Cemil Bayık’tan Bahçeli’ye yanıt: Öcalan dışında kimse kongreyi toplayamaz Cemil Bayık’tan Bahçeli’ye yanıt: Öcalan dışında kimse kongreyi toplayamaz

CHP Erzincan İl Başkanlığı’nın bulunduğu caddeyi ve sokakları dolduran vatandaşlara hitap eden İmamoğlu “Şartları karşılamışım, geçmişim be kardeşim. Bunu YÖK de söylüyor, üniversite de söylüyor, fakülte de söylüyor. İnsanları zora düşürüyorlar. Dekan istifa etmek zorunda kalıyor. Rektörü zorluyorlar, onu zorluyorlar, bunu zorluyorlar… Dedim ki savcıya, ‘O zaman 19 yaşındaydım. Varsayalım ki reşit değildim, 17 yaşındaydım. Kime hesap soracaktınız’ dedim. ‘Ya annenize ya babanıza’ dedi. Yahu bunlar akıllarını yitirmiş. 2019’da demiştim ki, ‘Ben, sizi çıldırtmaya geliyorum.’ Bunlar çıldırmış, çıldırmış.” diye konuştu.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) ön seçimle belirlenecek cumhurbaşkanı aday adayı Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) ve İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun çıktığı yolculuğun 10’ncu durağı Erzincan oldu. Erzincan Yıldırım Akbulut Havalimanı’nda yoğun ilgiyle karşılanan İmamoğlu, iftarda, 19 Mayıs 2016 tarihinde, Van’ın Gürpınar ilçesinde, askeri aracın kaza yapması sonucu şehit olan Uzman Çavuş Fırat Kılıç’ın Mimar Sinan Mahallesi’ndeki evlerine konuk oldu. Acılı aileyle birlikte orucunu açan İmamoğlu; anne Azime Kılıç, baba Özel Kılıç ile şehidin kardeşleri Burak ve Murat Kılıç’la sohbet etti.

Erzincan'da İmamoğlu buluşması

İmamoğlu, iftarın ardından, CHP Erzincan İl Başkanlığı önündeki caddede; Ağrı, Ardahan, Elazığ, Erzurum, Iğdır, Kars ve Tunceli illerinden gelen CHP’lilerle ve vatandaşlarla buluştu. CHP TBMM Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır, CHP Genel Başkan Yardımcıları Sevgi Kılıç, Deniz Yavuzyılmaz, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, milletvekilleri, il ve ilçe belediye başkanları da Erzincan buluşmasında İmamoğlu’na eşlik etti. Konuşmanın yapılacağı caddeye bakan sokakları dolduran vatandaşlar, cep telefonlarının ışıklarıyla görsel şölen yaşattı. Coşkulu buluşmada, sırasıyla; CHP Erzincan İl Başkanı Yalçın Tanrıverdi, Ardahan Belediye Başkanı Faruk Demir ve İmamoğlu birer konuşma yaptı. Yoğun ilgi altında yaptığı konuşmasında çarpıcı mesajlar vermeye devam eden İmamoğlu, ilk olarak vatandaşların Ramazan aylarını tebrik etti.

“Adaletin terazisi çoktan devrilmiş durumda”

