Gündem

Özgür Özel'den erken seçim çağrısı: Bu şartlar altında kaçamazsınız

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, emeklilerin, işçilerin, asgari ücretlilerin ve çiftçilerin yaşadığı sorunlar ve ekonominin genel durumu üzerinden iktidarı eleştirdi. “Geçim yoksa seçim olur” sözlerini yineleyen Özel, “Bu şartlar altında kaçamazsınız. Halep oradaysa arşın burada, seneye Kasım'da sandığı getirecek, iktidarı değiştireceğiz” dedi.

Abone Ol

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, iki günlük Balıkesir programının ilk gününün sonunda Gönen Belediye Başkanı İbrahim Palaz’ı makamında ziyaret etti. Özel, ardından belediye binası önünde halka seslendi.

Özel’in gündeminde ise daha önce birçok platformda sıklıkla dile getirdiği erken seçim vardı. Özel, ekonomi üzerinden yaptığı hesapla “Kaybettiğimizi, kaybettiğimiz yerde bulacağız” diyerek, erken seçim çağrısını yineledi.

Üst üste iki kez belediye başkanı seçilen Palaz’ı tebrik ederek konuşmasına başlayan Özel, ''Hiçbir başarıda tesadüf aramayın. Eğer bir belediye başkanı 'Gönen'de iki kez seçilmek zor, sürekli değişiyor' denirken iki kişiden birinin desteğini alıyorsa o yaptıklarının hemşerileri tarafından takdir edilmesidir. Gerçek notu Gönenli'ler 31 Mart'ta vermiştir'' dedi.

'GETİR SANDIĞI, BAŞKA ÇARESİ YOK'

CHP'yi baba ocağı olarak niteleyen ve üreticileri baba ocağına dönmeye davet eden Özel, şunları söyledi:

''Baba ocağı denince... Herkes baba ocağına doğuyor zaten. Babanız değilse dedeniz bu partideydi. Kimi sonra daha büyüğünü arayıp gidiyor. Kimi daha küçüğüne rıza gösteriyor. Kimi uzakta oturuyor kimi daha yakında oturuyor. Ama herkes biliye ki bir baba evi var ve bacası tütüyor. Başı sıkılırsa gideceği yer belli. Şimdi çeltik üreticinin buğday, pamuk üreticisinin de Gaziantep'teki fıstıkçının da artık baba evine dönme zamanı geldi. Çünkü geçmişte iyi olsun diye oy verilenler, memlekete iyi gelmediler. Emekliler bunlar geldiğinde 1.5 asgari ücret alıyordu. Hiç elleşmeseler bugün maaş 26 bin lira olacak ama bugün 12 bin 500 lira. O gün 8 çeyrek altın alıyordu. Ama bugün 3 tane alamıyor. Yani her ay bir emekliden 5 çeyrek altın kayıp. Ne yapacağız? Kaybettiğimiz yerde arayacağız. Biz bu 5 çeyrek altını 3 Kasın 2002'deki seçim sandığında kaybettik. Kaybedilen şey kaybedilen yerde bulunur. Nerede kaybettik, seçim sandığında. Nerede bulacağız? Gelecek seçim sandığında. Eğer ben 31 Mart seçimini kendime, partime sadece CHP'ye mal edersem yanlış yaparım. Türkiye İttifakı dedik. Yeter ki bayrağını, milletini, Atatürk'ü sevsin, gelsin bizimle olsun dedik. Geldiler, bu iktidara sarı kart gösterdiler. Ondan sonra dedim ki bak hemen seçim çağrısı yapmayacağım. Bu seçim sonucunu kendime mal edip erken seçim demeyeceğim. Ama milletin sesini duy. Bu meydanları emekliler dolduruyor. 10 bin liraya geçim olmaz dedim.  Meydanları asgari ücretliler dolduruyor, '17 bin lirayla geçinemiyor’ dedim. Kira mı versin çocuk mu okutsun, karın mı doyursun, üstüne kıyafet mi alsın? Bu maaşa 'olmaz' dedim. Çayın üretim maliyeti 19 lira, '17 lira üretim maliyeti olmaz' dedim. Mazot 2 kat, ilaç 3 kat, yevmiye 3 kat artmış. Ama sen çiftçiye aynı fiyata buğday, fındık, fıstık sat, narenciye dalında kalsın. Sen bu çiftçiye 'sahip çık' dedim. Borçlar, borçlar, borçlar... Pandemide aldığı krediyi ödeyemez. Zaman değişti, seçim geçti, hadi bakalım faizini artırdın. ‘Yapma bunu’ dedim, yaptı. 10 bin lirayken 25 kilo dana kıyma alıyordu. 12 bin 500 lira yaptı, 20 kilo dana kıyma alamıyor. Öyle olunca geçim olmuyor. Geçim yoksa seçim var. Getir sandığı, başka çaresi yok. Türkiye'nin dört bir yanını geziyorum. Kimse geçinemiyor. Bu şartlar altında kaçamazsınız. Ama kaçıyorlar. Vallahi kaçıyorlar. AK Parti'nin Balıkesir milletvekillerini gören var mı? Yöneticilerini gören var mı? Tayyip Bey'i gören var mı? Buraya gelebiliyor mu? Hatırınızı sorabiliyor mu? 'Maaşınıza zam yaptım' diyebiliyor mu? Gözünüzün içine bakabiliyor mu? Bakamıyorsa kaçmayacak. Halep oradaysa arşın burada, seneye Kasım'da sandığı getirecek, iktidarı değiştireceğiz. Lamı cimi yok.''

