Yeniçağ Gazetesi yazarı Arslan Bulut, kaleme aldığı köşe yazısında, Trabzon'un Şalpazarı ilçesinin MHP'li Belediyesinin, ilçedeki meraları satışa çıkardığını yazdı.
"AKP VE MHP ARASINDA FARK KALMADI"
Arslan Bulut, "Şalpazarı’nın belediye başkanı MHP’li... Gerçi AKP ile MHP arasında bir fark kalmadı ama bu tür uygulamalar, dünya genelinde sürdürülen topraksızlaştırma projesinin bir sonucu." ifadelerini kullandı.
İşte Arslan Bulut'un yazısının tamamı:
Özellikle Karadeniz bölgesinde, büyükşehir yapılan illerde, köyler mahalle olunca, meralar ilçe belediyelerine devredildi. İlçe belediyeleri de meraları, teklif usulüyle satışa çıkardı. Yani asırlardır, yaylada evi ve çayırı bulunan köylüler, şimdi kendi toprağını ilçe belediyesinden satın almaya mecbur ediliyor.
Büyükşehirlerin sayısı artırılmadan önce belediye sınırları içine alınan sayısı sınırlı bazı yaylalarda ise herkesin arazisine tapu verilmişti. Bu durumda iki türlü uygulama ortaya çıktı. Büyükşehir yasasından önce köyün ortak malı olan meralar, belediyeye dahil edilerek üzerinde evi olanlara ücretsiz olarak tapulanırken, yasadan sonra belediyeye geçen meralar parsel parsel satılıyor!
Oğuz Çepni boyu dernekleri eğitim araştırma dayanışma kalkındırma ve kültür federasyonu genel başkanı ve Trabzon Şalpazarı derneklerinin birçoğunun kurucu başkanı Harun Özdemir, konuyla ilgili bir açıklama yaptı:
“Trabzon büyükşehir olunca ilçe belediyelerine devredilen köylerin meraları, yerel belediyeler tarafından gelir amaçlı olarak teklif usulü satışa çıkardı.
Trabzon Şalpazarı Fidanbaşı köyü şimdi mahalle muhtarlığı ve halkı olarak birlikte köy derneğiyle birlikte ata dede yadigârı arazilerine sahip çıkmak için mücadele ediyor.
Çocukluğumda inek otlattığım arazilerin hangi bölgesinin hangi haneye ait olduğunu bugünkü gençler bilmeyebilir. O günlerde her arazideki güllük denen yaban otlarını bile o hane keser, toplar hayvanların altına sererdi.
Hal böyleyken kamu yöneticileri eline geçen her yetki ve fırsatı keyfi olarak uygulamamalı. Şalpazarı’nın tamamı Oğuz Çepni Boyuna mensuptur. Bölgedeki Oğuz-Çepni kültürünü ‘Sis Dağının Çocukları’ adlı bir kitapla incelemiştim.
Karadeniz ve Trabzon Şalpazarı Fidanbaşı köyünde on altı, on yedi yıl önce Tapu Kadastro uygulamaları ile zaten köylünün kışlık odun ihtiyacını karşılamak için kendi elleriyle orman ettiği veya göç sonucu boş bıraktığı için ormanlaşan tapulu arazilerine ‘orman’ diye orman bakanlığınca el konuldu. Köylünün Osmanlı ve T.C. tapulu arazileri elinden alındı.
Yetmiyormuş gibi şimdi de köylünün mera olarak bıraktığı otlaklar, orman değil diye belediyelere devredildi. Belediyeler de bu arazileri satıyor.
Bu uygulama iyi niyetli olamaz.
Geçmişte orman diye köylülerin tapulu arazilerine el konuldu. Biz bu yanlışlar için birçok mücadeleler verdik. Tehditler aldık. TV programları yaptık. Bilinçlendirme yaptık. O yıllarda gereken desteği göremedik. İnsanlar bu günlerin geldiğini anlayamadı...
Karadeniz’de ve Şalpazarı Fidanbaşı köyünde, orman oldu diye köylünün elinden alınan araziler, tapu sahiplerine geri verilmelidir.
Şalpazarı belediyesi uhdesine geçmiş olan mera alanları da köy tüzel kişiliği büyükşehir olması nedeniyle kalktığı için köylüye çok küçük bir bedel karşılığında verilmelidir.”
Bu tür yakınmalar üzerine bazıları, “Karadeniz, AKP’ye oy vermekten hala vaz geçmedi. Şimdi toprakları ellerinden alındı diye feryat etmesinler, bu sonuç, tamamen kendi kararlarının eseridir” diyebiliyor. Bu eleştirilerde haklılık payı var ama genelleme yapmak doğru değil. Şalpazarı’nın belediye başkanı MHP’li... Gerçi AKP ile MHP arasında bir fark kalmadı ama bu tür uygulamalar, dünya genelinde sürdürülen topraksızlaştırma projesinin bir sonucu.
İş adamı arkadaşım Yaşar Canca’nın yıllar önce yaptığı uyarıyı sık sık gündeme getiriyorum ama bu vesileyle bir defa daha hatırlatmak gerekiyor:
"Şimdi savaş, dünyanın tapusunu ele geçirmek için sürüyor. Ülkemizdeki doğal kaynaklar önce bir yerlere adreslenecek sonra da Anayasa değişikliği ile birlikte işletenlere tapulanacak! Millî-muhafazakâr yapının neyi koruduğunu bilmesi lazım. Bunu yapamaz isek içinde yaşadığımız coğrafyadaki dağları, ovaları, göl ve nehirleri elimizden alırlar. Coğrafya elimizden gittiğinde yaşayacak yer aramaya başlarız."