İstanbul’da yaşayanların şehrin kalabalığından ve trafiğinden kaçmak, üstüne bir de denize girmek istediklerinde şansları var. Vapurla ulaşabilecekleri ve kendilerini tatilde hissedebilecekleri dört güzel ada mevcut. Batı kaynaklarında Prens Adaları olarak bilinen adalar, 2000 yıllık bir tarihe sahip. Adalar İstanbul Kuşatması sırasında Gelibolu’lu balıkçı reisi Baltaloğlu Süleyman Bey tarafından 17 Nisan 1453’te fethedilmiş ve hala eski dokusunu korumasıyla da her gideni daima büyülüyor. Her mevsim Adalar için ideal olsa da sıcak havalarda daha çok ziyaret olduğu bir gerçek. Özellikle kışın adalarda yerlisi hariç kalan olmuyor ve birçok yer kapanıyor.
ADALAR'DA YAPILABİLECEK AKTİVİTELER
Özellikle sonbahar ve ilkbahar aylarında tüm adaları bisiklet ile gezmek ayrı bir keyif… Her adada bisiklet kiralanacak bir nokta oluyor. İskeleden inince ilk iş sorabilirsiniz.
Tüm şehri ve İstanbul’un diğer adalarını izlemek için mutlaka tepelere çıkın ve mutlaka gün batımını izleyin.
Geçmişe doğru bir yolculuk yapmak isterseniz, adalar çok doğru bir adres! Ada mimarisi hala tarihi dokusunu koruduğu için adaların sokaklarında gezmek ve eski evleri görmek sizi geçmişe götürecek.
SAHİLDE BALIK
Adaların her birinde, sizi adeta Ege sahillerinde hissettirecek çok güzel restoranlar var. Canınız biraz deniz havası biraz da balık yemek isterse, soluğu deniz kenarındaki restoranlarda alabilirsiniz.
ULAŞIM
1846 yılından itibaren ilk vapur seferleri düzenlenmeye başlanan adalara ulaşım hala vapurla gerçekleşiyor. Saat başı olan vapurlar, gece bir saate dek olduğu için, kalmıyorsanız, ulaşım saatlerini iyi ayarlamanız gerekiyor. Ancak acil bir durum olursa biraz pahalı olmak şartıyla her saatte deniz taksi de mevcut.
TARİHTEKİ DİĞER İSİMLERİ
Adalar’ın ünü, onlara verilen farklı isimlerden de anlaşılabilir. Aristoteles tarafından “Kadıköy Adaları”, Thomas Allom tarafından “Ruh Adaları”, ünlü tarihçi Hammer tarafından “Evliya Adaları”, Deiher tarafından “Keşiş Adaları”, Scarlatos Byzantios tarafından “Bahtiyar Adaları”, Bizanslılar tarafından “Papaz Adaları”, Grekler tarafından “Devler Adaları” olarak adlandırılmış. Halk arasında bilinen en eski adı ise Cin Adaları. Osmanlı döneminde de toprak renginden dolayı “Kızıladalar” denilmişliği var ve bir diğer kaynakta coğrafi konumu itibari ile “Halka Adaları” olarak bile anılmış. Ancak batıda bilenen adı Prens Adaları olup, en çok bu isim kullanılmakta ve bir diğer tarihsel adı “Pityusa” olarak geçmektedir
YEMEK
Sahildeki balıkçılara uğrarsanız, Prinkipo en iyi restoranlardan biri. Prinkipo zaten Büyükada’nın tarihteki diğer adı. Adalılar tarafından “Fıstık Ahmet’in yerine gidiyoruz.” diye yerel bir söylemle tanınan bu mekanda zengin bir meyhane kültürü bulabilirsiniz. Mevsiminde taze balık yiyebilirsiniz (eylül ve ekim ayları için barbunya, çipura, kılıç, levrek, lüfer, tekir öneririz). Pandemi dolayısıyla eski yoğunluk olmasa dahi gitmeden rezervasyon yaptırmak da fayda var. Kahvaltıda ise iki kız kardeşin açtığı Sinek Kafe’deki kahvaltı menüsü deneyebilirsiniz.
KONAKLAMA
Splendid Palace Hotel’de bir gece kalmadan dönmeyin. Adanın en büyüleyici oteli olan Splendid Palace, kendi restoranıyla hizmet veriyor. Türk, dünya ve Büyükada’nın lezzetlerini menüsünde harmanlayan restoranın, oldukça keyifli bir ambiyansı var. Beş çayı severlerin de uğrayabileceği otelde pazar günleri oldukça geniş bir brunch büfesi de hazırlanıyor.
HEYBELİADA
Halky (Halki diye okunur.) olarak bilinen Heybeliada, doğal güzelliği ve çekiciliği ile dikkat çeker. Birçok kaynakta doğal bitki örtüsü bakımından en zengin olarak bahsi geçer. Adanın her yanı, iç kısımlara doğru girmiş koylarla sarılmış ve bu koyların sahipleri her yerde ormanlarla süslüdür. Heybeliada tarihindeki en önemli yapı buradaki Ruhban Okulu’dur. Aynı zamanda ada, Türkiye’nin ilk pandemi hastanesi olarak bilinir. Yaklaşık %62’si çam ağaçlarıyla kaplı olan ve kuşbakışı heybeye benzediği için adı “Heybeli” olan bu güzel ada, temiz havası nedeniyle yakın zamana kadar birçok tüberküloz (verem) hastasını tedavi etmiştir.
Yeşile, oksijene ve biraz daha kafa dinlemeye ihtiyacı olanlar için mantıklı bir durak Heybeliada. Güzel bir gün için muhakkak yüzün. Çünkü Heybeliada, plajları bakımından diğer adalardan daha çok seçeneğe sahip. Ama en popülerleri, Çam Limano Koyu’nda çam ormanlarıyla çevrili çok güzel bir ortamda hizmet veren Ada Beach ve tabiat parkı içerisindeki Değirmenburnu Plajı. Yetişkin ve çocuk havuzları, renkli kaydırakları olan Cevahir Aqua Heybeliada ise, çocuklarla gidilebilecek keyifli bir yer. İçinde bir restoranı bulunan tesiste sadece aquapark değil, kumdan oluşan plaj da yer alıyor.
Ada Senatoryumu dışında gezilecek bir diğer tarihi yapı 1773’te kurulmuş ve Deniz Harp Okulu’na birçok öğrenci yetiştirmiş askeri lisedir. Vapur iskeleye yaklaştığında sizi ilk olarak bu bina karşılar. 2016 yılında kapanması ile ada esnafının, gelen giden azaldığı için biraz zorlanmaya başladığı söylenmektedir. Burayı da gezilecekler listenize ekleyebilirsiniz.
Akşam yemeği için, Barbayani restoranının deniz kıyısındaki masalarında keyifli bir akşam tercih edebilirsiniz. Geniş meze seçeneklerinin yanı sıra, iskorpit kavurma, fesleğen soslu levrek ve Kars kaşarından yapılan kroketleri çok beğeniliyor. Atıştırmalıklar için ise Meltem Pastanesi’nin çeşitli pastalarını ve böreklerini deneyimleyebilirsiniz.
KONAKLAMA
Konaklamak isterseniz, ada mimarisi örneği bulabileceğiniz birçok yer mevcut. İçlerinden en bilineni Perili Köşk. En köklülerinden olduğu için, dolu olması takdirinde başka butik otelleri de buradan sorabilirsiniz.