İsrail Dışişleri Bakanı Israel Katz, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, “Nasıl Karabağ’a Libya’ya gittiysek oraya da gideriz” sözlerinin ardından, “Sonu Saddam Hüseyin gibi olabilir” paylaşımı yaptı.
Katz X hesabından yaptığı açıklamasında, Irak'ın idam edilen eski lideri Saddam Hüseyin'i hatırlatarak, "Erdoğan, Saddam Hüseyin'in izinden gidiyor ve İsrail'e saldırı tehdidinde bulunuyor. Orada ne olduğunu ve nasıl bittiğini hatırlamasına izin verin” ifadelerini kullandı.
DIŞİŞLERİ'NDEN SERT YANIT
Dışişleri Bakanlığı yaptığı açıklamada İsrail Bakanı'nın sözlerine cevap verdi.
Bakanlık, “Soykırımcı Hitler’in sonu nasıl olduysa, soykırımcı Netanyahu’nun sonu da öyle olacak. Soykırımcı Naziler nasıl hesap verdiyse, Filistinlileri yok etmeye çalışanlar da öyle hesap verecek. İnsanlık, Filistinlilerin yanında duracak. Filistinlileri yok edemeyeceksiniz” açıklamasında bulundu.
Bakanlığın yanı sıra Kabine üyelerinden ve AKP Sözcüsü üyelerinden de peş peşe paylaşımlar geldi.
MHP LİDERİ DEVLET BAHÇELİ'DEN İSRAİLLİ BAKANA TEPKİ
Son olarak MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de İsrailli Bakan'a tepki gösterdi.
"İsrail Dışişleri Bakanı’nın, Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan; siyasi, tarihi ve nesnel gerçeklerle asla bağdaşmayan alçak sözlerini nefretle lanetliyorum" diyen Bahçeli "İsrail Başbakanı ile hükümetinin hangi kanlı ve karanlık izleri takip ettiğini esasen tüm dünya açıklıkla görmektedir. Soykırımcı bir yönetimin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na panikle saldırması suçluluk psikolojisinin tezahürüdür. 40 bine yakın masumu katleden İsrail yönetiminin hesap vereceği günler uzak değildir. Bu durum sadece sabır ve zaman meselesidir" ifadelerini kullandı.
Bahçeli, Filistin Devlet Başkanı Abbas'a da tepki gösterdiği açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"İsrail Dışişleri Bakanı’nın, Sayın Cumhurbaşkanımızı hedef alan; siyasi, tarihi ve nesnel gerçeklerle asla bağdaşmayan alçak sözlerini nefretle lanetliyorum.
İsrail Başbakanı ile hükümetinin hangi kanlı ve karanlık izleri takip ettiğini esasen tüm dünya açıklıkla görmektedir. Soykırımcı bir yönetimin Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı’na panikle saldırması suçluluk psikolojisinin tezahürüdür. 40 bine yakın masumu katleden İsrail yönetiminin hesap vereceği günler uzak değildir. Bu durum sadece sabır ve zaman meselesidir.
Türk milleti kenetlenmiş ve soykırımcı İsrail’e karşı kilitlenmiştir. Elbette her türlü senaryo gündemde olmalı; siyasi, stratejik ve askeri tüm hazırlıklar tahkim edilerek Türkiye’nin hafife alınacak bir ülke olmadığı isabetle teyit edilmelidir.
Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas ise nerede durduğunu, tarih ve mazlumlar önündeki sorumluluğunu ihmalden süratle kaçınmalıdır. TBMM’ye davet edilmek, muhatabı için bir şereftir. Bu şerefi taşıyıp taşımama konusu ise Sayın Abbas’ın bileceği ve davranışıyla ispat edeceği bir husustur.
Caniyahu’nun ABD Kongresi’nde ayakta alkışlanması gerçek manada soykırımın ibrası, zulmün ifa ve icrasına rezil bir ikramdır.
Mavi Vatan’a masal diyen kokuşmuş ve emperyalizmin kuklası haline gelmiş devşirme ve DEM’lenmiş siyasi defoların engellemelerine ve kaleyi içten teslim alma girişimlerine rağmen, Türkiye ve Türk milleti milli haklarını ve egemenlik hukukunu cansiperane savunmanın yanında mazlumların da sonuna kadar yanında ve yöresinde sarsılmaz yerini alacaktır. Vatana masal diyenlerin yolu batış ve mahvoluş; buna direnen ve tepki gösterenlerin istikameti de Türk ve Türkiye Yüzyılıdır.
Türk düşmanları kaybedecek, zafer meşalesi inanan milli yüreklerin elinde parlayacaktır."