Türkiye’nin içinde bulunduğu ekonomik kriz kaynaklı yaşanan sorunlara dikkat çeken İmamoğlu, “Memleketin durumu ortada. Milyonlarca dar gelirli vatandaşımız geçinemiyor. İnsanlarımızın kahır ekseriyeti, borçlanmadan yaşayamıyor. İşçinin, çiftçinin, esnafın, emeklinin bu iktidardan umudu kalmamış. Sanayiciler, iş insanları önlerini göremedikleri için zor durumda. Devletimizin kurumları, vatandaşın eğitim, sağlık, güvenlik gibi ihtiyaçlarını karşılamakta çok yetersiz. Adaletin terazisi çoktan devrilmiş durumda. Milletle devlet arasındaki bağ zedelenmiş durumda. Milletimiz, yargıyı kendi emelleri için maşa olarak kullanan bu iktidara güvenmiyor. Millet, kendi devletine güvenemiyor. Bunlar; güya yasakları, yolsuzlukları, yoksullukları önlemek için iktidara geldiler. Orta direği yok ettiler. Ve şimdi geldikleri yer ortada. Onlar, bir avuç insanın nereden nereye gelirken… Biri de bayramda, hatırlayın, emekliye 1000 lira ikramiyeyi çok görecek noktaya geldi. ‘1000 lirayı emekliye verdim, daha ne olacak ki’ derken, sanki cebinden çıkarıp vermiş gibi bir kibirle konuşuyorlar. ‘İleri demokrasiye geçiyoruz’ diye yıllarca ülkeyi avuttular, sonunda tam bir istibdat rejimi kurdular. Her konuşanı, kendilerine her muhalefet edeni, her twit atanı bile vicdansızca içeri atıyorlar. Cezaevleri dolup taştı. Yeni cezaevleri için plan yapıyorlar. Kurdukları insafsız ve bozuk düzen, milletimizin iliğini, kemiğini kurutuyor, en kötüsü birliğimizi tehdit ediyor” dedi.

“Hep beraber adaleti savunacağız”

İtirazlarının bu gidişata olduğunu vurgulayan İmamoğlu, “Sizlere, Ekrem İmamoğlu, bu güzel memleketten, can Erzincan’dan söz veriyorum: Ülkemizi, hızla bu kabustan, hep birlikte kurtaracağız. İktidarda olan zihniyet, devletin tüm kurumlarını kendi çıkarları uğruna dejenere etmiş, ele geçirmiş durumda. Bir partizanlık almış başını gidiyor. Her yerde, partinin iradesi üzerinden kararlar alınıyor. İl başkanımız ne güzel söyledi. Yahu salonu vermesen ne olur? Bu millet bu meydanlara sığmaz. Düşünün ki, her türlü propaganda imkanına sahipler. Buna rağmen, bir salonu bile vermekten korkuyorlar. Memleketi bir de yönettiğini zannediyor bunlar. Az önce Belediye Başkanımız söyledi; biz, devletin sunduğu imkanları millete dağıtmakla mesulüz. Onun için, onların yaptığı usulsüzlükleri, sadece kendi parti belediyelerine dağıttıkları döneme rağmen, biz gene de adaleti korumak zorundayız. Cumhuriyet Halk Partililer, adaleti temsil ediyorsunuz adaleti. Bunu unutmayın. Hep beraber adaleti savunacağız. Onun için ‘hak, hukuk, adalet’ bizim sloganımız; hiç değişmeyecek” diye konuştu.

“Hukuk dışı yollara sapmaktan ve siyaseti yargı eliyle dizayn etmekten geri durmayan bir müesses nizam var”

“Hukuk dışı yollara sapmaktan ve siyaseti yargı eliyle dizayn etmekten geri durmayan bir müesses nizam var” diyen İmamoğlu, “Küçük bir çıkar grubuna hizmet eden, milletin derdini, yoksulluğunu, çaresizliğini görmezden gelen, hatta tüm gücünü bundan alan, entrikacı bir müesses nizam bu. Ama ne yaparsa yapsınlar, her geçen gün milletimizin bu çıkar grubunun kurduğu komploları görmesine artık engel olamıyorlar. Koltuk, altlarından hızla kayıyor. Milletimiz, devrini tamamlamış bu iktidardan bir an önce kurtulmak için gün sayıyor. Milyonların gözü, umudu bizde; Cumhuriyet Halk Partisi’nde. Çünkü biz, Cumhuriyetin ve halkın partisiyiz. Biz, mutlu azınlığın değil, milletin partisiyiz. 86 milyonun menfaat ve çıkarları için çalışmayı kendimize görev biliriz. Biz, milletin ta kendisiyiz. Kurucumuz, önderimiz Mustafa Kemal Atatürk, bunu bize öğretti. Bizim başöğretmenimiz, bizim başkomutanımız Mustafa Kemal Atatürk, çağlar ötesine bize muazzam bize muazzam miraslar bıraktı” şeklinde konuştu.

