TBMM Kadına Karşı Şiddet ve Ayrımcılığı Araştırma Komisyonu, Komisyon Başkanvekili Asuman Erdoğan başkanlığında toplandı. Komisyonda, Kadın ve Demokrasi Derneği'nden (KADEM) Yönetim Kurulu Başkan Yardımcı Canan Sarı, KADEM Vakfı Genel Müdürü Zeynep Demir, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Kadın Girişimciler Kurulu Başkanı Nurten Öztürk, TOBB Sektörler ve Girişimcilik Daire Başkanı Ahmet Saygın Laban, Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Tülin Oygür sunum yaptı.
6284 Sayılı Kanun'un etkin uygulanmasına gerektiğini dikkat çekilen KADEM sunumunda mağdurların başvuru süreçlerinde karşılaştıkları bürokratik engellerin kaldırılması, koruma kararlarının hızla alınması ve uygulamadaki aksaklıkların giderilmesinin gerektiği işaret edildi. Şiddet faili erkekler için zorunlu rehabilitasyon programlarının yapılmasının önemine değinilen sunumda tekrarlayan şiddet vakalarının önlenmesi için faillerin denetimli serbestlik kapsamında eğitim ve psikososyal destek programlarına tabi tutulması gerektiğine dikkati çekti.
HUKUKİ DESTEĞE VURGU YAPILDI
Sunumda, mağdurların adalete erişiminin kolaylaştırılması için çalışmaların yapılmana ilişkin “Baroların adli yardım hizmetlerinin genişletilmesi ve şiddet mağdurlarının hukuki destekten kesintisiz yararlanabilmesi sağlanmalıdır” denildi.
KADEM Vakfı Genel Müdürü Zeynep Demir sunumda, "Kadına yönelik şiddet verilerinin bir türlü bakanlıklar ile kurumlar arası işbirliğine benzer formatta yayınlamak konusunda devletin eksiği olduğunu düşünüyoruz" diye konuştu.
"ÖZ ELEŞTİRİNİZ OLDU MU?"
Sunumun ardından soru sormak için söz alan İYİ Parti Milletvekili Selcan Taşcı, "Ben o günkü özellikle İstanbul Sözleşmesi sürecindeki mücadeleniz için teşekkür ediyorum ama sonrasındaki geri çekilmeyle ilgili bir öz eleştiriniz oldu mu? Merak ediyorum. Çünkü bir konfor alanında faaliyet gösteriyor gibi algılanıyorsunuz ama en çok hırpalanan STK'lardan biri oldunuz ve İstanbul Sözleşmesi sunumda hiç geçmedi. Halbuki sizi bir mahallenin temsilinden, belki bütün kadınların temsiline evirecek bir süreçti” diye konuştu.
KADEM’in başta İstanbul Sözleşmesi’nin toplum ahlakına zarar verdiği iddialarını reddettiğini hatırlatan Taşcı, şunları kaydetti:
*Yine eşcinsel yönelimleri meşrulaştırdığı iddialarını da reddediyordunuz. Ancak sözleşmenin feshinden sonra toplumsal bir gerilim öznesi haline geldiği gibi bir gerekçelendirme ile geride pozisyon aldınız.
*Halbuki sözleşme metni aynı. Yani savunduğunuz günkü metninle bugünkü metnin arasında tek satır farklılık yok. En başında misyonu, vizyonu anlatırken kadının onuruyla var olması dediniz, ya da kadının karar mekanizmalarında yer alması. Bütün diğer gerekçeleriniz saklı kalıyor olsa bile, sadece o gün verdiğiniz mücadelenin onurunu korumak için bile daha net pozisyon almanız gerekmez miydi?
*Karar mekanizmalarında yer almaktan söz ettiniz. Günün sonunda, kararı başkaları aldı. Yani haklılığımıza, tezlerimizin doğruluğuna rağmen o kararı değiştiremedik. 'İstanbul Sözleşmesi yaşatır' diyen birçok kadın bugün hala ahlaksızlıkla suçlanıyor. Başka birçok şeyle suçlanıyor.
*Toplumun değer yargılarını hedef almakla suçlanıyor. En azından o kadınların mücadelesinin bir parçası olmak adına bugün de bir şeyler söylemeye devam etmeniz gerekmez mi?
"İÇ UYGULAMAYA ETKİLEYEN BİR ŞEY DEĞİL”
KADEM Yönetim Kurulu Başkan Yardımcı Canan Sarı, İYİ Partili Taşcı’nın sorusuna avukat olarak cevap vermek istediğini belirterek, "İstanbul Sözleşmesi çok önemli bir sözleşmeydi. Kadına yönelik şiddetle mücadelede ve yasal metinlerin oluşturulmasında ilgili kurumları kurulmasında öncülük etmiş bir metindi. Ancak Sözleşmenin yürürlükten kalkması iç uygulamayı etkileyen bir şey değil. Çünkü hiçbir mahkeme kararını verirken İstanbul Sözleşmesi'ne aykırı davrandığı için yargılama yapmıyor. 6284 sayılı yasadaki hükümlere göre karar veriyor" diye konuştu.
