Bugün aslında Türkiye'yi ilgilendiren uluslararası konuları ele almayı düşünüyordum. Ne yazık ki Türk siyasetindeki akıl almaz dönüşler akıl almaz ihanetler akıl almaz entrikalar son sürat devam etmektedir. Türk siyaseti hala siyasetin finansmanının şeffaflığını sağlayamamıştır. Kendilerinden olmayanlları partilerden ihraç eden, siyasi partileri işgal eden parti başkanları Kuzey Kore Başkanı Kim You dan hallice bir tavir içindeler. Türkiye'de partiler kişilerin tekeline ve keyfiyetine terkedilmiş, demokrasinin olmadiğı bir yapısal merkezlere dönüşmüştür. Parti içi demokrasinin olmadığı bu yapılar nasıl olacakta devletin demokratik kurallar içerisinde yönetilmesini sağlayacaktır. Ne yazık ki partiler secimleri ve yerel seçimleri meydan muharebesi saymakta ve ganimet olarakda vatandaşı görmekteler. Tek hedef tamamen duygusal. Yani para. Bu durumda siyasette kariyer yapmak isteyenlerin siyasi yolculuğunun şeffaflığından bahsetmek mümkün mü? Bu durumda siyasetin etiğini ve ahlakiliği konuşmamız çok uygun olmayacaktır. Bu yazımda isim vermeden Parti işaret etmeden herkesin bildiği bazı bilgileri aktaracağım. Mesela sessiz bir adaya hapsedildiğini düşünen eski bir gazetecinin başkanlık rüyası sahilde şarhos bir şekilde bittmiştir. Zil zurna sarhoş bir vaziyette sahilden toplanan bu şahıs hala belediye başkanı adayı olma arzusunda olmasını sarhoşluğunun devamına vermeliyiz.
Baska bir partide ise bir belediye başkanı 6 şubat depremi öncesi kendi şehri ve bölgedeki tüm şehirlerin kadınlarının ihtiyacını karsılayacak kadar fazla kadın pedi alıp dağıtması sayıştay raporunda alkışla karsilanmıstır. Yine baska bir belediye baskanı tatlıyı çok sevdiği için bütcenin büyük bir kısmını baklavacılara aktardığı bilinmektedir. 10.000 nufuslu bir ilçede belediye bir gazeteden bin adet abonelik alarak ulusal basına destek olmuş ve ilçenin okur yazar oranını artırmıştır.
Aslında bunlar küçük işler. Öküzün büyüğü ahırda derler ya. Paranın büyük kısmı imar, arsa rantı ve gömü bulmuşcasına topraği kazan belediye mütehatlerinde.
Yerel seçimlerle ilgili en büyük mücadele İstanbul Ankara İzmir gibi büyük şehirlerde yaşanacaktır. Sadece büyük şehir belediye başkanlıkları değil aynı zamanda bu şehirlerdeki ilçe belediyelerinin başkanlıkları da vazgeçilmez olacaktır. Malumunuz olduğu üzere 2019 yerel seçimlerinde Ekrem İmamoğlu'nun meclis çoğunluğunu alamaması ve ilçe belediyelerdeki çoğunluğun AK Parti'de olması Ekrem imamoğlu'nu Sayın Cumhurbaşkanımızın tanımlaması ile Topal ördek haline sokmuştur. Durum böyle olunca siyasi partiler tüm güçlerini büyükşehirlerin başkanlıklarını kazanmak hem meclislerinde çoğunluğunu almak hem de ilçe belediyelerini kazanmak üzerine kurgulamaya çalışmaktadırlar. Bu kadar büyük mücadelenin esası ise daha önceki yazımda da bahsettiğim gibi belediyelerin ellerinde bulundurdukları güçle yeni zengin zümreler yaratma kudretine sahip olmaları ve tahsis edilen bütçenin kullandırılmasıdır. Bu yazımda bu konulara değinmeden siyasi partiler içerisindeki öne çıkan birkaç ismi ve kulislerde kulaktan kulağa fısıldanan tevatürleri sizlere aktaracağım. İlk olarak Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın Başkanlığını yürüttüğü AK Parti'nin İstanbul için düşündüğü bir isimden bahsetmek isterim. Birçok eski bakan veya mevcut bakanlardan bazıları kendilerini AK Parti'nin İstanbul Belediye Başkanı olarak hayal etmekteler. Ancak hiç Beklenmeyen adı hiç bir yerde geçmeyen bir kişinin aday olacağını söyleyebilirim. Bu kişinin Rize'li olması önemli mi bilemem? ancak AK Parti gibi iktidarı sırtlayan bir partinin yıllardır teşkilatlanmasından sorumlu genç birisinin İstanbul büyükşehir belediye başkanlığına aday olması mümkündür diye düşünüyorum. Erkan Kandemir'in hem eğitimi hem Parti içerisindeki üstlendiği görevler; hem de İstanbul'da yaşayan karadenizlilerin tevecchü Ak parti tarafından gözardı edilmiyecektir. Erkan Kandemir AK Parti ile ittifak halinde olan MHP, Büyük Birlik Partisi Yeniden Refah Partisi gibi partilerin de tabanından destek alacağı bilinmektedir. AK Parti'de İstanbul Büyükşehir için yarış hala sona vermemiştir. Ankara için ise AK Parti Mansur Yavaş'ı yıkacak bir isim bulamadığı gibi parti içerisinde de ismi öne çıkanlar üzerinde hiç bir şekilde uzlaşma olduğunu düşünmüyorum. Melih Gökçek Kapalı kapılar arkasında AK Parti milletvekili yapılan oğlu Osman Gökçek'in bu göreve hazır olduğunu söylemesi de işe yaramamıştır. Melih Gökçek'in gölgesi oğlunun bu göreve ralip olmasına bile engeldir. İYİ parti kendi gölgesi ile kavga edercesine siyasette bir seçim nasıl kaybedilir deneysel çalışmasını yapmaya devam etmektedir.
Cumhur ittifakı bütünlüğünü korurken Millet ittifakı dağılmıştı. Meral Hanım tarafından kambur edebiyatının yapılması, oy oranı iyice düşen İYİ partinin Hür ve müstakil başkan adayları çıkaracağız demesinin arkasında ne olabilir? Meral Hanımın Cumhur ittifakı ile arka kapı itifakı yapmış olabilir mi? HDP ile başlayan gizli ittifak söylemine İYİ partide dahil olmuş olabilir mi? İYİ parti ısrarla hür ve müstakil seçime girecegiz dedikce CHP'nin İYİ parti ile ittifak arayışı CHP'nin ana muhalefet partisi sorumluluklarını taşımamasından kaynaklanmaktadır. Hür ve müstakil seçime girecegiz demesi gereken CHP iken İYİ parti rol çalma hevesinden ve gündem olma sevdasındadır.
Ne yazık ki Türkiyenin en büyük problemi muhalefet olmuştur. Hatta muhalefetin yetersizliği bir milli güvenlik sorunu haline dönüşmüştür. Muhalefet hala tepki oyları ile iktidar olunamıyacağını ögrenememiştir. Vatandaşın muhalefetten beklentilerini yine iktidar yapmaktadır. Yani bu muhalefetin yükünüde iktidar çekmektedir.
Muhalefeti güçlü olmayan devletlerin iktidarı istediği kadar güçlü olsun iktidar meşruiyet problemi yaşar. Güclü devlet ve güçlü demokrasi için güçlü iktidar, güçlü muhalefet olması gerekmektedir.