“Sizlerin dertlerine derman olmak için geliyoruz”

Erzincan ve çevre illerinin devasa sorunları olduğunu bildiklerini kaydeden İmamoğlu, “Biz, Erzincan'la diğer noktalarımızla ilgili de artan işsizliği, düşen geliri arttıracak formüle sahibiz. Tarımdan hayvancılığa, her hususta adımlar atacağız. Sadece oy zamanında hatırlayan değil, derdini anlatmak istediğinde ona sırtını dönen bu iktidardan onları kurtaracağız. Her zaman vatandaşın arasındaki yöneticiler olacağız. İliç’te göz göre göre gelen maden faciasının tüm sorumluları, adalet önünde, bizim dönemimizde hesap verecek. Sizlerin dertlerine derman olmak için geliyoruz. O yüzden, kurdukları bu bozuk düzeni yıkmaya hazır mıyız? Bu milletin düzenini bozan, bereketini kaçıranları göndermeye hazır mıyız? Millettin adil fırsatlarla yaşayacakları, yararlanacakları, milletin hakkını aldığı, milletin hakkını millete dağıtan iktidarı kurmaya hazır mıyız? Yepyeni bir düzen kuracağız. Bu büyük ve aziz milletin her ferdi, geçim derdi çekmeden, gelecek endişesi duymadan, iktidar zulmünden korkmadan yaşayacak. Herkes barınma, beslenme, eğitim, sağlık gibi temel haklarına, insanca yaşama koşullarına sahip olacak. Herkesin düşüncesini özgürce dile getirebildiği, kimsenin kimliği, inancı, cinsiyeti nedeniyle ayrımcılığa uğramadığı bir ülke olacağız. Herkes devletine, devletin tüm kurumlarına, bu ülkenin bağımsız mahkemelerine gözü kapalı güvenecek. İktidar olacağız ve iktidarda yönümüzü, yolumuzu size bakarak, milletimizi dinleyerek belirleyeceğiz” ifadelerini kullandı.

“Arkamıza milyonları alacağız, on milyonları alacağız ve karşımızda duramayacaklar”

Tüm politika ve icraatlarını, bilim insanlarının önerileri ile ortak masalarda hayata geçireceklerinin altını çizen İmamoğlu, şunları söyledi:

“23 Mart, bütün bunları başarmanın ilk adımıdır. Her şeyden önce, biz birleşeceğiz, bütünleşeceğiz. Türkiye'nin birleştirici gücü olacağız. Biz, ön seçimde, ulusal çapta birlik olduğumuzu gösterince, milletimizin umudu, cesareti artacak. Ardından arkamıza milyonları alacağız, on milyonları alacağız ve karşımızda duramayacaklar. O sandık milletin önüne gelecek, herkes boyunun ölçüsünü alacak. Biz, basit bir seçim kazanma ya da kaybetme meselesi olarak görmüyoruz bunu. Rayından çıkmış güzel ülkemizi rayına oturtmaya mecburuz. Bu, artık Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığı ya da yokluğu meselesine dönmüş bir durumdur. Kendilerine her şeyi hak gören, hukuk dahil hiçbir sınır ve çerçeve dinlemeyen bir oluşumla karşı karşıyayız. Türkiye’yi muhalefetsiz bırakmak istiyorlar. Türkiye’yi göstermelik seçimlerle yönetilen bir ülke haline getirmeyi planlıyorlar. Tek dertleri, tek adam rejiminin devam etmesi. Bu planın önündeki en büyük güç nedir biliyor musunuz? Bu planın önünde durabilecek en büyük güç, Cumhuriyet Halk Partisi’dir. Bu yüzden iktidarın dört koldan saldırısı altındayız. Çünkü, gerçek bir iktidar alternatifiyiz.

