan. Fuarda mesela Filistin pavyonu vardı. Şimdi ‘pavyon’ deyince dangozlar diyecek ki Filistin’e ‘pavyon’ dedi. Fuara katılan ülkelerin binalarına ‘pavyon’ denirdi. Sadece bir ülkeye ait sergileme binalarına ‘pavyon’ denirdi. Amerikan pavyonu, Rus pavyonu, Almanya pavyonu gibi Filistin pavyonu vardı. Bu tarikat - cemaat zır cahil atmosferi için özel açıklama gereği hissediyoruz parantez içinde. Şimdi Filistin pavyonu vardı burada, kefiye dağıtılıyordu bedava. Avanta kefiye. Herkes gidip kefiye alıyordu. Lunaparktaki dönme dolaba falan Arafat'ın kefiyesi ile biniyorduk biz. Birgün Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi'nde okuyan bir genç Filistinli, İsrail pavyonuna bomba koymaya çalıştı ama havaya uçtu. İşte o gün bizim lay lay lom diye taktığımız o kefiyenin aslında çok büyük bir sorumluluk olduğunu idrak etmiştik. Çünkü bu kavganın dönme dolap gibi bir kısır döngü olduğunu lunaparkta eğlenmek kadar eğlenceli olmadığını öğrenmiştik o gün biz. İzmir'de babamın (Rahmetli babamın) o zamanlarda küçücük bir apartmanı vardı. Filistinli 2 tıp öğrencisi kiracı olarak orada oturuyordu. Ege Üniversitesi Tıp'ta okuyorlardı. Babam onlara ‘gurbette okuyorlar çocuklar’ diyerek sahip çıkardı. Özellikle o bomba meselesi olunca annemin ve babamın ne kadar endişelendiğini bugün gibi hatırlıyorum. ‘Acaba bizim kiracımız olan öğrencileri de böyle işlerin içerisinde miydi?’ Bir yandan endişeleniyorlardı, bir yandan da çocuklara ne desinler… En son babam dedi ki, ‘Vallahi ben çocuklara çıkan evden falan diyemem utanırım’ dedi. ‘Yani bir Filistinli öğrenci böyle feci bir şey yaptı diye bütün Filistinlilere aynı damgayı mı yapıştıracağız, ben yapamam’ dedi. Peder hepimize ders verdi aslında. O iki Filistinli kiracı Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olana kadar bizim evimizde kaldı. Annem ve babam Filistinli öğrenci kiracılarımız hakkında, çocukların gıyabında düşündüklerimiz hakkında öyle çok utanmışlardı ki zam bile yapmıyorlardı. Çocuklar kendi kendilerine zam yapıyorlardı. Ege Tıp'tan mezun oldular, hekim oldular, biri gitti biri kaldı hala bu ülkede. Hekim olarak bizden biri olarak hala burada yaşıyor. Taa o zamanlar İsrail kavgası başlamıştı ve Türkiye'ye de yansımaları başlamıştı.”

“AK PARTİ İLE BİRLİKTE HOŞGÖRÜ İKLİMİ DEĞİŞTİ”

AKP’nin iktidara gelmesi ile birlikte hoşgörünün yerini ayrıma bıraktığını belirten Özdil, Türk vatandaşı olan Musevilere yapılan muameleyi anlattı:

“AKP'nin iktidar olmasından itibaren Türkiye'deki hoşgörü iklimi değişmeye başladı. Bu tarikat - cemaat zır cahil atmosferi hakim olmaya başladı. AKP iktidarından güç bulan bir iklim olmaya başladı. Filistin meselesi üzerinden antisemitizm tırmanmaya başladı. Güya Filistin’i savunurken, güya İsrail'e karşı tavır konulurken Türkiye'de yaşayan, Türk vatandaşı olarak yaşayan Musevi vatandaşlarımıza yönelik ırkçı söylemler başladı. Türk vatandaşı Musevilerimizi hedef göstermeye başladılar. ‘Fişliyoruz’ falan diye reytingler başladı. Girin sosyal medyaya gözlerinize inanamazsınız. Tarihi eğip bükmeye başladılar.”

“GAZETECİLİK BAŞINA BELA ALMA SANATIDIR”

Musevileri savunduğu için eleştirilere hedef olacağını söyleyen Yılmaz Özdil, o kişilere kendi videosunda yanıt vererek, “Beni CHP’den para alıp muhalifmiş gibi yayın yapan gazetecilerle veya AKP yaltakçısı gazetecilerle karıştıranlar yanılır. Gazetecilik başına bela alma sanatıdır. Kafasında paratonerle dolaşma sanatıdır gazetecilik. İşini yapıyorsa böyle küfür gibi yağar hakaretler. Paratoner gibi kafana hakaretler, iftiralar, suç duyuruları, tehditler, davalar… geliyorsa gazetecisin kardeşim. Yoksa tırişkadan tayyaresindir. Bunların çoğu işte şöyle araştırmacıyım, böyle kahramanım falan diye dolaşıyor. Benim yaratılışım böyle, kimse kusura bakmasın.” dedi.

İKRAMİYE NE ZAMAN VERİLECEK?

Özdil, emeklileri de yakından ilgilendiren açıklamalarda bulundu. Özdil kendisine rica edilen “29 Ekim’de emeklilere ikramiye verilecekti. İktidar onu bile yetiştiremedi bunu dile getirir misiniz” sözlerine şu ifadelerle yanıt verdi:

“Ya acaba yetiştiremediler mi? Para mı yoktu vermek için 29 Ekim’de? Ne zaman verecekler ikramiyeyi? Kasım’ın ilk iki haftasında. Kasım ilk iki haftasında ne var güzel kardeşim? 10 Kasım var. 10 Kasım’da Türkiye’ye bayram yaşatacaklar kardeşim. 10 Kasım’da emekliye bayram yaşatacaklar. Cumhuriyet Bayramı’nda Hamas mitingi, Atatürk’ün ölümünde ikramiye sevinci, bayram sevinci. Ben daha emekliye ne anlatayım? Al 10 Kasım’da ikramiyeyi, bayram yap. Atatürk’ü falan boş ver, hükümete dua et. “