Irak’ta geçen hafta (20-21 Kasım) gerçekleştirilen “Nüfus Sayımı” ile ilgili bu dördüncü yazımız olduğuna göre, konu oldukça derin, anlaşılmaz ve bir o kadar da üzücü. “Devlet”in yetkilendirilmiş makamında oturarak konuya bakmak başka oluyor, sokaktan bakınca daha başka görünüyor, derdi yaşayanın gözünden baktığınızda ise başka türlü anlaşılıyor. Bana göre ise nereden bakarsanız bakın, Türkmenlerin çoğu zaman yalnız bırakıldığını, kendi kaderleriyle baş başa bırakıldığını görürsünüz.
Devlet’in ne düşündüğünü, devleti yönetenlerin kafasındaki planlamanın ne olduğunu bilmemiz mümkün değil. Elbette “devlet”i yönetenler bizlerden farklı değerlendireceklerdir, çünkü bizim bilmediğimiz avantaj ve dezavantajlara sahiptir.
Ancak son 22 yılda değil, 5 Haziran 1926’da İngilizlerin garantörlüğünde imzaladığımız “Sınır ve İyi Komşuluk Antlaşması”ndan bu yana Irak’ta Türkmenleri yalnız bıraktığımızı söyleyebiliriz. Çünkü Musul (Kerkük, Erbil ve diğer bölgelerdeki) üzerindeki haklarından vazgeçtiğimizi beyan ettiğimiz 1926’da imzalanan bu anlaşma metninde Irak Türkmenleri ile ilgili herhangi bir koruyucu herhangi bir madde bulunmamaktadır. Dolayısıyla Türkmenler; 1926’dan günümüze kadar asimilasyon, baskı, şiddet ve kültürel ve milli haklara tecavüz gibi aşağılanma ve baskılara maruz kalmıştır.
Sözün özü; Emeviler döneminde 674’den sonra 2000 kişilik mevcudiyeti ile Irak tarihini yazan, Osmanlı döneminde ise yüzyıllar boyunca Irak’a egemen olmuş bir milletin evlatları olan Türkmenlerin Irak’taki tarihi, kültürel izleri silinmeye çalışılmaktadır. “Ankara” ise, Atatürk sonrası günümüze kadar soydaşlarımızın maruz kaldığı baskıları, şiddeti, katliamı sadece seyretmek durumunda kalmıştır.
1924 Kerkük’te yaşanan katliamları seyrettik.
1946 Gavurbağı’ndaki şiddet olaylarını seyretmiştir.
1959 Kerkük katliamında soydaşlarımızı yalnız bıraktık.
1980 Türkmen lider ve aydınlarının işkence ile şehit edilmesini seyrettik.
1991 Altunköprü’de Türkmenlerin katledilmesini seyrettik.
2014 Telafer’de Türkmenlere uygulanan şiddete ve katliama seyirci kaldık
2015 Musul-Telafer’de 700 Türkmenin İŞİD tarafından katline seyirci kaldık.
2017 Yüzlerce Türkmenin ortadan kaybolması karşısında hiçbir şey yapamadık.
Hiçbir şey yapamadık mı, evet yapmadık, sadece kuru mesajlar verdik, tıpkı geçen hafta Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün yaptığı gibi…
"Türkiye olarak, tüm kurumlarımızla, Irak Türkmenlerinin yanında duruyor, hak ve menfaatlerini gözetiyoruz.” diyen Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü’nün, "Türkiye olarak, Irak Türkmenlerinin yanında duruyor, hak ve menfaatlerini gözetiyoruz." diyerek “Irak yetkililerine Irak Türkmenlerinin mağdur edilmesine müsaade edilmemesi” konusunda çağrı yapmıştır.
Ancak sayın Sözcü iş işten geçtikten sonra, yani nüfus sayımı yapıldıktan sonra yani her türlü mağduriyet yaşandıktan sonra yaptığı bu çağrının hiçbir “yaptırım gücü” bulunmamaktadır. Dışişleri Bakanlığı sözcüsü nüfus sayımında yapılan ihlalleri görmüş olacak ki, “Irak’ta uzun yıllar sonra yapılmakta olan nüfus sayımı için IKB’deki Kürtlerin Kerkük’e yoğun şekilde intikallerine dair kamuoyuna da yansıyan gelişmelerin yakından takip edildiğini” vurgulama zahmetinde bulunmuş.
Dışişleri Bakanlığımızın ifade ettiği üzere; “Irak yetkili makamlarının, Türkmen soydaşlarımızın, nüfus sayımı kapsamında yaşanan bu son gelişmeler nedeniyle bir kez daha mağdur edilmesine müsaade etmemesini bekliyoruz. (..) Kerkük’teki temel beklenti ve hassasiyetimiz, vilayette tarih boyunca oluşan demografik yapıyla oynanmaması ve Kerkük halkının, vilayetin asli bileşenlerinin üzerinde mutabık kaldığı biçimde yaşamaya devam etmesidir. "
Türkiye’nin kayıtsız tavrına rağmen Türkmen halkı her zaman Ankara’dan ümitvar olmuştur. Merhum Başbuğ Türkeş’in gözünün içine bakmıştır. Şimdi de Türkmen halkı; “Türkmen Ağası” Devlet Bahçeli beyin bu meseleye el atmasını, Türkmenlerle ilgili tüm kurumların yöneticilerini A’dan Z’ye değiştirmesini, “Erbil” ve “Bağdat” üzerinde yaptırım gücü olabilecek, Ankara’nın tam desteğini alan, halk arasında sevilen namuslu, milli düşünceye sahip kanaat önderlerinin vazife alacağı “Türkmen Milli Meclisi”nin oluşturulmasını ve Irak nezdinde Ankara’nın somut adımlar atmasını beklemektedir.