“Dört koldan saldırıyorlar kötülüklerinde sınır tanımıyorlar”

Siyaseti alet ettikleri yeni yargı düzenleri, kirli medya kampanyaları ve sosyal medya trolleriyle amaçladıkları tek şey CHP’yi zayıflatmaya çalışmak, Ekrem İmamoğlu’nu oyun dışına atmak. Dört koldan saldırıyorlar dedim ya, bunlar kötülüklerinde sınır tanımıyorlar. Bakın hemşehriniz, benim çok değerli kardeşim Rıza Akpolat, onun için hapiste yatıyor. Ne yazık ki, Esenyurt Belediye Başkanımız Ahmet Özer, Beykoz Belediye Başkanımız Alaattin Köseler… Ekrem İmamoğlu'nu da oyun dışına atmak için çaba gösteriyorlar. Davalara bakar mısınız? Ahmak davası, bilirkişi davası, diploma davası, VİP davası… Hatırlayın; ellerim arkada diye bana soruşturma açtı bunlar yahu. Yahu bunlar çok komik insanlar. Tamamının içi boş. Tamamının siyasi mühendislik için yargıyı aparat olarak kullanma işi olduğunu bilin. Her geçen gün yeni bir dava, her sabah yeni bir kumpas peşindeler. Anamın ak sütü gibi helal diplomamı, 35 yıl sonra iptal etmek için kumpaslar kuruyorlar. Saraydan herkesi arıyorlar. Şimdi de usulsüz ve şekil şartını bile taşımayan, sözüm ona YÖK raporu diye bir raporla, kumpaslarına kumpas ekleme peşindeler. Bunların hepsini ‘Ekrem ağrısı’ tutmuş Ekrem ağrısı. Trol gibi davranıyorlar, trol. Yani Saray’dan arayıp, trol gibi birilerini yönlendirmeye, etkilemeye çalışıyorlar.

"‘Hemen kendisine yollayın, bir denesin, belki işine yarar’ dedim"

Kıymetli vekillerim; sık sık karşıya geldiğiniz bir bakan, ama bakanlık kariyerinden daha önemli, trollük kariyeri olan bir bakan bir tane tweet atmış. Ben dün Trabzon'dayken, vatandaş elinde böyle uzaktan bir şey gösterip gösterip, geliyor kalabalığın arasından. ‘Turpun büyüğü’ deyip, bana uzattı. Ben de ‘Turpun büyüğü burada’ dedim. Bu hemen bir şey yakaladı ya bu trol kariyeri daha uzun olan bu arkadaş bir şey yakaladı ya. Ne demiş biliyor musunuz bu aklı evvel, bir şey bulmuşçasına? ‘O turp değil, yem pancarı’ demiş. Ben de arkadaşlarıma dedim ki, ‘Hemen kendisine yollayın, bir denesin, belki işine yarar’ dedim. Bunlar, işte bu aklı taşıyorlar. Bulabildikleri her tuşa basıyorlar. Tüm bu kumpasın planlayıcıları da bu akla sahipler. Uygulayıcıları ve yayıcıları hep aynı. Erzincan’dan sormak isterim: Kanuna göre, eğer YÖK bir rapor hazırladıysa, bu raporun geçerli olması, ancak kurul üyelerinin tamamının oylamasıyla mümkün olmasına rağmen, yangından mal kaçırır gibi, raporu neden diğer 12 kurul üyesinden kaçırdınız? İmzalamazlar diye mi korktunuz? ‘Bu rapor hatalı, kanunsuz’ derler diye mi korktunuz?

