İstanbul Barosu, Suriye'deki silahlı grupların Alevi toplumu ve diğer inanç gruplarına yönelik saldırılarını ve medyaya yansıyan işkence ve yağma görüntülerini kınadı. Baro sivillere karşı yapılan silahlı eylemlerin temel insan haklarının ihlali olduğunu belirtti. Suriye'de başta yaşam hakkı olmak üzere, halkın maruz kaldığı hak ihlallerinin, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Cenevre Sözleşmesi'ne aykırı olduğu ifade edildi.
İstanbul Barosu'ndan yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı:
"Suriye’de silahlı gruplar tarafından Alevi toplumuna ve diğer inanç topluluklarına yönelen saldırılar, medyaya yansıyan işkence ve yağma görüntüleri, başta yaşam hakkı olmak üzere temel insan haklarının yok edilmesidir. Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve Cenevre Sözleşmesi başta olmak üzere, uluslararası düzeyde kabul edilen insancıl hukuk normları, sivil halkın korunmasını zorunlu kılmaktadır. Ortadoğu coğrafyasının içinde bulunduğu kan ve şiddet sarmalı hepimizin ortak meselesidir. Gazze’de çocuk, kadın, yaşlı binlerce sivilin öldüğü katliamın ardından şimdi de Suriye’de yaşananlara sessiz kalınamaz.
Bu çerçevede, başta BM Güvenlik Konseyi gelmek üzere uluslararası toplumun sivillere yönelik saldırılara seyirci kalmaması, kınamakla yetinmeyip, etkili ve somut adımlar atması gerekmektedir. Barış, adalet ve insan haklarını savunmak tüm insanlık ailesinin ortak sorumluluğu, uluslararası hukuk normlarını hatırlatmak ve savunmak tüm hukuk kurumlarının görevidir. Suriye'de yaşananlar üzerinden Türkiye'de bazı sosyal medya platformlarındaki paylaşımlar, halkın bir kesiminin etnik kimliğine ve inançlarına yönelik ayrımcı söylemler içermekle Anayasamıza ve iç hukuk düzenlemelerimize aykırı şekilde nefret suçu oluşturmaktadır.
Bu paylaşımlar aynı zamanda ayrımcılık yasağını ihlal etmekte ve toplumsal barışa zarar vermektedir. İstanbul Barosu olarak şiddete ve nefret söylemlerine karşı insanlığın ortak hukuki değerlerini, herkesin yaşam hakkını, inanç özgürlüğünü, Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış temel hak ve özgürlükleri savunmaya devam edeceğiz."