Gündem

AFAD ve gönüllüler arasında eşgüdüm problemi

Abone Ol

Bölgeye gönüllü olarak giden kişiler, gittikleri her yerde eşgüdüm problemi yaşandığını belirtirken, 'Kimse ne yapacağını bilmiyordu' dedi. Depremin hemen ardından bölgeye ulaşabilen gönüllülerden biri AFAD'dan 'İhtiyaç olursa ararız - zahmet etmişsiniz - ihtiyaç yok' yanıtını aldığını belirtti.

'BİR İHTİYAÇ OLURSA YARIN SENİ ARARIZ'

Bölgede eşgüdüm ve plansızlıklığın yanında malzeme eksikliklerinden bahseden gönüllüler, yabancı ekiplere dahi araç sağlanmasında sıkıntılar yaşandığını kaydetti. Ardından ODTÜ öğrencisi Ahmet Efe Bekar, bölgeye kendi imkanlarıyla gönüllü olarak gittiğini 7-12 Şubat tarihleri arasında Gaziantep ve Hatay'da çeşitli çalışmalara katıldığını söyleyerek şu açıklamalarda bulundu, 'Deprem günü 6 Şubat’ta Ankara’da AFAD’a gittim. Oradan gönüllülerin bulunduğu başka bir merkeze yönlendirildildim, orada gönüllü listesine adımı yazmamı istediler ve 'Biz ihtiyaç olursa yarın seni ararız. Bugün başka bir araç göndermeyeceğiz bölgeye' yanıtını aldım. Duruma sinirlenip, ertesi güne bir uçak bileti buldum ve bireysel olarak Gaziantep’e gittim'

'SİZE İHTİYAÇ YOK!'

Gaziantep’teki AFAD’ın kriz merkezine ulaştığını ancak çok fazla vakit kaybettiğini söyleyen Bekar, 'AFAD araç bulamıyordu. İçeride çok ciddi koordinasyonsuzluk vardı. Bakan, milletvekilleri, belediye başkanları oradaydı. Bir AFAD görevlisine gittim ve bana ‘Buraya kadar gelip zahmet etmişsiniz ama size ihtiyaç yok’ dendi. AFAD’dan İngilizce bilen kimse yoktu. Dil bilen birine ihtiyaç vardı, bende AFAD yetkilileri ile Katarlılar arasında çevirmenlik yaptım. Merkezden ayrılan Katarlı bir ekibe katılıp, Nurdağı’na gittim. Orada da dil bilen kimse olmadığı için bir süre çevirmenlik yaptım. İzmir’den gönüllü bir arama kurtarma ekibi geldi. Ancak AFAD’da bu gönüllüleri koordine edebilecek durum yoktu. ‘Araç sağlayamayız’ dediler. Polis, bir ekip aracı verdi. İhbarlara giderken başımızda bir AFAD yetkilisi bile yoktu.' diye konuştu. 

'KÜTAHYADAN GELEN MADENCİLERİN EKİBİNE KATILDIM'

Nurdağı’nda bir kartonun zemininde yalnızca 45 dakika uyuduğunu, çalışmalara devam ettiğini aktaran Bekar, 9 Şubat’ta Gaziantep’ten Hatay’a geçmek istediğini, ancak ısrarlar sonucu AFAD’dan sağlanan araçla Hatay’a geçtiğini belirtti. Orada Kütahya’dan gelen madencilerin ekibine katıldığını ve çalışmalarda yer aldığını söyleyen Bekar, 10 Şubat’ta madencilerin, kendilerine 'yapılacak bir şey olmadığının söylenmesi' üzerine Kütahya’ya döndüğünü kaydetti. 

'KAFA LAMBASI İSTEDİK YOK, ÇADIR YOK, UYKU TULUMU YOK'

Bu nedenle Meksika’dan gelen arama kurtarma ekibine dahil olduğunu belirten Bekar, 'Meksikalı ekibe de AFAD tarafından araç sağlanmadı. Bir gönüllü ekip, kendi araçlarıyla ulaşıma yardımcı oldu. Enkazlara bir aracın arkasına doluşup gittik. 11 Şubat akşamı, 3 kilometrelik bir yolda 2’si askerler tarafından olmak üzere 3 kez durdurulduk. İlk durduran kişiler sivil ve silahlıydı ancak kim olduklarını bilmiyoruz' ifadelerini kullandı.

Bu süreçte uyku tulumlarının olmadığını, kafa lambasının da kırılması üzerine AFAD’a başvurduğunu aktaran Bekar, 'AFAD’dan bir kafa lambası istedim, ‘yok’ dediler. Çadır istedik, ‘yok’ dediler. ‘Uyku tulumu var mı? Üşüyoruz’ dedik, ‘yok’ dediler” diye konuştu. 

'HERKES ŞAŞKIN, KORKU İÇİNDEYDİ'

AKUT'a bağlı başka bir gönüllü olan Z.Y. ise çalıştığı şirket aracılığıyla bir yardım TIR’ı oluşturduklarını ve eşiyle deprem bölgesine geldiğini anlattı. Depremin ikinci günü Nurdağı’ndaki kriz masasına geldiklerini söyleyen Z.Y., 'Bizden ulaşılamayan köylere çadır götürmemizi istediler. Eşim çadırları götürdü, ben de kriz masasında çalıştım. Gördüğüm kadarıyla AFAD da asker de vardı olduğumuz yerlerde ama hep bir koordinasyon problemi vardı. Kimse ne yapacağını bilmiyordu. Herkes çok şaşkın ve korku içerisindeydi. Karmaşa vardı. Çok vakit kaybettik. Yardım TIR’ını boşaltmak için oradan oraya gittik. Yollar çok kötüydü' dedi.

'ÇOK FAZLA SAHTE ÇAĞRI VARDI'

Bölgeye gelen yardım araçlarının boşaltılması ve dağıtımında kargaşa olduğunu ve tartışmalar yaşandığını aktaran Z.Y., sosyal medya üzerinden gelen yardım çağrılarına da değinerek, 'Çok fazla sahte çağrı vardı. Mesela, apartman numarasına kadar verilen yardım çağrısı üzerine bir mahalleye gittik. Bina sapasağlamdı. Etraftaki kişiler, ‘Buraya gelen siz 8. kişisiniz’ dediler. Bu nedenle gelen her yardım çağrısına gitmemeye başladık' ifadelerini kullandı.