Diyarbakır'ın Bağlar ilçesine bağlı kırsal Tavşantepe Mahallesi’nde 21 Ağustos günü kaybolmasının ardından, 19 gün sonra 8 Eylül'de Eğertutmaz Deresi’nde cesedi bulunan 8 yaşındaki Narin Güran cinayetine ilişkin Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığınca başlatılan soruşturma sonucunda açılan dava kapsamında taraf avukatları tevsii tahkikat talebinde bulundu.
Sanık Nevzat Bahtiyar’ın avukatı Ali Eryılmaz 22 Kasım'da mahkemeden toplam 14 maddelik bir talepte bulundu. Narin Güran’ın kıyafetlerinde tespit edilen menide ve idrarda bulunan Prostat Spesifik Antijen (PSA) enzimi hakkında, "Erkeklerde ve kadınlarda bulunup bulunmadığı, bulunuyorsa hangi organ ya da vücut sisteminden salgılanabileceği, normal şartlarda, maktulün 8 yaşında olduğu dikkate alınarak söz konusu enzimin maktulün vajinasında bulunup bulunamayacağı, bu enzimin üretiminin hangi yaştan sonra erkek ve kadın bireylerde başladığı hususunda Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Endokrinoloji Bölüm Başkanlığından kurul olarak bilimsel görüş" talep etti.
MAHKEME REDDETTİ
Sanık Enes Güran'ın bedenindeki ısırık izlerinin oluşmasına sebep olarak gösterdiği eylemi dikkati alınarak Enes Güran'ın ''ağız modelinin alınarak, yeniden Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesince kantitatif analiz yapılarak, diş izlerinin Enes Güran'a ait olup olmadığı hususunda ek rapor'' talep etti.
Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi, 29 Kasım’da talepleri inceledi. Mahkeme verdiği ek kararda tüm talepleri "dosyaya bir yenilik katmayacağı" gerekçesiyle reddetti.
NARİN’İN İÇ ÇAMAŞIRINDA PSA TESPİT EDİLMİŞTİ
Dosyaya 12 Eylül’de giren Adalet Bakanlığı Adli Tıp Kurumu’na bağlı Diyarbakır Grup Başkanlığı Biyoloji İhtisas Dairesi’nce hazırlanan raporda, Narin Güran’a ait olduğu bildirilen külot dış kısım ön sürüntü örneği, külot, mor renkli etek ve yazma üzerinde bulunan lekeden menide ve idrarda bulunan Prostat Spesifik Antijen (PSA) tespit edilmişti.
ISIRIK İZİNİN SEBEBİ
Enes Güran, savcılıkta verdiği ifadede kolundaki ısırıklara ilişkin, "Hatırladığım kadarıyla Narin’in kaybolduğu üçüncü gün evimize gelenler oluyordu ve evde herkes ağlamaya başladı. Ben de o an çok üzülmüştüm. Ağlarken babamın beni görerek üzülmesini istemediğim için kolumun üzerine kapanarak ağlamıştım. O esnada sinirden kolumu ısırdım. Isırık izi bu sebeple oluştu. Kesinlikle kolumu kardeşlerim ya da başka biri herhangi bir sebeple ısırmadı" ifadesini kullanmıştı. (ANKA)