İzmir Büyükşehir Belediyesi binası Egemenlik Evi binası önünde toplanan TİP üyesi kadınlar, "Kadınların ve çocukların haklarından protesto ettirmeyeceğiz" yazılı pankart açarak, basın açıklaması yaptı.

Bakan Tekin'den yeni yıl mesajı Bakan Tekin'den yeni yıl mesajı

TİP Üyesi Leyla Kayagil, "Bu ülkenin eşit vatandaşları olarak güvende olmak, şiddetsiz bir hayat yaşamak hem biz kadınların hem de çocuklarımızın hakkıdır. Saray rejiminin yaratmak istediği, güçsüz, erkeğe mahkûm kadın figürünün gerçekleşmemesi için tüm gücümüzle savaşırken, bu haklı mücadelede yanımızda görmeyi beklediğimiz, aynı mücadele içinde olduğumuzu düşündüğümüz yerel yönetimlerin tıpkı sarayın belediyeleri gibi ilk bizden, çocuklarımızdan ve tüm ezilenlerden vazgeçmesi mücadeleye sırtını dönmektir" dedi.

'NÜFUSU 100 BİNİ GEÇEN BELEDİYELER SIĞINMA EVİ AÇMAK ZORUNDADIR'

"Bayraklı Belediyesi Kadın Müdürlüğü’nün ve sığınma evinin sadece birkaç kadının gelip gittiği gerekçesiyle kapatıldığını öğreniyoruz" diyen Kayagil, şöyle devak etti:

"5393 Sayılı Belediye Kanunu’na göre nüfusu 100 bini geçen belediyeler sığınma evi açmak zorundadır. Fakat bu zorunluluğa rağmen Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı verilerine göre halihazırda Türkiye’de 149 kadın sığınma evi vardır. Saray belediyeleri bu zorunluluğu yerine getirmek konusunda isteksizken CHP belediyeleri de kadını zayıflatan erkeğe mahkum kılan bu uygulamaya tasarruf gerekçesiyle eşlik etmeye başlamıştır. Eylemleriniz saray rejimi ile bir olmuşken kadın mücadelesine çare olduğunuza inanmamızı beklemeniz mümkün mü? Tasarruf etmek için ilk vazgeçeceğiniz bizim canımızsa saraydan farkınız nedir? Kadına şiddetle mücadelede çare olma rolünü üstlendiğini iddia eden bir partinin mensubu olan, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Cemil Tugay, 25 Kasım’da '6284 Sayılı Yasayı Uygula Şiddeti Önle' sloganları içeren görselleri tüm sosyal mecralarda paylaşırken, İstanbul Sözleşmesinin ve 6284 sayılı Yasa'nın şiddet mağdurunu korumaya yönelik hükümleri kapsamında, yerel yönetimlerce barınma olanağının sağlanması ve mağdurların psikolojik, hukuki, mesleki ve sosyal danışmanlık alması için kurulmuş kadın müdürlüklerinde uzun yıllardır gönülden hak temelli mücadele veren psikolog, sosyolog ve sosyal çalışmacıların görev yerlerini değiştirmiş ve başka müdürlüklere göndermiştir. Aynı uygulama Çiğli Belediyesinde de gerçekleştirilmektedir.

Yerel yönetimler, yurttaşların sosyal eşitsizliğine ilişkin en etkin politikaları üretebilecek olanaklara sahipken, kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde atılan bu geri adımlar kentimizde hak temelli mücadeleler bakımından bize önemli ölçüde güç kaybettirmektedir. Yazık ki bu şehirde, yaşam mücadelemizde yanımızda hissettiklerimiz, kadınların ve çocukların canına sırtlarını dönmüştür. Saray rejiminin yaratmak istediği toplumsal cinsiyet rollerine hizmet eder hale gelmiş ve canımıza karşılık gösterdikleri gerekçe tasarruf yani para olmuştur.

'BİRÇOK AİLENİN KREŞTEN ÇOCUKLARININ KAYDINI SİLDİRMESİNE SEBEP OLDU'

Öte yandan, CHP’li belediye yönetimleri, yıllarca hak temelli bu mücadelelere gönülden omuz vermiş, güç vermiş olan belediye emekçilerini, fikirlerini sormadan, bir emrivaki ile karşı karşıya bırakmış ve yıllardır verdikleri emeği çöpe atmış, yok saymış ve emeğin kutsallığına da ihanet etmişlerdir. Kadın mücadelesinde geri adım atan bu belediyeler, çocukların eğitimde fırsat eşitliği mücadelesinde önemli bir yeri olan belediye kreşlerinde de sosyal adaletsizliğin giderilmesi amacından sapmıştır. Yine Bayraklı Belediye Başkanı yönetime geldikten sonra 4 bin TL olan kreş ücretini 12 bin TL’ye çıkarmış ve yaşamakta olduğumuz zor ekonomik koşullarda gerçekleşen bu fahiş artış, birçok ailenin kreşten çocuklarının kaydını sildirmesine sebep olmuştur. Zaten yaşıtlarıyla eşit koşullara sahip olmayan bu çocukların eğitimlerindeki en önemli dönem heba edildiği gibi anneler de çalışma hayatından uzaklaşmış ve ekonomik olarak güçsüz hale gelmiştir.

'HESAP SORMAYA DEVAM EDECEĞİZ'

Kadınların, çocukların, engellilerin ve tüm ezilenlerin, yok sayılanların kendilerini güvende ve devlet koruması altında hissedemedikleri bu coğrafyada tüm bu dertlere çare olacağını iddia eden yerel yönetimlerin birincil görevi sosyal eşitliğin sağlanmasıdır. Özellikle ihtiyaçlı kesimin hak temelli mücadelelerinden tasarruf gerekçesiyle uzaklaşmak, CHP’nin her fırsatta dile getirdiği sosyal belediyeciliğin içini boşaltmak, kadının, çocuğun canına parayı tercih etmek mücadeleye sırtını dönmektir. Kadınların, çocukların, engellilerin canından, haklarından tasarruf uğruna bu kadar kolay vazgeçen her belediyeden hesap sormaya devam edeceğiz."