"MAHKEMELERDE GÖRÜYORUZ"
"Sözleşme kalkmış olabilir ama bizim amacımız üzüm yemek bağcıyı dövmek değil" diyen Sarı, şunları kaydetti:
*Yani şiddete uğrayan kadını şiddetten korumak, hiçbir şekilde çocuk olsun, aile olsun, kadın olsun, hiçbir insanımızın şiddete maruz kalmaması yönünde çalışma yapıyoruz. Dolayısıyla İstanbul Sözleşmesi'nin getirdiği iç hukukumuza aktaramadığımız güzel düzenlemeleri de var. Nedir bu?
*Mesela orada GREVIO vardı, GREVIO raporlama yapıyordu. Sonuçta zorlayamaz. Hiçbir taraf, imzacı ülke, hiçbir sözleşmeye ‘bugün çıkıyorum’ dediğinde her türlü sözleşmeden çıkabilir. Ama bu ön açıcı raporlardaki şeyler kendimizi de görmemiz açısından, kadına karşı şiddetle mücadelede ülkemizin başka gözlerden bakılması açısından da önemli.
*Yasal metinler tek başına korumaz, önemli olan onların getirdiği zihniyetin hem yasal metinlerde hem kamu kurumlarında hem STK'larda hem halk nezdinde oturmuş olması. Ben bu anlayışın oturduğuna inanıyorum.
*Yargılamalara baktığımızda kadına karşı şiddetle mücadelede hiçbir geri adım atılmadığını mahkemelerde görüyoruz. Tabii ki uygulama hataları var."
"BENİM CEVAP VERMEM DOĞRU OLMAZ”
Taşcı, Sarı’nın cevabı üzerine, "Ben hukuki bir soru sormadım. Hukuki boyutuyla soru geliştirmek gerekiyorsa Meclis onayıyla kabul edilmiş bir anlaşmanın, sadece Cumhurbaşkanı kararıyla feshini doğru buluyor musunuz?” sorusunu yöneltti. Sarı, "Meclis çatısı altında bu kadar vekilin olduğu yerde benim cevap vermem doğru olmaz" yanıtını verdi. Komisyonda kadın ağırlıklı bir yönetim oluşturulduğuna değinen Sarı, “Aslında burada da eşitlik sağlansaydı daha verimli olur diye düşünüyorum” dedi.
"BAYAĞI FARKLI YORUMLARA SEBEP OLDU”
Komisyon Başkanvekili Erdoğan, "Aslında başkanımız yani erkek olması bile başlangıçta bayağı farklı yorumlara sebep oldu ama bugün rahatsızlığından dolayı gelemedi. Ben de sizin gibi düşünüyorum. Gerçekten her iki tarafın da olması gerektiğini düşünüyorum. Aslında öyle bir dağılım vardı” dedi.
“İSTANBUL SÖZLEŞMESİ'NİN KALDIRILMASI MEMLEKET İÇİN İYİ OLMUŞTUR”
Cumhuriyet Kadınları Derneği Genel Başkanı Prof. Oygür, yaptığı sunumun ardından gelen sorular üzerine Başkanvekili Erdoğan’a itirazının olduğunu belirterek, komisyon boyunca İstanbul Sözleşmesi, LGBT ve toplumsal cinsiyet başlıklarının konuşulduğunu söyledi. Oygür, "Ben burada susmak dinlemek gibi bir şiddete maruz kaldım. İstanbul Sözleşmesi LGBT'nin truva atıdır. İstanbul Sözleşmesi'nin kaldırılması memleket için iyi olmuştur" dedi.
CHP milletvekilleri Ersever ve Coşar ile DEM Parti Milletvekili Adalet Kaya’nın bu sözlere karşı çıkmasının ardından Oygür, "Ben sizi dinledim. Siz de beni dinleyeceksiniz, ben emir falan vermiyorum" tepkisini gösterdi. Prof. Oygür’ün emir kipi kullandığını söyleyen milletvekilleri Ersever ve Coşar komisyondan ayrıldı.
"DEVLETİMİZ GREVIO RAPORU'NU FIRLATIP ATMIŞTIR”
Oygür, şunları kaydetti:
"Sözleşme kadına yönelik şiddetin tarihselliğiyle başlar fakat toplumsal cinsiyet eşitliğiyle içini doldurur. Şimdi diyeceğiz ki ‘burada ne mahsuru var, toplumsal cinsiyet eşitliği ne güzel.’ Hayır. Bu bilmemekten mi kaynaklanıyor? Kasti mi oluyor? Biz bunu anlayamıyoruz. Toplumsal cinsiyet eşitliği biyolojik cinsiyeti reddeden, cinsiyetin doğumda atandığını ifade eden, cinsiyetin yaşamda bir ideolojik tarz, biçim olarak edinildiğini savunan, queer teorisinin temeli ifadedir ve LGBT'nin temelidir. Devletimiz aslında İstanbul Sözleşmesi'nden çıkmamıştır. Devletimiz GREVIO Raporu'nu fırlatıp atmıştır.”
Tartışmaların ardından Komisyon Başkanvekili Asuman Erdoğan, komsiyonun sona erdiğini söyledi.