İçişleri Bakanlığı, DEM Parti’li Mardin Büyükşehir Belediyesi'ne, Batman Belediyesi’ne ve Şanlıurfa'nın Halfeti Belediyesi'ne kayyum atadı. Öncesinde de CHP’li Başkan Ahmet Özer tutuklandı ve Esenyurt Belediyesi’ne kayyum atanmıştı.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin önce DEM Partililere Meclis’te el uzatmasıyla başlayan süreç daha sonra Bahçeli’nin PKK lideri Abdullah Öcalan’ı Meclis’e davet etmesiyle sürmüştü. Bahçeli, Öcalan için “umut hakkı” çağrısı yapmış yani Öcalan’a ev hapsi istemişti. Ancak çözüm süreci beklenirken kayyumlar geldi. Bahçeli’nin çıkışından sonra DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan İmralı’ya gitmişti. Ömer Öcalan kayyum atanan Halfeti’ Belediyesi önünde yaptığı açıklamada, Öcalan ile Halfeti Belediyesi’ni konuştuklarını, Öcalan’ın Halfeti’yi “Türk-Kürt kardeşliğini proje ilçesi” olarak gördüğü belirtti. Ancak Halfeti Belediyesi’ne de kayyum atandı.
Gözler MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin dünkü TBMM grup konuşmasındaydı. Bahçeli, Öcalan’a yaptığı çağrının arkasında olduğunu açıklarken, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın bir dönem daha cumhurbaşkanı seçilmesi için anayasa değişikliği istedi.
“Çözüm süreci mi yaşanıyor yoksa iktidarın başka planı mı var” soruları akla geldi ve kafalar karıştı.
Oslo süreci diye bilinen daha önceki diyalog sürecinde ve son açılımı başlatan ilk temaslarda önemli rol oynayan Milli İstihbarat Teşkilatı'ndan (MİT), Müsteşar Yardımcısı iken 2005 yılında emekli olan Cevat Öneş, MHP lideri Bahçeli’nin Öcalan çağrısını tekrar etmesini ve yaşanan süreci Gazete Pencere’ye değerlendirdi. Sürecin çözüm değil muhalefeti yıpratma süreci olduğunu vurgulayan Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş çarpıcı açıklamalarda bulundu.
"STRATEJİK BİR ADIM ATILDI"
Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, Bahçeli’nin Öcalan çağrısını tekrar etmesini şöyle değerlendirdi:
“Devlet Bahçeli’nin meclis grubunda yaptığı konuşma Cumhur İttifakı sisteminin devam ettirilebilmesi için stratejik bir adım atıldığını göstermektedir. Özellikle DEM Parti ile CHP İttifakı’nın ve demokrasi cephesinin bütünleşmesinin önlenmek istendiği gerçeğini tespit etmemiz lazım.
Ve gelişmeleri bu açıdan değerlendirebilmek için özellikle 22 yıldır sürekliliğini koruyan AKP ve ortakları ittifakının Türkiye’yi hangi noktaya getirdiğinin çok boyutlu değerlendirilmesi yapılmadan gerçeği tespit etmemiz de mümkün değildir.
Sadece terör sorunuyla ve dış tehditler konusunda bir Türkiye iklimi yaratılarak toplumu hamaset, algı operasyonlarıyla şekillendirmek ve yönlendirmek istendiği açıkça görülüyor. Son belediyeler üzerindeki operasyonlar da toplumla, demokratik muhalefetin bağının kesilmek istendiğini söyleyebiliriz.
Çözümün öncelikli ve vazgeçilmez noktası, Cumhuriyet’in kurtuluş ve kurucu değerlerinin muasır medeniyet hedeflerine ulaşması ve çağdaş evrensel değerlerle şekillenmesi gibi bir zihniyet ve kurumsal devlet yapısı yaratılabilmesi, toplum ve insani çıkarlar için hareket edilebilmesiyle mümkündür.”
"AMAÇLARI DEM PARTİ'Yİ BÖLÜP MUHAFAZAKAR KÜRTLERDEN OY ALMAK"
Cevat Öneş “Kayyum atamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna şu yanıtı verdi:
“Burada öncelikle Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin konsolide edilmesi, güçlendirilmesinin öncelik aldığını, yaklaşan erken seçim şartları, ekonominin yaratacağı bir hükümet değişiminin iktidar tarafından değerlendirilerek iktidarının korunması, devam ettirilmesi ve güçlendirilmesi için yeni iç dengeler ve dış dengeler arayışı içerisinde olduğunu ifade edebilirim. Ve tüm gelişmeler bu çerçevede bir konsept içerisinde gelişmekte ve devam etmekte…”
“Bir taraf da el uzatılıyor, bir taraf da kayyum atanıyor. Süreç nasıl yürüyecek?” sorusunu ise Cevat Öneş şu açıklamayı yaptı:
“Bu kayyumlar meselesi özellikle CHP ile DEM Parti arasındaki ilişkinin geçen seçimlerde olduğu gibi yaklaşımının bu seçimlerde de kullanılabileceğini ve yahut muhtemel gelişmeler karşısında Kürtlerin aradığı özellikle Ortadoğu’daki Kürtlerin benimseyebileceği fırsatlar karşısında onlara bir umut ışığı verebilme sebebiyle Türkiye içinde de Kürt unsurları üzerinde DEM Parti’yi bölmek isterken özellikle muhafazakar, milliyetçi Kürtler üzerinde yeni bir çekim merkezi olma arayışı içindedir, diye bakıyorum. Cumhur İttifakı’nın seçimleri kazanmada Kürt unsurunun önemli olduğunun, DEM Parti’nin kendi içindeki hizipleşmesi veya CHP ile birlikteliğinin istismar edilerek CHP’nin bölünmesi veya hiziplere ayrılabilmesi veya Cumhurbaşkanlığı seçimi sebebiyle ortaya çıkan tartışmaların seçim sandığına tesir etmesi imkanlarının sağlanması gibi düşüncelerin olması üzerinde durmamız gerekir.”
"ORTADA BİR ÇÖZÜM SÜRECİ YOK"
Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, “Bu süreç CHP ve DEM Parti’ye bir tuzak mı o halde?” sorusuna karşılık şu değerlendirmeyi yaptı:
“Çözüm süreci olarak söylenen bir husus yok. Sayın Bahçeli’nin ifadesinde, AK Parti önde gelen isimlerinin açıklamalarında bunu bir çözüm süreci olmadığını, hiçbir zaman olmayacağını ve yahut gelişmelere göre Öcalan’ın Meclis’e gelip konuşmasıyla, PKK’nın kendisini tasfiye etmesi şartları içerisinde bir ilerlemenin olacağı şeklinde bir iddiayla ortaya çıkıldı. Ortada bir çözüm süreci yok. Ortada Abdullah Öcalan’ın çağrısıyla PKK’ya silah bıraktırılması meselesi var. Belki de konuşmaları bilmiyoruz, perde arkasını bilmiyoruz ama yurt içinde silahların susturulması, Kürt unsurundan yeterli desteğin alınması, Cumhur İttifakı’nın güçlendirilmesi, yurtdışı gelişmeler çerçevesinde de gelişmelere göre adım atılma konusunda Kürtler üzerinde soru işaretleri yaratmak ve Kürt demokratlarıyla milliyetçileri arasındaki ayrımı dikkate almak gibi taktiksel meseleler olduğunu düşünüyorum.”