Dış güzelliği önemli değil,
iç güzelliği önemli dersin hep böyle bahsedersin insanlardan.
İç güzelliğini nasıl anlarsın peki Röntgen misin?..
Yüzü melek, içi şeytan birini görmedin mi hiç? Nasıl yaklaştın insanlara, nasıl bildin insanları? İçteki organları, dıştakinden daha mı güzel? Onlara güzel bakarsan, dışa mı yansıyor?
Peki onlara nasıl güzel bakarsın bilmeden içini?
Kalbini, karaciğerini, akciğerini, dalağını, böbreğini, midesini görmeden, bilmeden?
Sadece iç güzellik dersin ve geçersin..
Nasıl beslenir sandın içinde olan
iç güzelliği?
İçinde ölen birileri olunca nereye gömüyorsun?
İçin içini yediğinde ne yapıyorsun?
İçin geçtiğinde ne hâldesin?
Ya için yandığında su döküyor musun yüreğine?
İçin acıdığında ne yaparsın? Gözlerine mi vurur acın?
Gözlerin dolarda yaşlar yanaklarından süzülmeye mi başlar?
Ya için kanadığında ne yaparsın? Nasıl durdurursun kanamayı?
İçin açılsın diye bol bol ameliyat mı olursun?
Peki için üşüdüğünde!
İçine ne atarsın, neyi yakarsın?
İçimizle biraz sohbet ettiğimizde anlıyoruz ki,
meğer hiçbir şeyden çekmemiş içimizin bizden çektiği kadar!
Ve sonuçta en sevdiklerin sana üzüntü verdiğinde onları kaybettiğini anlarsın.
Ve kafanı içine doğru öne eğersin,
içinin olmadığını bütün organlarının yok olduğunu fark edersin.
Geride sadece bir boşluğa baktığını ve onunla yapayalnız kaldığını anlarsın.
Anlarsın ki içinden sana acı veren her şey gerçektir...
Sevgilerimle
Aykut Torunoğulları