“Rektörü zorluyorlar, onu zorluyorlar, bunu zorluyorlar…”

Şartları karşılamışım, geçmişim be kardeşim. Bunu YÖK de söylüyor, üniversite de söylüyor, fakülte de söylüyor. Yahu insanları zora düşürüyorlar. Dekan istifa etmek zorunda kalıyor. Rektörü zorluyorlar, onu zorluyorlar, bunu zorluyorlar… Üniversite, toplanması gerekenden iki gün önce toplanmış diye, diplomayı iptal edeceklermiş. Yahu konuştuğumuz 35 yıl öncesi. Dedim ki savcıya, ‘O zaman 19 yaşındaydım. Varsayalım ki reşit değildim, 17 yaşındaydım. Kime hesap soracaktınız’ dedim. ‘Ya annenize ya babanıza’ dedi. Yahu bunlar akıllarını yitirmiş. 2019’da demiştim ki, ‘Ben, sizi çıldırtmaya geliyorum.’ Bunlar çıldırmış, çıldırmış. Rektör bile ‘Ekrem’in bununla ne ilgisi var’ demiş. Sizleri Allah ıslah etsin. Allah, bunları bildiği gibi yapsın. Anneciğim bana dedi ki, ‘Sakın kimseye kötü söz söyleme. Kul hakkı yeme. Allah seni en iyi insanlarla tanıştırsın, iyi insanlarla buluştursun.’ Anneciğimin güzel duası, bana hep iyi gelir. Onun için kimseyi beddua etmedim, edemem. Ama ben dua ediyorum onlar için: Allah sizi bir kere daha ıslah etsin. Bunlara, ‘Bırakın bu zavallılıkları da milletin derdine çözüm üretin’ diyoruz ama duymuyorlar. Bari kalan kısacık zamanınızı iyi değerlendirin. Milletin bir bölümünün derdine bari deva bulun da ardınızdan hayır duası edilsin.

“Bunların saldırıları, soruşturmaları davaları bize vız gelir tırıs gider”

Bunlar, Yassıada mahkemelerinin trajikomik davaları gibi, şimdiden siyasi tarihimize geçen zavallılıklar. Bunların saldırıları, soruşturmaları davaları bize vız gelir tırıs gider. Bizler, bu ülkenin her köyünde, her sokağında ısrarla, bu ülkenin birliğini, dirliğini, iyiliğini isteyen, bunun için mücadele eden Cumhuriyet Halk Partilileriz. Buna devam edeceğiz. Bunlara hatırlatayım: Bir yılını doldurmak üzere ve Allah'ın izniyle çok uzun yıllar devam edecek. Biz, bu ülkenin birinci partisiyiz, birinci. Bu ülkenin en eski, en köklü, en cesur neferleri olmaya devam edeceğiz. Bu ülkeyi dün, emperyalistlerin işgalinden kurtarırken korkmayan o ruhu taşıyoruz. Bugün biz bir avuç insandan mı korkacağız? Hadi oradan, hadi oradan, hadi oradan! Her şeyin bir sınırı var. Herkes haddini bilecek. Herkes ayağını denk alacak. Kimse bu büyük milletin sabrını daha fazla sınamayacak. Kimse kendi koltuğu için bu ülkenin istikrarını bozmayacak. Biz, bunun için mücadele ediyoruz. Bunlar, uzun yıllardır ‘CHP birinci parti olamıyor, çünkü siz halktan kopuksunuz, bu millet sizi sevmez’ diyordu malumunuz. Ama biz, 31 Mart’ta bunu tersine çevirdik. Bu millet, bunlara okkalı bir demokrasi tokadı attı, dersini verdi. CHP’yi açık ara birinci parti yaptı. İşte bunların gerçek yüzleri, o günden sonra ortaya çıktı.

