Biraz da iç siyasete bakalım. Kendi kalesine gol atan Alpay Özalan’ın yumruğu ile Ak Partinin oy oranı biraz daha düştü. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin Fenerbahçe spor kulüp Başkanı Ali Koç’u kabulünde oyun sahasına girmeye hazırlanan 17/25 saati subliminal mesaj olarak kabul edildi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in ayağını kırması haber teröristlerince ayağından vurulduya evrildi. Hatta yalan habere bile ekstra yalan eklemekten çekinmeyen bu sosyal medya yalanşörleri Özgür Özel’i vuran suçluları bile aramaya başladılar. Zamanında Sayın Cumhurbaşkanımızın sağlık sorunları konusunda da söyledikleri yalanlar gibi. Eski İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylunun sakallı yeni imajı ve mağdurum, mağdurum parçası söylercesine dokunulmazlığının kaldırılması talebi ise siyasette kartların çok fazla karıştırıldığını ortaya koymaktadır. Kartlar o kadar çok karıştırılmış ki Malazgirt Zaferinin 953. yılı kutlamalarında HÜDAPAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun eli MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli tarafından havaya kaldırıldı. Andımızın kaldırılması ile ilgili Sayın Bahçelinin açılım saçılım sürecinde ve sonrasında söyledikleri şu şekildedir. "Çözülme sürecinin en karanlık döneminde Andımız kurban seçilmişti. 'Ne Mutlu Türküm Diyene' seslenişi her taraftan silinmiş ve kazınmıştı. Bu durum elbette yanlıştı, vahim bir sapma haliydi. Kabullenmemiz imkansızdı. Sonuç itibariyle çok yoğun itiraz ve tepkimizi dile getirdik, Andımızı sahiplendik. Danıştay 8.Dairesi mahşeri vicdana tercüman olmuş, Türk milletinin ruh kökünden fışkıran çığlığa bigâne kalmamış, kalamamıştır. Andımızdan rahatsız olmaya, Andımızı hırpalamaya ve yaftalamaya hiç kimsenin hakkı yoktur. Andımız Türk milletine mensubiyet şuurunun tezahürüdür." "Andımızı fıtrat ve köküne uygun okumak isteyen varsa kendi bilir. Ancak Türk milletinin Andına kimse karışmasın, hiç kimse ortalığı karıştırmasın… ‘PKK’lıyım, bölücüyüm, Kürdistan için çalışırım’ diyen varsa cezası bellidir, sonuçlarına katlanacaktır. Uyarıyorum, Sayın Bozdağ buna çok dikkat etsin… Andımızın neresinde sorun vardır? And Türk’tür, çünkü anı Türk’tür, ati Türk’tür, vatan Türk’tür, millet Türk’tür. Ağaç kovuğundan çıkmadık, gökten zembille inmedik. Tesadüfen olmadık, toplamayla oluşmadık. Tarihte Türk’tük, halde Türk’üz, istikbalde de Türk olacağız. Papaz kuş gibi uçar gider yargı kararı denilir. Andımızla ilgili yine yargı karar verir, ne var ki karşı çıkılır. Bunun neresi adil, neresi ahlakidir? Andımız milli kimliğimizin alameti farikalarından birisidir. Sevmeyen varsa sussun, okumayacak varsa kendi işine baksın"
Bu sözler hala hafızalarımızda taze iken HÜDAPAR’lı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun şu sözleri ise Türk milletinin sinir uçlarına dokunmaktadır. "Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkesin Türk olduğu nitelemesinden vazgeçilerek Kürtlerin varlığı anayasal olarak tanınmalı, Türkler ve Kürtler, ülkenin asli kurucu halkları olarak kabul edilmelidir… İlköğretim öğrencilerine okutulan, ırkçılık kokan ‘Andımız’ ve benzeri metinler kaldırılmalıdır. Muhtelif yerlerde yazılan ‘Ne Mutlu Türküm Diyene’ gibi yazılar silinmeli, ‘Bir Türk dünyaya bedeldir’ şeklindeki ırkçı söylemlere son verilmelidir. Zulüm ve ayrımcılık uygulamış olan tarihi şahsiyetlerin isimlerini taşıyan okul, kışla, cadde, sokak ve benzeri yerlerin isimleri derhal değiştirilmelidir. Başta Şeyh Said olmak üzere Kürtlerin büyük bir saygı ile andıkları Kürt âlimlerine zulmedildiği resmen kabul edilmeli, yakınlarından ve bütün halktan özür dilenmelidir.” sözlerini Sayın Bahçeli hiç mi duymadı?
