Eski Ülkü Ocakları Başkanı Sinan Ateş’in 30 Aralık 2022'de Ankara’da silahlı saldırı sonucu öldürülmesiyle ilgili davada gerekçeli karar açıklandı.

414 sayfalık gerekçeli kararda cinayetin Doğukan Çep ve eski Ülkü Ocakları Genel Merkez Yöneticisi Tolgahan Demirbaş tarafından 8 ay önceden planlandığı kaydedildi. Kararda, “Suçun tasarlanmasından başlayarak, asli maddi failler Eray Özyağcı (suçtan önce keşif yapan ve silahla ateş eden), Vedat BALKAYA (suçtan önce keşif yapan ve motosikletle Erayı olay yerine getiren, sonrasında olay yerinden kaçıran) ve Suat KURT'un (olay yerinde suçtan önce kesif yapan ve suçun işlenmesi sırasında gözcülük yapan) suç mahallinden kaçırılmaları ve gizlenmelerine kadar geçen yaklaşık 8 aylık süre boyunca sanıklar Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş’ın fikir ve eylem birliği içerisinde hareket etmiş olmaları
karşısında, maktul Sinan Ateş'e karşı işlenen tasarlayarak öldürme suçunun aynı zamanda azmettiricisi oldukları sonuç ve kanaatine varılmıştır” denildi.

Yeşilay Başkanı açıkladı: Kumar, madde kullanımının önünde! Yeşilay Başkanı açıkladı: Kumar, madde kullanımının önünde!

'SANIĞIN SAVUNMASINA İTİBAR EDİLMEMİŞTİR'

Kararda Demirbaş hakkında, Sinan Ateş’in arkadaşı ve Mersin Ülkü Ocakları eski başkanı Çağrı Önel’e yönelik saldırı ve sonucunda Emrullah Kaplan’ın hayatını kaybetmesine değinilerek, “Her ne kadar sanık Tolgahan aşamalarda; maktulün ev adresini Mersin'de gerçekleşen olayla ilgili pankart asmak amacıyla araştırdığını savunmuş ise de sanığın savunmasında belirttiği Mersin'de meydana gelen olayın 15 Mart 2023’te gerçekleştiği, sanığın ise henüz böyle bir olay gerçekleşmeden önce 10 Mart 2022’de maktul Sinan Ateş'in telefon numarasını sanık Mustafa Ensar Aykal'a göndererek maktulün adresini öğrenmek istediğine dair mesaj göndermiş olması karşısında sanığın savunmasına itibar edilmemiştir. Sanık Tolgahan Demirbaş’ın olaydan önce maktule ait adres, telefon, konum gibi kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirmesi şeklindeki eylemleri nedeniyle sanığın ayrıca TCK'nun 136/1 ve 43/1 maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmış ise de söz konusu eylemlerin kasten öldürmenin tasarlanması kapsamındaki eylemler olması, bu eylemlerin aynı Kanun'un 82/1-a maddesi uyarınca kasten öldürme suçunun nitelikli hali olması karşısında, TCK'nun 44. maddesinde düzenlenen fikri içtima kuralı gereğince sanık hakkında atılı suçtan ayrıca ceza tayin edilmemiştir” ifadelerine yer verildi.

'KEŞİF YAPTILAR'

Kararda sanıklar Eray Özyağcı, Vedat Başkaya ve Suat Kurt’un eylemleri de şöyle değerlendirildi:

"Sanıklar Vedat Balkaya ve Suat Kurt'un ise suç tarihinden önce Ankara'ya gelerek, Doğukan'dan temin ettikleri bilgiler doğrultusunda -sanık Eray da olduğu halde- maktulün işyeri çevresinde suçun nerede, ne zaman, ne şekilde işleneceğini belirlemeye yönelik keşif yaptıkları; sanık Vedat'ın maktulü silahla vuran Eray'ı olay yerine getirdiği ve suçun işlenmesinden sonra olay yerinden kaçırdığı, Eray'ın bu şekilde Vedat tarafından olay yerinden kaçırılacağına güvenerek maktule yönelik suçu işlediği, sanık Vedat'ın olay yerinde bulunmasının gereği olarak, suçun işlenebilmesi için diğer sanıklar Eray ve Suat ile irtibat halinde ayrıca gözetleme de yaptığı; sanık Suat'ın sabah 10.00 sularından itibaren maktulü takip ederek katılan Selman Bozkurt ve tanık Ahmet Keçik ile birlikte Cuma namazına gittiğini tespit ettiği, maktulün yanındakilerle birlikte namazdan ofisine döneceği bilgisini diğer sanıklar Eray ve Suat'a ilettiği, suçun icra hareketleri tamamlanana kadar olay yerinde bulunmasının, gözetleme yapmaktan başka bir sebebinin de olmadığı; sanıklar Vedat ve Suat'ın bu keşif ve gözetleme faaliyetlerinin; suçun işlendiği yerin şehir merkezi olması, araç ve insan yoğunluğunun fazla olması da dikkate alındığında suçun işlenebilmesi için önemli olduğu, dolayısıyla hem maktule yönelik tasarlanmış suçun hem de katılana yönelik kasten öldürmeye teşebbüs suçunun icrası kapsamındaki söz konusu iştiraklerinin önemi itibariyle TCK'nun 39. maddesini aşarak TCK'nun 37. maddesi kapsamında kaldığı kanaatine varılmıştır.

