Birgün'den Berkay Sağol'un haberine göre, 2005 yılında Düzce'de başlatılıp daha sonra ülke genelinde yaygınlaşan aile hekimliği sistemi, yıllar içerisinde çeşitli zorluklarla karşı karşıya kaldı.
Bina eksiklikleri, sağlıkta şiddet, idari iş yükleri ve hak kayıplarının yanı sıra son dönemde artan kira bedelleri ve mülk sahipleriyle yaşanan sorunlar, aile hekimlerini zor durumda bırakıyor. Bazı durumlarda, aile sağlığı merkezi (ASM) binalarının satışa çıkarılması gündeme geliyor, bu da hekimlerin çalışma koşullarını daha da güçleştiriyor.
Son dönemde İzmir ve Burdur'da bazı ASM binalarının satışa çıkarılması, aile hekimleri arasında rahatsızlığı artırmış durumda. Burdur’da bulunan 8 No'lu Aile Sağlığı Merkezi'nin yer aldığı bina 10 milyon 100 bin TL'ye satışa sunuldu. İzmir'de ise Balçova’daki 4 No’lu Nusret Fışek Aile Sağlığı Merkezi'nin bulunduğu binanın yüzde 25 hissesi 3 milyon 250 bin TL karşılığında satışa çıkarıldı. Bu durum, aile sağlığı merkezlerinde kira sorunlarını daha da büyütüyor ve hekimler, yeni sahiplerin yüksek kira talepleriyle karşı karşıya kalıyor.
İzmir Aile Hekimleri Derneği (İZAHED) Başkanı Dr. Muhteber Çolak, kamuya ait olmayan aile sağlığı merkezlerinin bina sorunlarının giderek arttığını dile getiriyor. Çolak, sağlık kurumlarının sürekli yer değiştirmesinin mahallelere verilen sağlık hizmetlerinin kalitesini olumsuz etkilediğini belirtiyor.
Bu tür satışların kira artışlarına ve dolayısıyla hukuki süreçlere yol açtığını ifade eden Çolak, kendisinin çalıştığı binanın da yıkım kararı bulunduğunu ancak yeni bir yer bulunamadığı için hizmet vermeye devam ettiklerini belirtti. Çolak, “Yıkım kararı olan binada çalışmaya devam ediyoruz. Bu da hem bizim hem de hastalarımız için ciddi bir risk oluşturuyor” dedi.
Dr. Çolak, bazı aile hekimlerinin kira ödemekte zorlandığını ve bina sorununun aile hekimliği sistemini ciddi anlamda tehdit ettiğini söyledi. “Birçok aile hekimi, bina satıldığında yeni mülk sahibinin ciddi bir kira artışı talep etmesiyle karşılaşıyor. Doktorların tehdit edildiğini bile biliyoruz. Mahkemelik olan meslektaşlarımız var” diyen Çolak, sağlık hizmetlerinin daha kaliteli ve güvenli bir şekilde sunulabilmesi için aile sağlığı merkezlerinin deprem dayanıklı ve müstakil binalarda olması gerektiğini ifade etti.