Gündem

Yandaş yazardan şok sözler: Sonradan gelenler AKP'yi bozdu

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski metin yazarı, ve Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal, partiye sonradan gerçekleşen katılımları sert bir dille eleştirdi.

Abone Ol

AKP'de yapılan kongrede 19 yeni ismin açıklanmasının ardından, AKP'de huzursuzluk sesleri yükselmeye başlamıştı.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eski metin yazarı, eski AK Parti Milletvekili ve Yeni Şafak yazarı Aydın Ünal, AKP'de ki huzursuzluğu köşesinde dile getirdi.

Ünal, parti ve iktidar ilişkisini ele aldığı yazısında Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle birlikte partinin bazı konularda gücünü yitirdiğini yazdı ve AKP'nin bütünlüğünün bozulduğuna parmak bastı.

İşte Aydın Ünal yazdığı dikkat çeken o satırlar:

Esasen sorun yani son yıllardaki oy kaybı, sadece AK Parti’den ya da partinin yönetim kademelerinden kaynaklanmıyor. Partinin MKYK veya MYK’sındaki isimlerin de orada yapılacak değişimlerin de seçmen tercihleri üzerinde etkisi sınırlı. Seçmen, “bu ismin orada ne işi var” diye sormuyor ve sorgulamıyorsa, belde teşkilatından genel merkeze kadar dönüp de parti yönetimine bakmıyor, ilgilenmiyor.

2018’de geçilen Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle birlikte parti ve hükümet arasında ayrışma oldu ve makas gittikçe açılıyor. Partinin Genel Başkanı Erdoğan 2018 ve 2023 seçimlerinde yüzde 50’nin üzerindeki oy oranını muhafaza ederken, AK Parti 2018, 2019, 2023 ve 2024 seçimlerinde oy kaybetti. Seçmenin, Erdoğan’ı ülkenin başında isterken, parti üzerinden de olumsuzluklara tepkisini gösterdiğini söylemek mümkün.

Parlamenter sistemde parti ve hükümet iç içeydi; Başbakan ve bakanlar parti içinden seçiliyor, parti ile Hükümet çok yakın çalışıyor, irtibat halinde oluyorlardı. Şimdi ise Hükümet ve parti, Hükümet ve Meclis arasında mesafe var.

Hükümet merkezi olan Cumhurbaşkanlığı Külliyesi ile AK Parti Genel Merkezi fizîken birbirlerine yakın olsalar da politika üretme ve uygulama anlamında ayrı birer odak haline geldiler. O kadar ki, Külliye bürokratları kimi zaman siyasetçi gibi davranabiliyor, partiyi ve partinin ilgili birimlerini yok sayacak biçimde siyasete müdahale edebiliyor, siyasi açıklamalar yapabiliyorlar.

AK Parti bir “eritme potasıydı”. Türkiye’nin tüm renklerini bünyesine katabiliyor, onları dönüştürebiliyor ya da kendi çizgisiyle uyumlu hale getirebiliyordu. İktidar ile parti arasında makas açılırken, AK Parti bu dönüştürücü gücünü de yitirmeye başladı. Gelenler kendi dil ve üsluplarıyla geldiler ve ciddi bir “insicam” sorunu ortaya çıkmaya başladı. Partideki bu insicam sorunu, iktidara, Külliye kadrosuna ya da Bakanlar Kurulu’na daha fazla yansıdı.

Asıl önemlisi şu: Erdoğan’ın karizmatik lider kişiliği en başından bu yana zaten partinin önüne geçiyordu. Kuşkusuz teşkilat küçümsenemez ancak Erdoğan çoğu zaman partiyi tek başına omuzunda taşıyor, tek başına oy alıyordu. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle bu ayrım daha da netleşmiş oldu. Parti, gelişmeleri uzaktan izler hale geldi. Ancak bu uzaklık, politika üretme ve uygulama konusunda iktidarı da önemli bir kaynaktan mahrum bırakmış oldu.

Kaynak: Yeni Şafak