SON UÇ: Peki Siz Kimin Askerisiniz?

Abone Ol

İlk olarak 2024 yılı Harp Akademileri mezunlarını tebrik ederek yazıma başlayayım. Kara, deniz ve hava kuvvetlerinin dönem birincilerinin Türk kadınlarından olması beni çok mutlu etti. Eski Çin ve Roma kaynaklarındaki savaşçı Türk kadınları gibi her biri. Yemin ederek göreve başlayan bu genç subaylar canlarından aziz bildikleri Türk devletine ve Türk milletine hizmette sınır tanımayacaklardır eminim. Mete Hanın torunları olan bu gençler Gazi Mustafa Kemalin askerleri olmaya layık olmak için karada, havada, denizde her tür iklim şartlarında çalışacaklardır. 2233 yıl önce dünya askeri tarihine altın harflerle kazınan Mete Hanın askeri dehası neyse, emperyalizmin kellesini alan Mustafa Kemal Atatürk’ünde askeri dehası aynı soydan aynı boydan aynı kandan gelmektedir.   
“Kara Kuvvetleri Komutanlığının ana sayfasında aynen şu metin var. 
Kara Kuvvetlerinin kuruluş tarihi olarak, Büyük Hun İmparatoru Mete Han’ın tahta çıkış tarihi olan M.Ö. 209 yılı esas alınmıştır.
İlk kez Mete Han tarafından M.Ö. 209 yılında kurulan düzenli Türk Kara Ordusunda sayı itibarıyla 10.000 atlıdan oluşan en büyük birlik, “Tümen” olarak adlandırılmış, tümenler binlere, binler yüzlere, yüzler onlara ayrılmış, her birinin başına Tümenbaşı, Binbaşı, Yüzbaşı ve Onbaşı rütbelerine sahip birer komutan görevlendirilmiş ve aşağıdan yukarıya doğru emir-komuta zinciri içerisinde birbirine bağlanmıştır.
Mete Han ile tarih sahnesine çıkan bu teşkilatlanma modeli günümüze kadar uzanan yelpaze içerisinde hüküm süren diğer Türk devletleri ile süregelmiş, özellikle Göktürkler, Uygurlar, Selçuklular ve Osmanlılar döneminde Türk Ordusu dünyanın sayılı ordularından birisi olmuştur…
Sonuç olarak; Türk Kara Kuvvetleri, "Türk Birliğinin, Türk Kudret ve Kabiliyetinin, Türk Vatanseverliğinin Çelikleşmiş Bir İfadesi" olan Silahlı Kuvvetlerimizin bir parçası olarak her zaman yüce milletimize layık olma azmi ve kararlılığı içinde ve onun emrinde olmanın şeref ve gururunu taşımaktadır.”

Bu genç teğmenlerin eski ama eskimeyen andı okumaları neden bu kadar rahatsızlık yarattı? 

Türk milletinin kalbinden söküp atamadıkları Atatürk sevgisi mi korkuttu? Türklük bilincimi zorunuza gitti? Her Türk asker doğar düsturu mu sizi ürküttü? Ne yaparsanız yapın Laiklik ilkesinin seslendirilmesi mi sizi rahatsız etti? Yoksa yeni konjektör gereği gayri resmi açılım saçılım hamleniz mi boşa düştü? 

Türküm demekten utanan bazı aydınımsılar Türk ordusunun yeni neferleri olan bu teğmenlerin eski andı okumalarından rahatsız olmuşlar. Bence rahatsız olmaya devam etsinler. İngiltere’de eğitilen sirk kaplanları hiçbir zaman Bozkurt olamazlar. Çünkü kurt Türklerin sembolüdür. Evcilleştirilemez. Kaplan küçükten alınır eğitilir. Tutsak olan kurt ölümü göze alır yine de evcilleşmez. Aradaki bu farkı bilmeyenler başkalarının askeri olabilir. Asla Mustafa Kemalin askeri olamazlar. 15 Temmuz FETÖ’cü hain darbe girişiminde şerefli Türk ordusunun şerefsiz FETÖ’cü ordu mensuplarını hep beraber gördük. Komuta kademesinin neredeyse üçte biri yurt dışına kaçtı. NATO milliyetçiliğini Türk milliyetçiliği ile karıştıran art niyetli kişiler hala kurucu lider Gazi Mustafa Kemal Atatürk’le uğraşmak ve onu yok saymakla uğraşa dursunlar. Gazinin koyduğu kriterler bir gün sizin de işinize yarayabilir unutmayın.
Bu genç teğmenlerin okudukları anda bir bakalım.   

“Ant içeriz ki laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bağımsızlığına, ülkenin bölünmez bütünlüğüne, yüce Türk ulusunun namus ve şerefine, aziz vatanın bir karış toprağına uzanacak eller karşısında bizi bulacak ve kılıçlarımız daima keskin ve hazır olacaktır. Bizler Türk istikbalinin evlatlarıyız. Şerefimizle doğduk, şerefimizle yaşayacağız. Ne mutlu Türk'üm diyene!”

Bu Ant’a   itiraz edecek kimse var mı? Varsa gerekçelerini yazsınlar.

Yeni Ant ise şu şekilde. Buna da kimse itiraz etmez. Ancak bu metin daha çok asker Andı değil de meslek Andına benziyor. Bu benim kişisel bakış açımdır.   

“Barışta ve savaşta, karada, denizde ve havada her zaman ve her yerde milletime ve cumhuriyetime doğruluk ve muhabbetle, hizmet ve kanunlara ve nizamlara ve amirlerime itaat edeceğime ve askerliğin namusunu Türk Sancağının şanını canımdan aziz bilip icabında vatan, cumhuriyet ve vazife uğrunda seve seve hayatımı feda eyleyeceğime namusum üzerine and içerim.”

Bu genç teğmenlerin resmi yemin törenlerinden sonra kendi aralarında eski andı okumaları ve “Mustafa Kemalin askerleriyiz” diyerek slogan atmalarından bu kadar korkmayın. 

Ya bu teğmenler “menzilin askeriyiz” deseler ne yapacaktınız? 

Zamanında FETÖ’cü askerlere madalyalar takmıştınız. Köşelerinizden FETÖ’cü hainlere dini bütün diye övgüler dizmiştiniz. 
Sonuç olarak Cumhuriyete ve Cumhuriyetin kurucu kadroları ile kavga edenler aslında İttihat Terakki ile mücadele eden gericilerden başkası olamaz. Bu genç teğmenlerinde Mustafa Kemalin askeri olmalarından daha doğal bir şey olmayacaktır. Ancak Mustafa Kemalin askeri olamaz diyenlerin kendilerinin kimin askeri olduklarını bilmemiz gerekmektedir.