“Demokrasi vitamini takviyesi yapmamız lazım onlara”

Yenilmeyi, muhalefete düşmeyi hazmedemediler. Koltuğu kendi koltukları, bu memleketin nimetlerini kendi nimetleri zannediyorlar. Çünkü onların bünyesinde demokrasi eksikliği var. Demokrasi vitamini takviyesi yapmamız lazım onlara. ‘Onlar’ derken, bakmayın çoğul konuşuyorum. Onlar var ya, bir avuç, bir avuç. Ama daha ilerisinden bahsedeyim mi? Aslında bir kişiden bahsediyorum. Çünkü onlarda, fikri ve vicdanı hür kimse kalmadı. Robotlaştılar o bir avuç insanlar. Ruhlarını yitirdiler. Hizmet anlayışını yitirdiler. Bir konu var mesela, en önemli konu; dönüp bakıyorlar, o bir kişi ne diyecek? Yahu ben de diyorum ki; 86 milyon insanımızın, milletimizin evlatları ne derse, ben onu yapacağım, onu. Cahillik nedir biliyor musunuz? Cahillik, işi bilen insanlara vermemektir. Bunda inat etmektir. Ama daha büyük cahillik nedir biliyor musunuz? Bu en tehlikelisi. ‘Her şeyi ben bilirim’ dediğin an, aman Allah bu milleti korusun. İşte yenildikleri günden beri bu akılla hareket edip, partimizi operasyonlarla kirletmeye çalışmak.

"Şükrü Abi’yi hapse attılar. Yazıktır, günahtır"

En son olarak... Bakın bu toprakların çocukları. Bundan 11 yıl öncesine gittiler. Akla ziyan bir soruşturma daha icat edip, aralarında eski Sarıyer belediye başkanımız, benim abim, Şükrü Abim, Şükrü Abi’nin, Şükrü Genç’in de içinde olduğu insanları tutukladılar. Gerekçe ne biliyor musunuz? ‘Terör örgütüne finansal destek sağlamak.’ Garabete bak. 11 yıl sonra süper zeki, süper vatansever savcılar buluyor bunu. Allah aşkına yahu, bunların akıllarına şaşıyorum. 11 yıl boyunca İstanbul’da görev yapan Cumhuriyet savcıları, hakimler, terör savcıları o zaman görevlerini ihmal ettiler. Sessiz kaldılar. O kadar savcılar bunu bulamadılar, onlar ‘şak’ diye bir şey buldular, bir haftada hallettiler, Şükrü Abi’yi hapse attılar. Yazıktır, günahtır. Allah sizi bildiği gibi yapsın. Bunlar, meslektaşlarını dahi zan altında bırakıyorlar. 31 Mart seçimlerinde bizi üzüp, yolunu farklı bir istikamete çevirmiş olsa da Şükrü Genç, bizim abimizdir. Geçmiş olsun diyoruz. Yanındayız ve ona destek olmaya devam edeceğim. Ben, haklının yanındayım, haksızın karşısındayım. Zalimin karşısındayım, mazlumun yanındayım. Bu ahlak, bize bu toprakların emaneti. Biz, bundan vazgeçmeyeceğiz. Biz, haklı ve onurlu bir mücadelenin neferleri olacağız. Biz bu topraklarda Mevlana'dan beslenmeye, Hacı Bektaş-ı Veli'den beslenmeye, Yunus Emre’den beslenmeye, Pir Sultan Abdal'dan beslenmeye devam edeceğiz. Onun için dirençliyiz, onun için mücadeleciyiz. Onun için onların zorbalıklara boyun eğmeyiz biz. Eğer miyiz bunların zorbalıklarına? Onun için ülkemize daha fazla zaman kaybettirmeyeceğiz.

