“Kanunsuz suç ve ceza olmaz. Suçta ve Cezada Kanunilik İlkesi, Devlet'in cezalandırma yetkisini sınırsız ve keyfi bir biçimde kullanmasını önleyerek, bireye devlet müdahalesine karşı güvence sağlar. Kanunsuz Suç ve Ceza Olmaz İlkesi gereği, hiç kimse kanunun açıkça suç saymadığı bir fiilden dolayı cezalandırılamaz; hiç kimse bir fiil için kanunda gösterilen ceza dışında bir ceza ile veya kanunda gösterilen cezadan daha ağır bir ceza ile cezalandırılamaz. Suç ve ceza; bireyin toplumsal hayatını esaslı bir şekilde etkilediğinden, kişilere uygulanacak normun çerçevesi katı bir şekilde çizilmelidir. Bu nedenle, suç ve ceza içeren maddi ceza hukuku normları arasında kıyas yasağı mevcuttur. Bu durumda yargıç; bir kişi tarafından işlenmiş olan, fakat kanunun açıkça suç saymadığı bir fiili, kanunda suç olarak düzenlenmiş başka bir fiile benzeterek ceza veremeyecektir. Kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin en önemli sonuçlarından biri yargıcın kıyas yoluyla suç yaratma yetkisinin olmamasıdır. Ceza Kanunlarının Geçmişe Yürümemesi İlkesi de Kanunsuz Suç ve Ceza Olmaz İlkesinin zaman bakımından tamamlayıcı ilkelerinden biridir. Bu ilkenin amacı; işlendiği tarihte suç olmayan bir fiilin, daha sonra ceza kanunu ile suç olarak düzenlenmesi halinde, fiilin işlenmesinden sonra yürürlüğe giren kanunla failin cezalandırılmasının önlenmesidir. Fail ancak, fiili işlediği dönemin ceza kanunlarına göre cezalandırılabilir…”
Av. Hilal hanımın uzun dilekçesinde şu bölüm çok dikkat çekicidir. Bu konuda da MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin 15 Temmuz 2024 tarihinde yaptığı açıklama ile örtüştüğünü düşünmekteyim. Sayın Bahçeli’nin kripto fetöcülere operasyonların yapılması gerektiğini söylemesi dikkatle takip edilmelidir.
“Bu bakımdan, kesinleşen hükmü yeniden tartışmaya açmak için değil, ancak müvekkil Osman Kavala’nın durumunu mahkemenize arz edebilmek bakımından "Gezi Parkı Olayları" diye yargılaması yapılan fiillere müvekkilin dahil edilmesinin tek nedeni, müvekkilin çocukluk ve gençlik yıllarının bu parkın hemen yanında geçmesidir. Ayrıca; işyeri de bu parka bitişiktir.
Parka, AVM yapılacağı kamuoyuna yansıyınca, bazı çevreci gruplar İdare Mahkemesinde dava açmıştır. Yani olay, mahkemeye taşınmıştır. Bu durum, kamuoyuna da yansımıştır. Bu davaları açanlar bellidir. Müvekkilin, bunlarla hiçbir bağı da yoktur.
Olay normal seyrinde devam ederken, sonradan FETÖ Terör Örgütü diye adlandırılacak yapı, gezi parkında çadırları yakarak provokasyona başlamış, devamında muhtemelen aynı yapının idare mahkemesi kararını beklemeden "Gezi Parkının Divan Oteli tarafındaki duvarını da yıkması" üzerine protestoların seyri değişmiştir.
