Hürriyet yazarı Yalçın Bayer, bugünkü köşe yazısında, Özgür Özel yönetimindeki Cumhuriyet Halk Partisi'nde (CHP) farklı güç odakları olduğunu kaleme aldı.
CHP TBMM Grubu çoğunluğunun Kılıçdaroğlu’nun yanında olduğunu hatırlatan Yalçın Bayer, dikkat çeken isimlere yer verdi.
İşte Yalçın Bayer'in yazısının tamamı:
Denizci deyimi ile Erdoğan AK Parti’de dümene hâkim. Ancak İYİ Parti’den sonra CHP de zaman zaman türbülansa giriyor.
Önce CHP içindeki ‘dengelerden’ bahsedelim. CHP geleneğinde olmayan bir yöntemle akçeli iddiaları da içine alan tartışmalı bir İstanbul il seçimi, ardından aynı iddialarla büyük kurultayda, İmamoğlu ve Özel’in ‘ihanet’ yaftasını hatırlatarak başlayalım. CHP TBMM Grubu çoğunluğunun Kılıçdaroğlu’nun yanında olduğunu da unutmayalım.
CHP, Ekrem İmamoğlu, Özgür Özel ve Kemal Kılıçdaroğlu taraftarları olarak üç ana aks üzerine oturmaya başladı.
Ekrem İmamoğlu’nun ilk hedefi Belediyeler Birliği Başkanlığı ile il ve ilçelerde belediye başkanları aracılığı ile tabanda örgütlenmeyi sağlamak. Bu da CHP’de ‘belediye başkanları partiyi yönetemez’ tezini savunanları huzursuz etti. İmamoğlu’nun hedefinin salt çoğunlukla seçilemeyen PM üyelerini değiştirmek için tüzük kurultayını PM seçimine dönüştürme olduğu kulaktan kulağa fısıldanıyor.
KILIÇDAROĞLU NE İSTİYOR?
Öncelikle denge unsuru olarak CHP’nin savrulmasını, bölünmesini istemiyor diyebiliriz. Partisini tek parça tutmaya çalışıyor. İmamoğlu ve Özel ise bir yandan Kılıçdaroğlu’na ‘ihanet’ yaftasını üzerinden atma çabaları içine girerken, diğer yandan eski genel başkanlarını ‘yalnızlaştırma’ politikasını da elden bırakmıyor. Kılıçdaroğlu bu hamleleri boşa çıkardı. Önce ‘evine git’ hamlesini savuşturdu. ‘CHP’de olan her şey beni ilgilendirir’ diye müstakil bir büro kurdu. Siyaset konuşmak için genel başkan olmanın gerekli olmadığını ardından da genel başkan adayı olabileceği mesajını verdi. Sonra diğer genel başkanlar ile resim vermeyerek, sıradanlaşma rolünü kabullenmedi. Bu tavrına devam edecek. Kılıçdaroğlu’nun etrafında toplanan ve parti içi muhalefet tanımından uzak duran, kendilerini CHP’de denge grubu olarak tanımlayan ve TBMM’de çoğunlukta olan kimler var?
Tabii ki Bülent Kuşoğlu, Faik Öztrak, Deniz Baykal’ın en yakınındaki isimlerden Metin Lütfi Baydar, Hasan Efe, TBMM İdare Amiri Uğur Bayraktutan, TBMM Başkanvekili Gülizar Biçer Karaca’yı ilk akla gelen isimler olarak sayabiliriz.
Salı günü: Kılıçdaroğlu İmamoğlu görüşmesi olacak mı?
ESENYURT HASTA EDİLMİŞ
Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, kentin sorunlarına tam bir akademisyen gözüyle bakıyor, felsefi ve sosyolojik duygularını öne çıkarıyor. İşte bir başkan olarak Esenyurt için ifade ettiklerine biraz da bu gözle bakar mısınız?
“Benim önem verdiği şey, bilgiyi, birikimi, liyakati çıkarırsanız, ehliyeti çıkarırsanız geriye dedikodu ve kaos kalır. Zaferin sahibi çoktur ama yenilgi öksüzdür. Bizim en kıymetli yanımız halkla olan ilişkilerimizdir. Daima yoksuldan yana olalım, onların elinden tutalım, düştüyse kolundan tutalım. Bu zabıtanın yapacağı en önemli ve insani bir görevdir. Her birimiz kendi alanında bu şehre sahip çıkacağız. Bu şehri hasta etmişler, ruhunu çalmışlar. Biz bu ruhu Esenyurt’a yeniden vermeliyiz. Daima yoksulun yanında olalım.”
Belediye başkanları Ahmet Özer’i izlerlerse kendileri kazançlı çıkarlar.
BU ÇAĞDA BU KAFA
Gebze Alaettin Kurt Anadolu Lisesi yönetimi, kılık kıyafetlerinin açık olduğu gerekçesiyle, bazı kız öğrencilerin mezuniyet törenine katılımını engellemiş. (Daha iki-üç gün gün önce, Diyarbakır’da, piknik yapan dans okulu öğrencileri de bir saldırıya maruz kalmıştı. Ve o öğrencilerin mağduriyetini layıkıyla dile getiren siyasiler çıkmamıştı.)
Bakalım hangi partiler bu sefer titreyip kendine gelecek ve okul yetkililerine bu yasakçı uygulaması için hesap sorup, bu ülkenin bir Afganistan ya da Pakistan olmadığını hatırlatacak!
Bu önemli çünkü: Bu ülke, İBB’nin 2021 yılında düzenlediği 30 Ağustos törenlerinde vals yapan öğrenciler için, ‘dindar kesimleri rencide ediyorlar’ diyecek kadar ileri giden ‘muhafazakar demokrat’ etiketli siyasiler de görmüştü.
Laikler mağdur olunca takınılan sessizlik ise bu ülkenin Afganistan-Pakistan kırması bir yere evrilmesinin yolunu açıyor. Yoksa biz, bu gidişatı da görmüyor muyuz?