“Milletin tek güçlü ve birleşmiş umudu olacağız”

Haftaya oylarımızla, kaybettiğimiz bu büyük zamanı kazanmamız için birleşeceğiz. Haftaya bugün vicdanınızla, mücadele azminizle, tertemiz oylarınızla, ülkemizin kaderine yön vereceksiniz. Haftaya, güç ve yetki sizde. Güçlü bir başlangıç yapacaksınız. Vereceğiniz her bir oyla memleketi, bu kötü sistemin yarattığı belalardan kurtaracaksınız. Milleti birleştireceksiniz, kalkındıracaksınız. Devleti yeni baştan güçlü bir biçimde inşa edecek, iktidar kurmak için yola çıkacaksınız. Değerli dostlar, sandıkta birleşmeye hazır mıyız? Tek bir fire vermeden Cumhuriyet Halk Partisi'nin bütün üyelerini sandığa davet etmeye, coşa coşa koşmaya hazır mıyız? Onlara kim olduğumuzu göstermeye hazır mıyız? Birbirimize amasız, fakatsız partimize sahip çıkmaya hazır mıyız? El ele, omuz omuza vermeye hazır mıyız? İşte onun için size diyorum ki; bunu yaparsanız ne olacak biliyor musunuz? Türkiye'nin bütün muhalefetini, Türkiye'nin bütün muhalif partilerini hukuksuzluğa karşı, yoksulluğa karşı birleştireceğiz. Bu ülkenin geleceğini birlikte inşa edeceğiz. Türkiye’nin ikinci yüzyılına ortak bir imza atacağız. On milyonlarla yol yürüyeceğiz. Ve Türkiye'de siyaset üstü bir dönemle, demokratik bir düzeni, parlamentonun gerçek gücüyle geleceğe taşıyacağız. Geç oldu ama güç olmadan, milletçe huzura ve refaha giden yolu sonuna kadar açacağız. Milletin tek güçlü ve birleşmiş umudu olacağız.

“O gün, zalimliğin kabusu olacağız”

Onun için her yerde haykırıyorum. Değerli dostlar; ‘kurtuluş yok tek başına, haydi hep beraber sandık başına’ diyeceğiz. İktidar için 23 Mart'ta büyük işareti vereceğiz. Biz, büyük ve güçlü bir partiyiz. Şimdi Türkiye'yi kurtarmada, Türkiye'yi ayağa kaldırmada yola çıkacağız. Ön seçim sandığı, onun için çok önemli. Cumhuriyetimize ve demokrasimize sahip çıkma kararlılığını göstereceğiz. Her bir oy adalet demek, özgürlük demek, eşitlik demek, kardeşlik demek, umut demek, güç demek. O gün, parti olarak erken seçime ne kadar hazır ve istekli olduğumuzu göstereceğiz. O gün, iktidar için ne kadar azimli, hazırlıklı ve kollarını açmış, milletin evlatlarıyla, partizanlığı yok eden bir düzeni kurma kararlılığımızı göstereceğiz. O gün, Türkiye'yi bu kabustan kurtarmak için sırt sırta verdiğimizi, tüm dünyaya gösterip, ilham kaynağı olacağız. O gün, demokrasi şöleni yapacağız. O gün, zalimliğin kabusu olacağız.

“Bu bileği dört kez bükemediler, beşinci kez yeneceğiz”

Kıymetli yol arkadaşlarım; tarihi bir dönemdeyiz. Cumhuriyet Halk Partisi, büyük bir sorumluluk altında. Cesaretle dimdik kuracağız. Bu bileği dört kez bükemediler, beşinci kez yeneceğiz, onları evine yollayacağız. Biz, cesaretle yol yürüyeceğiz. Bizler, Cumhuriyet Halk Partilileriz. Bizim kitabımızda esaret yazmaz. Baskılara, kumpaslara teslim olmayacağız. Geriye bir milim bile adım atmayacağız. Saçımızın telini bile titretemeyecekler. Ama onlar, evet o bir avuç insan, bizden korksun. Çünkü biz, milletimizle başaracağız. Hep birlikte başaracağız. Cumhuriyet Halk Partisi başaracak, Türkiye kazanacak. Milletin hakkı, milletin olacak. Ve hep birlikte haykırıyoruz: Her şey çok güzel olacak.”