Bu gelişmeleri zamanında ve doğru bir şekilde Hükümete (Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan'a) iletmeyen aynı yapı, adeta "minareyi çalan kılıfını da hazırlar" mantığı içinde kendi sinsice rollerini perdelemek için, yargılama dosyası içinde bulunan Mehmet YEŞİLKAYA (sonradan Fetö'den tutuklanan) imzalı "Çok Gizli" ibareli 15/06/2013 tarihli 62018024-32353 (22114) 372310 sayılı üst yazısı ve ekinde 11 sayfalık Analiz Raporunu büyük bir ustalıkla Emniyet kayıtlarına geçirmiştir. İşte bu raporla olaylar, "büyük bir uluslararası komplo" görüntüsü verilerek izah edilmiş, bu raporun içeriğine de "günah keçisi" olarak müvekkil Osman Kavala'nın ismi hedefe oturtulmuştur. Çok kısa sürede olayları analiz edecek kadar yakından takip ettiğini ihsas eden o günkü Emniyet mensupları, basit müdahalelerle olayları kontrol altına alacak yerde, adeta yangına körükle gitmek gibi yöntemler geliştirmiş, çadırları yakmış, parkın duvarını yıktırmıştır.
Nitekim söz konusu raporu hazırlayanlar; kamuoyunda iş adamı olarak tanınan, sosyal meselelere bigâne kalmadığı bilinen müvekkil Osman Kavala'yı "hedefe" koymuş, maalesef bu konuda da başarılı olmuştur. Emniyetin, masa başında üretildiği anlaşılan bu akla ziyan raporu ile dönemin Fetöcü Savcıları harekete geçmiştir. Daha sonra "kumpas" konusunda "ustalıkları" tescillenen bu yapı, Cumhurbaşkanımıza gerçek manada destek olabilecek kişileri, ülkemizin en “kriminal" yapıları olarak yaftalamıştır. 15 Temmuz'dan sonra da kripto olarak saklanan unsurlar, bu defa Hükümet düzeyinde etkin olmaya başlamışlar, sanki Cumhurbaşkanımızı ondan daha çok savunuyormuş görüntüsüne bürünerek, eski dönemde Fetö Örgütü tarafından hazırlanmış rapor, döküman v.s. evrakları "yeniden kıymetlendirmek" bahanesi ile büsbütün her şeyi karartmışlardır. Bir Bakanımızın veciz bir şekilde ifade ettiği gibi "at izi, it izine karışmış", maalesef sadece müvekkil Osman Kavala'ya bir dönemin faturası ciro edilerek, "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya veya Görevini Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme" suçundan Ağırlaştırılmış Müebbet Hapis Cezası ile karşı karşıya kalmasına neden olmuştur.
Bu şekilde; hayatında hiçbir şekilde Fetö Örgütü ile biraraya gelmemiş Osman Kavala'nın üzerine, bir dönemin "günahları" yıkılarak, Fetö tehlikesi(!) bertaraf edilmiştir. Nitekim, mahkemenizce mahkûmiyet hükmü kurulan dosyanızda bile müvekkil Osman Kavala'nın; hiçbir kitlesel eylemin organizasyonunda yer almamış olduğu, finansman sağlamadığı ve Gezi Olaylarının karşılıklı mutabakat ile sonuçlanması için gayret göstermiş olduğu, iddianamedeki olgulardan da açıkça anlaşılmaktadır.
Masak Kayıtları da bu doğrultudadır. Kaldı ki; müvekkilin durumunu en iyi bilecek kuruluş, Milli İstihbarat Teşkilatı'dır. Dosyanızda; bu yönde de aleyhte hiçbir bulgu, delil ve emare mevcut değildir. Şimdi bunları niye yazıyorsunuz? diye soracaksınız...
Müvekkili acındırmak, merhamet hislerini uyandırmak, adalet dilenmek için mi?
Hayır, gerçek ortaya çıksın diye...
Çünkü biz biliyoruz ki, "Demokrasi Kurumlarının çalıştığı, özgür seçimlerin yapıldığı ülkelerde kitlesel protestolar, iktidar değişikliğine neden olmaz". O halde asıl tehlike; yukarıda kısmen izah ettiğimiz "suret-i haktan" gözüken kripto yapıların, Devletimizin yürütme makamında bulunan yöneticilerine nüfus ederek onları manipüle etmeleri, hakikatten uzaklaştırmaları, "gerçek dostlarını düşman", "gerçek düşmanlarını dost" diye algılamaya başlamalarına zemin hazırlamasını, bizden sonraki nesillerin mahkeme kayıtlarına bakarak anlamalarını sağlamaktır.