Restorancılar adalate hakkaniyet bekliyor
Bu yazımda sizlere yeme içme sektörü ile ilgili yok efendim 135 milyar tl ciro yapıyormuş 2 milyon kişiye istihdam sağlıyormuş yok dolaylı 4 milyon kişi bu sektörden geçiniyormuş inşaat sektörü kadar sektörü destekliyormuş falan gibi şeyler yazmayacağım. Kimsenin göremediği konulardan, hakkaniyetini sağ duyusunu kaybetmiş hukuk sistemimizden ve diğer gerçek olaylardan bahsedeceğim. Geçtiğimiz mart ayından bugüne kadar yaklaşık 150 gün İçişleri bakanlığı kararnamesi ile kapalı olan ve henüz ne zaman açılacağı belli olmayan yeme içme sektöründe yaşananlar ekonomik problemlerin çok ötesine geçerek hukuki sorunlar yaratmaya başladı. İş yapma ve çalışma özgürlüğü elinden alınan sektör yatırımcısı pandemi öncesi ödediği ancak işyeri kapatıldığı için artık ödeyemediği banka kredisi yüzünden evini arabasını kaybettiği yetmiyormuş gibi pandemi öncesi ödediği ve artık ödeyemediği çek borçları yüzünden ceza duruşmalarında hakimlerin kararı ile hapis cezası alıyor. Önce iş yapma ve para kazanabilme özgürlüğü elinden alınan sektör yatırımcısının şimdide insani özgürlüğü tehlike altındadır. Hakimlerin dünyada ve ülkemizde yaşananları göz önüne almadan, devlet kararı ile iş yeri 150 gün kapatılmış ve hiçbir destek bulamamış insanların yaşadıklarını önemsemeden, bu yaşananların mücbir sebep olmadığını düşünerek verilmiş kararlar hakkaniyetli kararlar değildir. Hakimi, avukatı, mübaşiri, mimari, bankacısı, inşaatçısı sabah kalkıp işine gidebiliyorken, restorancının işe gidebilmesi imkansız hal almışken çek taksitini elinde olmayan sebeplerden dolayı ödeyememiş bir iş insanının kötü niyetli olduğunu düşünerek cezalandırmak vicdanen kabul edilemez. Şeklen verilen kararların günümüz şartları ile uyuşmadığı bu durumun yarattığı hakkaniyetsizliğin toplumda telafisi mümkün olmayan sonuçlar doğuracağını bilebilmek için müneccim olmaya gerek yok. Tüm sektörler aktif olarak çalışabiliyorken ayrıcalıklı şekilde devlet eli ile faaliyetleri durdurulan yeme içme sektörüne, banka ödemelerinde ve hukuk düzeyinde istisna gösterilmeyecek ise neden bu sektörü kapattınız? Kapatılan ve ne zaman açılacağı belli olmayan sektöre bu konularda destek olabilmek bu kadar zor olmamalı. Koskoca devletimizin yüce yargı sistemi 250 iş gününün 150 sinde kapalı kalan bu sektörün hiçbir sorun yaşamamış gibi tüm ödemelerini aksatmadan yerine getirmesi beklenmemelidir. Artık restorancılar devletimizden hibe alamayacağını, bankaların tavrından dolayı kredi bulamayacağını bulsa bile borcu borçla kapatmanın maliyetinin ne olduğunu biliyorlar. Sadece ödemeleri için zaman istiyorlar. Resmin büyüğüne bakabilmek, verilecek kararların insanların hayatlarını ne derece etkileyeceğini düşünerek sonuçlarının nerelere gideceğini bilerek şeklen değil irfanı hür vicdanı hür olarak karar vermek bu kadar zor olmamalıdır. Restorancıların kredilerini ödeyemedikleri için yıllardır zorla çalışarak sahip oldukları evlerini arabalarını bankaların ellerinden almasına izin vererek yaşatılan ekonomik çöküntünün içine birde yapamadıkları çek ödemelerinden dolayı hapis cezası ile cezalandırmak yapılabilecek uygulanabilecek en büyük hakkaniyetsiz uygulama olmuştur. Umarım bu haksız ve eşitlik ilkesinden uzak kararlar konusunda ve restorancıların mağdur edildiği diğer konularda ticaret bakanlığımız ile adalet bakanlığımız acil önlemler alabilirler. Aksi taktirde bu gidişle mahkemelerde hakimlerimiz tarafından hayatın olağanüstü akışının göze alınmadan verilen şekli kararlarından dolayı ülkemizin 4 milyon insanına ekmek kapısı olan yeme içme sektörü cezalandırılmış yatırımcılar ile dolup taşacaktır.