TBMM Genel Kurulu, Meclis Başkanvekili Nimetullah Erdoğmuş başkanlığında toplandı. Erdoğmuş, birleşimin başında üç milletvekiline gündem dışı söz verdi. İYİ Parti İstanbul Milletvekili Hayrettin Nuhoğlu, TBMM'de söz alarak yaptığı konuşmada olası İstanbul depremi hakkında ifadelerde bulundu.

ANAYASA'NIN YÜKLEDİĞİ BİR GÖREV

Nuhoğlu, konuşmasında Kalıcı tedbirler alınmasının ve kentsel dönüşümün sağlanmasının önemine değinirken, deprem bölgesinde yapılacak konutların depremzedelere bir lütuf değil, Anayasa'nın yüklediği bir görev olduğunu da belirtti.

'KARA BİR DÖNEM OLARAK KALACAK'

Nuhoğlu'nun yaptığı konuşma şu şekilde:

"Yirmi bir yıllık AK Parti iktidarının partili cumhurbaşkanlığı sistemine geçtikten sonraki tek adam dönemi yüz yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihinde kara bir dönem olarak yerini alacaktır.
Sadece komisyon raporundaki kurumlar değil devletin bütün önemli kurumları bilerek zayıflatılmış tam bir bataklığa sürüklenmiştir. Şaibelerle dolu bu dönemin sonunda yaşanan deprem felaketinin etkileri de çok ağır olmuştur.

LİYAKATSİZ KADROLAR

Sistemden kaynaklanan depreme müdahale konusundaki başarısızlığın altında yatan esas sebeplerin başında yönetimdeki liyakatsiz kadrolar gelmektedir.

Bu vesileyle bugün de depremi konuşmaya devam edeceğim. Yanlışlıkları hatırlatarak deprem ve afet olgusunun hafızalarda yer etmesine gayret edeceğim. Sosyal medyada çok dolaşan ve slogan haline gelen afetin özeti şu şekildeydi. Ses varken ekip yoktu. Ekip varken ekipman yoktu. Ekipman varken ses yoktu. Deprem bölgesinde bu ifadeyi doğrular nitelikte vicdanları sızlatan çok olayla karşılaştık.

STK'LAR VE GÖNÜLLÜLER

Diğer taraftan enkaz altında kalmayanlar soğuktan ve açlıktan ölmediyseler kendi imkanları diğer illerden gelen belediye ekipleri, sivil toplum kuruluşları ve gönüllü yardımseverler sayesinde olmuştur.
Yandaş televizyonların sürekli olarak olumsuzlukları gizleme gayretindeki yayınlarına rağmen milletimiz gerçekleri görmüştür. Sorumlu olan iki kurumdan bilhassa bahsetmek istiyorum

KIZILAY VE AFAD

Biri rezaletlere rağmen başkanının hiçbir şeye aldırış etmeden görevine devam ettiği Kızılay, diğeri de AFAD'tır. Amasya protokolü iki bin onda iptal edilince Afetlere müdahale görevinin tamamı AFAD'a verildi. Afet ve acil durum alanında yetki ve sorumlulukları tek çatı altında toplayarak afetlerde düzeni ve koordinasyonu sağlamak üzere kurulan AFAD görevini başarıyla yürütememiştir.

AFAD VE STRATEJİK PLAN

AFAD'ın depremden önce internet sayfasından aldığımız stratejik plan ilkelerini hatırlatmak isterim. Önemli bir birikime ve koordinasyon yetkisine sahip tek kurum olması deneyimli personelin yüksek kapasiteli olması, veri, ekipman ve personel bakımından diğer kurumların kaynaklarını harekete geçirebilme yetkisine sahip olması. Mali açıdan ve teknolojik altyapı bakımından güçlü olması seksen bir ilde faaliyet gösteren yapısının bulunması halkın yüzün gözündeki saygınlığı yedi yirmi dört göreve hazır olunması ve hızlı müdahale kapasitesine sahip olunması gibi özellikler sayılmıştır.

Bu büyük afette sayılan bu olumlu özelliklerin hiçbirisini görmek mümkün olmadı. Ne koordinasyon, ne kapasite, ne deneyim, ne kaynak, ne teknolojik altyapı, ne illerdeki örgütlenme, ne yedi yirmi bir, yirmi dört göreve hazırlık, ne hızlı müdahale, ne de halkın gözünde saygınlık kalmış. Gerekçe olması gereken bütün gerçekte olması gereken bütün bu özelliklerin sadece kağıt üzerinde kalmış olmasının elbette sebepleri vardır. Birinci sebebi söylersek diğerlerini saymaya gerek kalmayacaktır. O sebep işin ehline verilmemesidir.

Bu konu çok konuşuldu. Ama ben de tekrar hatırlatmak istiyorum. AFAD'ın depremle ilgili en hassas birimi olan afetlere müdahale genel müdürünün kendi kariyeriyle uzaktan yakından ilgisi bulunmamaktadır.

Sitemim bu görevi deruhte etmekte olanın olan kişinin şahsiyetiyle ilgili değildir. Tanımmıyor ve kişiliğini bilmiyorum. Bildiğim tek şey bu kişinin tahsil ve çalışma hayatının hiçbir safhasında atandığı teknik konuyla ilgisinin bulunmadığıdır. İmam Hatip'ten sonra ilahiyat fakültesinde okumuş, tasavvuf konusunda yüksek lisans yapmıştır. Diyanet'teki görevlerinden sonra AFAD'a geçerek genel müdür olmuştur.

'PES DOĞRUSU'

Afetle mücadele edebilecek teknik bilgi ve donanıma sahip olmayan koordinasyon konusunda da tecrübesi bulunmayan bir kişinin böyle bir göreve atanması her şeyi açıklamaya itecektir.

Deprem bölgesindeki bu kadar başarısızlıktan sonra bu şahıs Kızılay Başkanı gibi ne istifa etmiştir ne de görevinden affedilmiştir. Bu pişkinliğe ne diyebiliriz? PES doğrusu!"