Her ne kadar sanıklar ve müdafilerince sanık Eray'ın maktul Sinan Ateş’in vücudunun alt bölgesine ateş ettiği, bunun da sanığın öldürme kastının bulunmadığını gösterdiği, bu hususu teyit edecek bir bilirkişi raporu da alınması gerektiği ileri sürülmüş ise de sanık Eray'ın maktulün vücudunun alt bölgesine doğru ateş ettiğinin kamera kayıtlarından anlaşılabildiği, bunun aksine bir iddianın ve şüphenin bulunmadığı, otopsi raporunun da bu hususla örtüştüğü, oluşa göre maktulün batın ve uyluk bölgelerinden aldığı isabetler ile yere düştüğü sırada baş bölgesinden de Eray'ın atışı neticesinde isabet aldığının anlaşılmış olması karşısında belirtilen hususta ayrıca rapor alınmasına gerek görülmemiştir."

'EMRE YÜKSEL SANIK ERAY'I TOLGAHAN İLE BİRLİKTE İSTANBUL'A GÖTÜRDÜ'

Sanıklardan eski Ülkü Ocakları Genel Başkan Yardımcısı Emre Yüksel hakkında ise şu gerekçelere yer verildi:

Maktule yönelik suçun işlenmesinden önce sanık Emre Yüksel’in Tolgahan Demirbaş’a maktul Sinan Ateş’in avukatı Ali Yücel’e ait 06 YCL 82 plaka sayılı aracın sorgulanmasını talep ettiği, sanık Tolgahan Demirbaş’ın plakayı Ankara Emniyet Müdürlüğünde komiser olan sanık Mustafa Ensar Aykal’a sorgulattığı ve sanık Emre Yüksel’e ilettiği; sanık Tolgahan'ın suç tarihinde saat 12.58'de (suçun işlendiği saat 13.34'ten önce) sanık Emre Yüksel'e, sanık Vedat Bakaya tarafından kullanılan motosiklet ile suçun işlenmesinden sonra Gölbaşı'na götürülen ve burada motosikletten inen sanık Eray'ın Tolgahan'ın aracına bindiği yerin konumunu attığı ve yine orada bulunan Kadoil akaryakıt istasyonunun fotoğrafını attığı, daha sonra konum ve fotoğraf bilgisini sildiği; suçun işlenmesinden sonra Emre Yüksel ile Tolgahan Demirbaş'ın facetime
üzerinden 58 kez görüştükleri; sanık Tolgahan'ın suçun asli maddi faili sanık Eray'ı sanık Aytaç Ataç'a ait çiftliğe ve yahut da bu çiftliğin yakınına götürdükten sonra Ankara şehir merkezinde sanık Emre Yüksel ile buluştuğu, akabinde sanık Tolgahan'ın 34 CRY 469 plakalı araçla sanık Emre'nin ise audi marka 06 AT 5021 araçla Eray'ın bulunduğu yere geldikleri, Emre ile birlikte Eray'ı alarak audi marka araçla İstanbul'a yola çıktıkları, Eray'ı İstanbul'da bıraktıktan sonra bir gece İstanbul'da Tevetoğlu Otel'de kaldıkları, ertesi gün sanık Tolgahan ve Emre'nin Ankara'ya döndükleri olayda; eylemler bütün halinde değerlendirildiğinde, sanığın suçtan önce maktulün konumunu belirlemeye yönelik eyleminin tasarlanmış suçta TCK'nun 39/2-b maddesi kapsamında ‘suçun nasıl işleneceği hususunda yol göstermek’ niteliğinde olduğu, suçun işlenmesinden sonra Tolgahan ile yapmış olduğu yoğun telefon trafiğinin aynı Kanun'un 39/2-a maddesi kapsamında ‘fiilin işlenmesinden sonra yardımda bulunacağını vaat’ ettiğini gösterdiği, nitekim akabinde bu vaadi kapsamında sanık Eray’ı Tolgahan ile birlikte İstanbul'a götürdüğünün de sabit olması karşısında, sanığın tasarlanmış suça yardım suretiyle iştirak ettiği sonuç ve kanaatine varılmış, suça iştirakinin önemi de gözetilerek sanığın müsnet suçtan alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle cezalandırılmasına karar verilmiştir.”

NE OLMUŞTU?

Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen Sinan Ateş suikastı davasında mahkeme, 2 Ekim'de sanıklardan tetikçi Eray Özyağcı, olayda kullanılan motosikletin sürücüsü Vedat Balkaya ve cinayet mahallinde keşif yapan Suat Kurt, "tasarlayarak kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, müşteki Selman Bozkurt'a yönelik "kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan ise 13'er yıl hapis cezasına çarptırıldı.

Mahkeme, dosyada "suça azmettiren" sıfatıyla yer alan sanıklar Doğukan Çep ve Tolgahan Demirbaş'ı "tasarlayarak kasten öldürmeye azmettirme"den ağırlaştırılmış müebbet hapse mahkum etti. Diğer sanıklar, Zekeriya Asarkaya, Hakan Saraç, Ufuk Köktürk, Mehmet Yüce, Osman Bayraktar, Caner Günay, Umut Ersoy, Çağlar Zorlu, Aytaç Ataç ve Erdem Karadeniz'in üzerine atılı suçlardan beraatına karar veren mahkeme, sanık Günay hakkında "suçluyu kayırma" suçundan Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na ihbarda bulunulmasına hükmetti. Bu sanıklar arasında tek tutuklu olan Çağlar Zorlu'nun da beraatle birlikte tahliyesine karar verilmişti.