Haber takibi sırasında polisler tarafından gözaltında darp edilerek katledilen Evrensel Gazetesi muhabiri Metin Göktepe, İstanbul Esenler’de bulunan Kemer Mezarlığındaki mezarı başında anılıyor.
Göktepe'nin katledilişinin 29. yılında mezarı başında yapılan anmaya Evrensel Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hakkı Özdal, Metin Göktepe'nin ailesi, Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) İstanbul Şube Yöneticisi Ferhat Yaşar, Cumartesi Anneleri, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Seyit Aslan, EMEP İstanbul Milletvekili İskender Bayhan, CHP İstanbul İl Başkanı Özgür Çelik, TİP Milletvekili Ahmet Şık, DEM Parti İstanbul İl Eş Başkanı Gonca Yangöz, BirGün Yayın Koordinatörü Elif Ilgaz, DİSK/Gıda-İş Başkanı Olcay Özak, DİSK/Basın-İş, İstanbul Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Ahmet Ergin, Divriği Kültür Derneği, Çipil Köyü Derneği ve çok sayıda gazeteci katıldı.
"HEPİMİZ BİRER METİN'İZ"
Anmada, "Özgür basın susmadı susmayacak", "Metin Göktepe ölümsüzdür" ve "İnadına hepimiz birer Metin'iz" sloganları atıldı, Evrensel Gazetesi taşındı.
Evrensel Gazetesi Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Murat Uysal, Göktepe'nin gazetecilik anlayışını anlattı. Evrensel Gazetesi'nin aktardığına göre Uysal şunları söyledi:
"Metin, polisler tarafından işkenceyle katledilmeden önce, 'Bu haberi mutlaka ben izlemeliyim, mutlaka ben görmeliyim,' demişti. Bu sadece Metin'in kişisel duruşu değil, Evrensel'in hakikati görme ve gösterme iradesiydi, Evrensel'in işçi sınıfının gözünden dünyayı anlatma misyonunun bir yansımasıydı.
Bugün Evrensel'de gençler, işçiler, Metin'in taşıdığı bayrağı devralarak, onun gözüyle olayları anlatmaya devam ediyor. Metin'in bıraktığı kavga, Evrensel'in kalemiyle büyümeye devam ediyor. O gün Metin'i engelleyenler, bugün Evrensel'i engellemeye çalışıyor. Ama bu mücadele, Metin'in bize bıraktığı azimle sürecek."
“METİN GÖKTEPE GAZETECİLİĞİ YAŞIYOR”
Anmada konuşan Metin Göktepe'nin ablası Meryem Göktepe, annesi Fadime Göktepe'nin sözlerini hatırlatarak başladı: "Annem her zaman, 'Hepiniz birer Metinsiniz,' der. Bugün burada olamadığı için üzgün ama selamlarını iletti. Bu karanfili onun adına Metin'in mezarına bırakıyorum."
Metin Göktepe'nin gazeteciliğinin yalnızca işçilerin değil, kayıpların ve dezavantajlı grupların sesi olduğunu vurgulayan Meryem Göktepe, "Metin, gözaltına alındığında bile adını haykırarak, 'Ben gazeteciyim, Metin Göktepe!' diyerek kaybedilmek istendiğini biliyordu ve kendi haberini yapıyordu. Onun gazeteciliği, bugün hâlâ mücadelenin olduğu her yerde yaşıyor" dedi.
Göktepe, bir gün önce Polonez işçilerinin zafer kutlamasına katıldığını belirterek, "Eminim ki Metin yaşıyor olsaydı mutlaka orada olurdu. Tıpkı cezaevinde işkenceyle öldürülen dört devrimcinin cenazesini izleme kararlılığı gibi. O, hak ihlallerinin üstünü örtenlere karşı direnen bir gazeteciydi" ifadelerini kullandı.
GAZETECİ METİN GÖKTEPE NASIL KATLEDİLDİ?
Gazeteci Metin Göktepe, Ümraniye E Tipi Cezaevi’nde öldürülen tutukluların cenazesini izlemek üzere Alibeyköy'e gitmiş ve "Sarı Basın Kartı" gerekçe gösterilerek ilçeye sokulmamıştı.
Göktepe haber takibinde ısrarcı davranınca gözaltına alınmıştı. Yüzlerce insanla birlikle götürüldüğü Eyüp Kapalı Spor Salonu'nda polislerin şiddetine maruz kalan Göktepe, 8 Ocak 1996'da katledilmişti.
Dönemin içişleri bakanı Teoman Ünüsan, 11 Ocak 1996 günü 32. Gün programında, "Konuyla ilgili tam bilgim yok. Ancak son gelen bilgiler, Metin Göktepe'nin duvardan düşerek öldüğü şeklindedir" diye bir açıklama yaptı. Daha sonra, duvardan düştüğü iddia edilen muhabirin gözaltında darp edilerek öldürüldüğü kamuoyu baskısıyla kabul edilmek zorunda kalındı.