Medya sektöründe tekelleşme iddiaları ile başlayan süreç Gezi'ye döndü. Menajer Ayşe Barım'a 12 yıl sonra yapılan Gezi gözaltısının ardından zamanında Gezi eylemlerine katılan sanatçıların teker teker ifadeye çağrılmasına tepki gösteren Özel, sanatçılara destek için heyet görevlendirdiğini ifade ederken bu operasyonları isteyenin Erdoğan, yapanın ise Akın Gürlek olduğunu belirtti.
Özel'in konu hakkındaki açıklamaları şu şekilde:
"Belli bir süredir bir oyuncu menajeriyle ilgili çok sayıda haber, kamuoyu ilgisi ve siyasetle ilgisi olmayan tüm çevrelerin de dikkatini bir noktaya yoğunlaştırdığı yerde o kişi kamuoyunda konuşulan tartışılan meseleler üzerinden değil, 12 yıl önceki Gezi olaylarına, Gezi protestolarına katılım üzerinden gözaltına alınıyor ve çok sayıda o gün Gezi’ye katılan değil, o gün katılan ve bugün tutumu aynı şekilde devam eden kişiler de sorguya çağrılıyor. Yoksa bugün iktidara çok yakın isimler o gün Gezi’deydi; hiçbirine kimsenin bir şey sorduğu yok. Demek ki sorun o güne dair değil, bugüne dair."
"ERDOĞAN'IN KİNİYLE 12 YIL SONRA BİLE GEZİ'DEN HESAP SORULABİLİR"
Biz bu konuda Genel Başkanvekilimiz Ali Mahir Başarır başkanlığında beş kişilik bir hukukçu milletvekili heyeti görevlendirdik. Sanatçılara yapılan bu gözaltıları, ifadeye çağırılmaları dikkatle takip ediyoruz. Hem hukuki destek açısından onları yakından takip edeceğiz hem de şunu gördüğümüzü herkes görsün. Vatandaşlarımıza şunu söylüyorum: yaratılmaya çalışılan şu; popüler bir konu var, herkesin dikkatini çektiği, apolitik kişilerin bile bakıp “aa ne olmuş, menajer, oyuncu, o mu bu mu?” derken 12 yıl önceden Gezi… Verilmeye çalışılan mesaj şu: devlet 12 yıl sonra bile Sayın Erdoğan’ın kiniyle Gezi’den hesap sorabilir. O yüzden bugün protesto etmeye, sokakta olmaya, mitinglere katılmaya, tepki göstermeye mesafeli olun.
"OPERASYONU YAPAN AKIN GÜRLEK, TALİMAT ERDOĞAN'INDIR"
Yani bu topluma top yekün sindirme operasyonudur. Psikolojik bir operasyon içindeyiz. Yapan İstanbul Başsavcısı Akın Gürlek, talimatı veren Erdoğan’dır. Bu milleti, bu insanları; açsın, yoksulsundur, işsizsin, haksızlıklara uğruyorsundur, sakın sesini çıkarma; pırt pırtına getirir, kulbunu uydurur, günü gelince yakana yapışırız, diyorlar.
"BU KİRLİ OYUNLARA TESLİM OLMAYACAĞIZ"
Milletin açlığına, yoksulluğuna, işsizliğine tepkisini bile bu yolla vermeyi çalışan bir anlayışla karşı karşıyayız. Bu yüzden herkese diyorum ki, bu baskı rejimine karşı korkmadan, sinmeden ayakta durmak tarihi bir sorumluluktur. Bu kirli oyunlara karşı asla ve asla teslim olmayacağız. Biz buradayız; bugün İzmir’deyiz; Milli Mücadele için ilk kurşunun atıldığı şehirdir burası; Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün annesini emanet ettiği şehirdir burası. 100 yıl önce korkmayanların bir araya gelmesiyle kurulmuş, ortaya çıkarılmış büyük bir mücadele sonunda partimize dönüşmüştür. Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’lerinin kurulduğu, birleşerek kurulduğu partimiz bugün 100 yıl önceki kararlılıktadır, azimdedir, güçtedir.
"YIKMAYAN HER RÜZGAR BİZİ GÜÇLENDİRİYOR"
Bu ülkeyi sevenler, demokrasinin kıymetini bilenler, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü sevenlerin 100 yıl önceki kararlılık ve cesaretli olması lazım. Birilerinin sindirmeye çalıştığının farkındayız ama esas korkanlar onlar; bizim korkacak bir şeyimiz yok. Bu korku imparatorluğuna teslim olmayacağız. Yıkmayan her rüzgar bizi güçlendiriyor. Bunu bütün muhalefet için söylüyorum. Bizi yıkamayacaklar ve bu saldırılardan dimdik omuz omuza, kol kola ayakta çıkacağız ve bu haksızlıkları yapanları bu ülkenin başından ilk sandıkta uçuracağız.