Dünyada 30’dan fazla ülkede görülen, kene ısırığıyla bulaşan ve tedavisi olmadığı için ölümlere neden olan KKKA virüsüne karşı bilim dünyası seferber oldu. DSÖ’nün en fazla halk sağlığı riski taşıyan hastalıklar listesinde Covid-19’dan sonra 2'nci sırada yer alan hastalığı, önlemek için aşı ve ilaç arayışları sürüyor. Birçok üniversitede çeşitli bilim insanlarının KKKA virüsüne karşı aşı çalışmaları devam ederken, Türk, Amerikalı ve İranlı bilim insanları da hastalığa karşı ilaç üretebilmek için ortak çalışma yürütüyor.

KKKA GEÇİRENLERİN KAN ÖRNEKLERİ İNCELENDİ

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Maryland, Georgia, John Hopkins ve California Üniversiteleri ile ABD Ordusu Bulaşıcı Hastalıklar Tıbbi Araştırma Enstitüsü ve Askeri Akademisi, Türkiye’de de Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ), Hitit ve Acıbadem Üniversiteleri ile İran’dan Pasteur Enstitüsü’nde görevli bilim insanları, KKKA hastalığı geçiren kişilerden kan örnekleri aldı. İyileşen 7 ayrı denekten alınan kan örneklerinde moleküler inceleme yapan immünolog, virolog ve mikrobiyologlar; virüste enfekte olduktan sonra vücudun ürettiği doğal antikor hücrelerini izole etti. Laboratuvar çalışmalarında kanda antikor oluşturmaya yarayan ana bağışıklık hücrelerini yapı taşlarına ayrıştıran bilim insanları, doğrudan KKKA virüsüne özgü ‘monoklonal antikor’ üretmeyi başardı. Kanda sadece KKKA virüsünü hedef alan antikorun klonlanıp, çoğaltıldığı ve ölümcül hastalığa karşı ilaç geliştirebilmenin ilk adımı olan çalışma; makaleye dönüştürülerek bilim dünyasına sunuldu. Virüsün bilinen 5 suşunda yapılacak etkinlik çalışmalarından elde edilecek sonuçların, KKKA hastalığının tedavisine umut ışığı olması bekleniyor.

‘VAKALARIN DÖNEMSEL OLARAK DEĞİŞKENLİK GÖSTERİYOR’

​Çalışma ekibinde yer alan KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, KKKA hastalığının Türkiye’de 2002 yılından bu yana görüldüğünü ve sorun olmayı sürdürdüğünü söyledi. Vakaların dönemsel olarak değişkenlik gösterdiğini belirten Yılmaz, “Son yıllarda yine artış trendi oluştu. Şu ana kadar bugün itibariyle hastanemizde 3’üncü vakayı yatırmış durumdayız. Gümüşhane taraflarında hafif vakaların yatıp çıktığından haberimiz var. KKKA özellikle bizim bölgemiz ve İran gibi ülkelerin sorunu olduğu için bunların tedavisiyle ilgili araştırmaları da biz yapmak durumundayız” dedi.

'BU ANTİKORLAR COVİD-19 HASTALIĞI TEDAVİSİNDE ÜRETİLEREK KULLANILDI'

KKKA hastalığına karşı bilim dünyasıyla ortak bir çözüm aradıklarını anlatan Prof. Dr. Yılmaz, “Çalışmamız sonucunda ‘monoklonal’ antikor üretildi. Bu antikorlar son olarak Covid-19 hastalığı tedavisinde üretilerek kullanıldı. Başka hastalıklarda da bu var. Hastalığa özgü üretilen bir tedavi şekli. KKKA virüsüne dışarıdan bu antikoru vererek, virüsü yakalayıp orada onu yok etmeye yarayan bir ilaç geliştirmeye çalışıyoruz diyelim. İnsan kanından üretip çoğaltıyoruz. Hastalığı geçiren insanlarımızdan kan aldık ve onunla antikor ürettik. Hastalığı yenmiş kişilerden alınan antikorlar üretilerek çoğaltıldı. Şimdi de KKKA’nın diğer suşlarında etkili olup olmadığı çalışmasını yapıyoruz” diye konuştu. 

‘ETKİNLİK TESTLERİ YAPIYORUZ’

Üretilen ‘monoklonal’ antikorlarla, KKKA virüsünün tüm suşlarında etkinlik testi yapacaklarını anlatan Yılmaz, “Antikor üretimi zor bir süreçten ziyade deneyim gerektiriyor. Önemli olan üretilen antikorun etkinlik testleri ve şu an bu testleri yapıyoruz. Bu makale dünyanın sayılı bilimsel dergilerinden ‘Nature’da yayınlandı. Bundan sonraki çalışmalarda neler yapabileceğimize bakıyoruz. İnşallah etkin çıkar ve KKKA’dan mortalite görmeyiz” ifadelerini kullandı.

‘ANTİKOR ÜRETİMİNİ BAŞARMAK, BAŞLI BAŞINA UMUT’

Elde ettikleri sonuçların virüse karşı ilaç geliştirebilmek için ilk adım olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Yılmaz, "Antikor üretimini başarmak başlı başına umut demek. Bundan sonrası için inşallah diyoruz. Testin olumlu sonuçlanacağını düşünüyoruz. KKKA’ya tedavi bulunacaktır; ilk adımlar atıldı. Bundan başka, aşı çalışmalarında da belli bir aşamaya gelindi. Belki aşıyla birlikte de korunacağız. Belki hiç ‘monoklonal’ antikor gibi ilaçlara gereksinim olmayacaktır ama gereksinim olursa da en azından antikorumuz olsun. Çünkü antiviral, virüse direkt etkili bir ilaç yok. ‘Monoklonal’ antikorlar bu konuda hastalara bu hastalığı yenmesi için katkı sağlayacaktır” dedi. (DHA)