Türk Milletinin Anadolu’daki Ötüken’i sayılan Ahlat’ta Sayın Cumhurbaşkanımız Malazgirt zaferi ile ilgili şunları söyledi. “Alparslan'ın ordusunda Kürtler, Araplar ve İslam'la müşerref olan diğer kavimlerden Müslümanlar düşmana karşı omuz omuza savaşmış, mübarek kanları işte bu topraklarda birbirine karışmıştır. Sultan Alparslan'ın sancağı altında kurulan güçlü ittifak 953 yıldır kutladığımız şanlı zaferi bizlere armağan etmiştir…”
Ya bize tarihi yanlış öğrettiler ya tarihi yazanlar yanlış yazdılar ya Sayın Cumhurbaşkanımıza tarihi bilgiler yanlış verildi ya da yeni bir tarih yazmak için bu söylem kullanıldı. Bu konuda tarihçi, yazar, Eski Millet vekili ve Türk Tarih Kurumu eski Başkanı Sayın Prof. Dr. Yusuf Hallaçoğlu’nun dediklerine bir bakalım. “Alparslan Anadolu’ya geldiğinde bu topraklar Bizans’ın kontrolündeydi. Diyojen’in ordusunda Hıristiyan Peçenek Türkler vardı. Bunlar savaş sırasında Alparslan’ın ordusunun yanına geçince savaş kazanıldı. Dolayısıyla Kürtler yoktu… Kürtlerin bir devleti ya da beyliği yoktu. Alpaslan’ın ordusunun Kürt unsuru bir yerden kendisine katması mümkün değildi.” Prof. Dr. Yusuf Hallaçoğlu bir tarihçi olarak bunu söylediğine göre bildiği bir şeyler olmalı. Ya da Sayın Cumhurbaşkanımız; Sayın Bahçeli ve Zekeriya Yapıcıoğlu ile el ele olması acaba yeni bir açılım sürecinin ilk işareti olabilir mi? Şayet böyle bir şey varsa Sayın Bahçeli Türk milletine, Türk milliyetçilerine, Ülkücülere HÜDAPAR ile iş birliğini nasıl anlatacak?
Her ne olursa olsun ne yazık ki kimse vatandaşın ekonomik olarak ne kadar sıkıntıda olduğunu söyleme cesaretini göstermemektedir.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayip Erdoğan’ın bir zamanlar kınadığı her şeyi kendi iktidarında yaşaması çok manidar bir durumdur. Bir zamanlar dış göç konusunda Bulgaristan’dan gelen soydaşlarımızla ilgili söyledikleri; ekonomik sıkıntılarla ilgili çay simit hesabıyla yaptığı anlatımlar; küçük esnafın ve üreticinin çaresizliğinin göstergesi olarak yazar kasa atması ile ilgili beyanları, aklıma gelen olaylardan bir kaçıdır sadece. Sayın Erdoğan’ın en büyük şansı ise muhalefetin iktidara değil de kendi kendilerine muhalif olmalarıdır. Ancak vatandaşın muhalifliği hiçbir şeye benzemez. Rahmetli Süleyman Demirel’in dediği gibi “boş tencerenin yıkmayacağı iktidar yoktur.” Bu minvalde vatandaş yeni bir yol, yeni bir lider, yeni bir hikâye bulur.
Sonuç olarak Türk milletinin bu kadar yoksulluğa mahkûm edilmesi iktidar için çok hayra alamet olmayacaktır. Bugün çiftçi tonlarca domatesi yollara döküyor, kavun karpuzu tarlada bırakarak pazara göndermiyor. Şehirlerde ise vatandaş çöpten sebze toplamaktan hicap duymayacak kadar sefilliğe terkedilmiş ise kaptanı uyarmak lazım. Kaptan bir cisim yaklaşıyor. Tanımlanan cismin adı erken seçim.