Bağlı olduğu ülkenin vatandaşları bile, 'dünyanın en ölümcül adası' olarak adlandırılan bir yere ev sahipliği yaptıklarının farkında değil ve adanın, filmlere konu olacak cinsten bir geçmişi var...

İşte, tüyler ürperten detaylar...

Tam adıyla, 'Ölü İnsanlar Adası,' 2016 yılında 200'den fazla insan kalıntısının keşfedilmesinin ardından dünya çapında korkunç bir üne kavuştu.

Kalıntıların, 18. ve 19. yüzyıllarda mahkumlara ev sahipliği yapan 'hizmet dışı' hapishane gemilerinde ölenlere ait olduğu söyleniyor.

Bu gemilerdeki koşullar; aşırı kalabalık, hastalıklar ve diğer olumsuzluklar nedeniyle çok ağırdı ve tarihçiler, "Bu durum, birçok ölüme yol açtı" diyor.

Mahkûmlar öldükten sonra, cesetleri adadaki isimsiz mezarlara gömülüyordu. Ancak yıllar geçtikçe erozyon ve gelgit hareketleri bu mezarları açığa çıkardı. Böylelikle, adanın çamurlu yüzeyine dağılmış kemikler ve diğer kalıntılar da ortaya çıktı.

Bir ay kadar önce YouTuber Dara Tah (@DaraTah), bugün hiçbir yerleşim olmayan bölgeye bir ziyaret gerçekleştirdi ve Londra'nın sadece 80 km. uzağında yere alan bu esrarengiz adayı görmemizi sağladı.

Özgür Özel, Mevlid Kandili'ni kutladı Özgür Özel, Mevlid Kandili'ni kutladı

İngiltere'nin güneyindeki Kent şehrinin, Queenborough kasabasında yer alan 'Ölü İnsanlar Adası,' insan kalıntılarının bugüne ulaşmasına olanak tanıyan bataklık zeminiyle görülmeye değerdi.

Dara Tah, yayınında şu ifadeleri kullandı:

"Ölü İnsanlar Adası'nı daha önce bir kez ziyaret etmiştim. Fakat bu defa, muhtemelen Kara Veba hastalığına yakalanmış binlerce iskeletle adeta bir toplu mezar görünümünde olan bu bataklıkta bir gece geçirdim..."

“Adada Tabut Koyu adı verilen ve çoğu zaman sular altında kalan bir bölge olduğunu öğrendim, ancak yılın bu zamanında, bu bölgeye erişim son derece zordu..."

Dara Tah, 1,5 milyon kez izlenen videosunda izleyicilere, tabutlar ve kemiklerin yanı sıra eski şişeler ve değişik eşyalar da gösterdi.

Üzücü geçmişine ve kötü koşullara rağmen, adanın aynı zamanda, kuşların yuvalama ve üreme alanı olduğundan bahsetmeyi de ihmal etmedi...