'ÖNCE AK PARTİ GİDECEK ARDINDAN SURİYELİLER GİDECEK'

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın sözlerine de değinen Özel, EYT’lilere ilişkin sözlerine AK Partili isimleri işaret ederek yanıt verdi ve şunları söyledi:

“Ya bu insanların yüzünü güldüreceksin. 'Güldüremem.’ Kendin sokağa çıkmıyorsun, oğlun Bilal Erdoğan meydanlara çıkıyorsa ve siyaset yapıyorsa artık o Tayyip Erdoğan'ın oğlu olarak değil, TÜRGEV’in TÜGVA’nın, Okçuluk Vakfı’nın… Birçok yerden bu devletin imkanlarını alan biri olarak dönüp ona da bakarız.  ‘Suriyelilerin suç oranı Türklerden düşük’ demiş. Yani biz suç işliyormuşuz, Suriyeliler işlemiyormuş. 'Ucuz işgücü iyidir' demiş, 'göç kalkındırır' demiş. Türkiye’yi Suriyelilerle kalkındıracakmış.  Bir de ‘Ben ekonomistim’ demiş. Olmaz olsun öyle ekonomi bilgisi. Olmaz olsun böyle siyaset. Gönen’in gençleri işsiz, Balıkesir'in gençleri mutsuz. Bizim insanımız yoksul! Bu, Suriyelinin çocuğunu ucuz çalıştırıp, kalkınma yapacakmış. Vallahi öyle kalkınma olmaz olsun. Biz bir kararı verdik Bilal Bey. Önce sizi göndereceğiz. Ardından Suriyelileri memleketine göndereceğiz. Biz ne yabancı düşmanıyız ne göçmen. Ama biz göçmen yaratan politikaların düşmanıyız. ‘Komşunun içişlerine karışma’ diyor Gazi Mustafa Kemal Atatürk. Baban karışıyor, komşunun toprak bütünlüğüne saygılı ol. Saygılı davranmıyor. Komşudaki devlet dışı unsurları muhatap alma demiş. Getirmiş ÖSO’yu donatıyor, yolluyor savaşsın diye. ÖSO’ya Kuvayımilliye diyor. Onun için önce AK Parti gidecek, ardından Suriyeliler gidecek.

'YATTIĞI YERDEN MAAŞ ALAN ARIYORSAN AK PARTİLİLERE BAK'

Bir de Bilal Bey çıkmış demiş ki ‘Geçen sene hata yaptık.’ Ne hata yaptık? EYT’yi çıkardık. 'Muhalefet söyledi biz uyguladık.' Bir kere seçim gidiyordu, babanız Sayın Erdoğan can havliyle o EYT’yi çıkardı. Seçim üstü emekli oldular, Bilal Bey onunla da uğraşıyor. Ne diyor? ‘Yattıkları yerden maaş almak nerede görülmüş’ diyor. Sen yattığı yerden maaş alan arıyorsan, AK Parti'nin ilçe yöneticilerine, il yöneticilerine bak. Milletvekillerinin çocuklarına bak, AK Partililere bak. Milletle uğraşmayı bırak. O yüzden çok net. Artık millet kim gidiyor, kim kalıyor kararını verdi. Biz milletimizle kucaklaştık. Biz Türkiye İttifakı dedik, Türkiye İttifakını kurduk, el ele, omuz omuza kol kola bu işi başardık. Bundan sonra kendine güvenen öyle önüne gelenle ittifak yapmak için taviz veren değil, kendi öz gücüne güvenen, adaylarına güvenen, milletvekillerine güvenen, köklerine güvenen, geleceğine inanan bir siyasi parti olarak söz veriyoruz. Cumhuriyet'in ikinci yüzyılında nasıl yapılan ilk yerel seçimde söz verip de yaptıysak ve partimizi birinci parti yaptıysak, yapılacak ilk genel seçimde Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün partisini birinci parti yapacağız. CHP, Türkiye'nin birinci partisi. Emeklinin, emekçinin, çiftçinin, çalışanların ve esnafların, köylülerin, gençlerin, yaşlıların partisi.  CHP, hepsinin derdinin tek çaresi. Dertlerinizin var bir çaresi, onun da adı Cumhuriyet Halk Partisi.''