Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu, Kızılay'ın üzerinde eski Başbakan Binali Yıldırım'ın gölgesi olduğunu anlatarak Yıldırım'ın kurumda pek çok akrabasının ve hemşehrisinin görev yaptığını ifade etti.

Terkoğlu, Murat Ağırel'in "Yağma" isimli kitabında Yıldırım ailesinin yaptırdığı okulun Büyük Zigana İnşaat üzerinden yaptırıldığını kaydederek, "Bir zamanlar TÜRGEV’e Kızılay üzerinden aktarılan bağışlarda gördüğümüz gibi, bu aktarım, 'vergiden kaçınmayı' da sağlıyor. Ancak... Asıl mesele, Kızılay’a, bir anlamda 'tanırız, biliriz' denilen Büyük Zigana İnşaat" ifadelerini kullandı.

Terkoğlu'nun yazısı şu şekilde:

"Binali Yıldırım’ın kardeşi İlhami Yıldırım, Kızılay’ın İstanbul şube başkanlığını uzun yıllar yürüttü.

Yıldırım’ın kızı Büşra Bahar Köylübay, aynı şubede başkan vekilliği yaptı.

Yıldırım’ın gelini, yani oğlu Bülent’in eşi Seda Yıldırım, yine İstanbul Şubesi’nde yönetim kurulu üyeliği yapmıştı.

Ali Kurumahmut’tan Vahdet Erdoğan’a, Mehmet Uğurelli’den Bekir Kaplan’a, Mehmet Ali Ergin’den Nazif Barış Çiftçioğlu’na, Abdülvahit Şimşek’ten Yılmaz Sezgin’e kadar bir dizi hemşerisi, akrabası, çalışma arkadaşı Kızılay’da görev yaptı.

Kızılay’da AK Parti içi fraksiyonların kavgası sayesinde, Yıldırım’ın gölgesi daha da görünür oldu.

ŞİRKET ŞARTLI BAĞIŞ

Ağırel’in kitabında bu hikâyeyi daha ilginç kılan bir belge var.

Şöyle anlatayım...

İzmir Karabağlar’da, Binali Yıldırım’ın açılışını yaptığı bir okul var: Bahar Yıldırım İlkokulu ve Havva Yıldırım Anaokulu.

Bahar Hanım, Binali Yıldırım’ın annesi, Havva Hanım ise kayınvalidesi.

22 Nisan 2018’de açılan okulun hikâyesi İzmir Valiliği’nin sitesinde şöyle tanıtılmış:

'Binali Yıldırım’ın çocukları Bahar Büşra Köylübay, Erkam Yıldırım ve Bülent Yıldırım’ın bağışlarıyla yapılan okulun...'

'Yağma'da, bu okulun kuruluş belgesi yer alıyor.

Zira okul, doğrudan Binali Yıldırım’ın ailesi tarafından değil, Kızılay ile imzalanan protokolle yapılmış. İlkokul için 3 milyon 50 bin liralık, anaokulu için 1 milyon 24 bin liralık anahtar teslim bedeli var.

Protokollerde, ilkokul bağışçısı Erkam Yıldırım, Bahar Büşra Köylübay, Semiha Yıldırım, Bülent Yıldırım yazıyor. Anaokulu için ise Derin Denizcilik AŞ. Söz konusu şirket de Yıldırımların aile şirketi.

Protokolde bir ayrıntı var...

Yıldırım ailesi, Kızılay’a “Al okul yap” diye parayı verip bırakmamış. Bu, “şartlı bağış” özelliği taşıyor.

Peki şart ne?

Ağırel’in yayımladığı belgeden aktaralım:

'Okul binasının, ‘müvekkillerinin bildiği’ ve 2017-2018 eğitim yılına yetiştirmeyi taahhüt eden, Büyük Zigana İnşaat Bakliyat Madencilik San. ve Tic. AŞ’nin müteahhitliğini üstlenmesi kaydıyla, kurumumuza şartlı bağış yapmayı düşündüklerini ilettikleri...'

Yani, Yıldırım ailesi, Kızılay’a parayı verirken, “okulu Büyük Zigana İnşaat’ın yapması” şartını getirmiş. Kızılay da kabul etmiş. Ve okullar inşa edilmiş.

ŞİRKET TANIDIK ÇIKTI

Elbette bunun sağladığı bir avantaj da var. O da protokolde yazıyor: “Söz konusu okul yapım işinin KDV’den muaf olarak yapılması ve ödenmesi.”

Bir zamanlar TÜRGEV’e Kızılay üzerinden aktarılan bağışlarda gördüğümüz gibi, bu aktarım, “vergiden kaçınmayı” da sağlıyor.

Ancak...

Asıl mesele, Kızılay’a, bir anlamda 'tanırız, biliriz' denilen Büyük Zigana İnşaat.

Söz konusu şirketin bir internet sitesi yok. Gelgelelim Ticari Sicil Gazetesi’ne göre 2014 yılı başında tescil edilmiş. Şirketin Ulaştırma Bakanlığı ihaleleri aldığı arşivlerde görünüyor.

Öte yandan şirketin 2017 yılında sermayesini azalttığı, sonrasında bölündüğü de görülüyor. Devralan iki şirketten biri Büyük Manyas Tarımcılık, öbürü ise Büyükkonak Gayrımenkul İnşaat. İki şirket de Binali Yıldırım’a yakınlığı ile bilinen, Bayburt Grup’un sahibi Şentürk ailesinin fertlerinin ortaklığı. Nitekim, okulu yapan, şirketi kuran Ömer Korkut da burada yönetim kurulu üyesi.

Kısacası, Yıldırım’ın ailesi, kendi adlarına okul açarken, önce Kızılay’a bağış yapıyor. Kızılay’dan ise kendi ifadeleriyle 'bildikleri', halk tabiriyle 'kendilerine yakın' şirkete inşaatı vermelerini istiyor. Kızılay da bunu onaylıyor. Vergi kolaylığı da bonusu oluyor.

Kızılay’ın hikâyesi Cumhuriyet öncesine dayanıyor. Savaşın yaralarını sarmakla başlayan öykü, tüm felaket kurbanlarına el uzatmaya varmış. Kızılay, hep karşılıksız, koşulsuz, beklentisiz yardımlarla anılmış. Kimi mezarlıklarda gördüğünüz Kızılay sembolleri, insanların maaşlarını, varlıklarını, emeklerini ölürken bile Kızılay’a vermelerini simgeliyor. Gelgelelim, AKP döneminde holdingleşen Kızılay’ın en küçük işine bile tuhaflıklar karışıyor. Bir okul yaptırırken bile Kızılay, başta vergi olmak üzere, sıra dışı işlere aracılık ediyor.

Su bulandı. Artık ne içene ne serinleyene faydası kaldı. Arınmak için önce suyu temizlemeli..."