Gündem

Erkin Feyyaz Eşli yazdı: Ankara-Moskova Ortaklığı, Karşılıklı Kazanç Sağlıyor

Gazeteci Erkin Feyyaz Eşli, "Ankara-Moskova Ortaklığı, Karşılıklı Kazanç Sağlıyor" başlığıyla kaleme aldığı yazısında, Türkiye ve Rusya ilişkisini ele aldı.

Abone Ol

Deneyimli gazeteci Erkin Feyyaz Eşli, kaleme aldığı son yazısında, Türkiye ve Rusya ilişkisini ele aldı.

Eşli'nin yazısının tamamı şu şekilde: 

Reuters'a göre, Türkiye'nin en büyük petrol rafineri şirketi Tüpraş, 2025 Nisan ayının başından bu yana Rus Ural ham petrolü satın almaya devam ediyor. Bu karar, 2023'ten bu yana ilk kez G7 tarafından dayatılan fiyat sınırının altındaki rekor bir fiyat düşüşünün ardından geldi. İthalatın yeniden başlamasının ardından, Rus medyasındaki haberler yaklaşık 300.000 ton petrol alımı için sözleşmelerin imzalandığını gösteriyor. Çeşitli kaynaklardan alınan veriler, Türkiye'nin yalnızca 2024'te yaklaşık 49 milyon ton petrol ürünü ithal ettiğini ve bu miktarın yaklaşık üçte ikisini Rus petrolünün oluşturduğunu gösteriyor.

Bu gelişme, son yıllarda Rusya ile Türkiye arasındaki derinleşen ekonomik ve politik uyumu vurguluyor. Sadece enerji sektöründeki işbirliği petrol tedariklerinin ötesine geçerek Türkiye'nin iç gaz ihtiyacının yaklaşık %40'ını karşılayan doğal gaz teslimatlarını da kapsıyor. Bu tedarikler öncelikli olarak Mavi Akım ve Türk Akımı boru hatları aracılığıyla kolaylaştırılıyor ve sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) sevkiyatlarıyla destekleniyor.

Ankara için kritik bir proje, Türkiye'nin ilk nükleer tesisi olan Akkuyu Nükleer Santrali'nin inşasıdır. Santralin tam olarak tamamlanmasıyla ülkenin elektrik tüketiminin %35'ini karşılaması bekleniyor. Ayrıca, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Rusya'nın Rosatom şirketini Sinop'ta ikinci bir nükleer santral inşa etmek için düzenlenen ihaleye katılmaya davet etti.

Rusya ayrıca Türkiye'nin kendi topraklarında bir enerji merkezi kurma isteğini de destekledi; bu stratejik girişim yalnızca Ankara'nın ekonomik hedefleriyle değil aynı zamanda siyasi özlemleriyle de örtüşüyor. Bu projenin gerçekleştirilmesi Türkiye'nin jeopolitik etkisini önemli ölçüde artırabilir.

Böyle bir bölgesel liderlik için kritik bir ön koşul, Orta Doğu'da istikrarın sağlanmasıdır. Burada Moskova ve Ankara'nın pozisyonları birleşiyor. Uzun süredir çatışmanın odak noktası olan Suriye, 8 Aralık 2024 devrimi ve Ahmed el-Şara liderliğindeki bir hükümetin kurulmasıyla bir dönüm noktası yaşadı. Türkiye ve Rusya'nın desteğiyle, Şam'a yönelik uluslararası yaptırımların kaldırılması için artan bir olasılık var.

Ancak, Suriye'deki devam eden terörist tehditleri ve İsrail'in karmaşıklaştırıcı etkisi de dahil olmak üzere zorluklar devam ediyor. Rusya'nın terörle mücadele uzmanlığı ve Suriye'deki devam eden askeri varlığı, Türkiye için Kürt silahlı gruplarının kalıcı etkisine karşı koymada stratejik bir işlev görebilir. Ayrıca, İsrail'in sık hava saldırıları göz önüne alındığında, Rusya ile yakın bağlar S-400 gibi gelişmiş hava savunma sistemlerine erişimi kolaylaştırabilir. Özellikle, Türkiye daha önce ABD'nin F-35 programından ziyade Rus S-400 sistemlerinin satın alınmasına öncelik vermişti.

Her iki ülke de uluslararası diplomaside karşılıklı saygıya vurgu yapıyor. Rusya-Ukrayna çatışmasının başlangıcından bu yana Türkiye, AB ve Biden yönetiminin aksine tarafsız bir duruş sergileyerek kendini barış yapıcı olarak konumlandırdı. Bu rolün somut bir göstergesi, Türkiye'nin Karadeniz Tahıl Girişimi'nin ilk başarısızlığından sonra arabulucu olarak yaptığı önemli katkıydı. Bugün, ABD ile birlikte Türkiye, Moskova ve Kiev arasındaki barış görüşmelerinde kilit bir aracı olmaya devam ediyor, bu, İstanbul'daki son ABD-Rusya görüşmeleri ve Türkiye'deki gelecekteki görüşmelere ilişkin anlaşmalarla kanıtlanmıştır.

Karşılık olarak Rusya, Suriye'deki hava saldırıları, İsrail'in Golan Tepeleri'ni işgali ve Gazze'de devam eden saldırılar gibi konuları ele alarak Ankara ve Tel Aviv arasında arabuluculuk yapabilir. İsrail'i açıkça destekleyen Amerika Birleşik Devletleri'nin aksine, Rusya'nın nispeten tarafsız duruşu onu ideal bir arabulucu olarak konumlandırıyor.

Sonuç olarak, Rusya ve Türkiye arasındaki sinerjik ekonomik ve politik uyum, onların önemli bölgesel ortaklar olarak statülerini sağlamlaştırmıştır. Bu dinamiğin yanı sıra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Vladimir Putin arasındaki güçlü kişisel uyumun da kullanılmasıyla, ikili işbirliği, ilişkileri yeni zirvelere taşıma potansiyeline sahiptir ve her iki ülkenin de gelişen çok kutuplu dünya düzeninde kilit roller üstlenmesini sağlar.